O sevimli adam 25 yıldır hayatımızda

Güncelleme Tarihi:

O sevimli adam 25 yıldır hayatımızda
OluÅŸturulma Tarihi: Ocak 30, 2005 00:00

Bu sevimli yüzlü, ÅŸiÅŸman adam tiyatro sahnelerinde, televizyon ekranında süren oyunculuk hayatında 25 yılı geride bıraktı. Tiyatroya Ferhan Åžensoy’un Ortaoyuncular’ı ile baÅŸlayan Rasim Öztekin, yıllardır enva-i çeÅŸit tiplemeyle hepimizi güldürdü.En son G.O.R.A. filmindeki Bob Marley Faruk rolüyle herkesi bir kez daha oyunculuÄŸuna hayran bıraktı. Bu aralar hep gözümüzün önünde. Yıldızların Altında müzikalinde uyanık yönetmen Ferit Ferdi’yi, bu cuma vizyona giren Åžans Kapıyı Kırınca filminde Barbunya Cumhuriyeti’nin generalini oynuyor.1959’da, Selanikli bir baba ve Trabzonlu bir annenin ikinci çocuÄŸu olarak Ä°stanbul’da dünyaya gelir. Karanlık bir ortamdır, birdenbire bir aydınlık görür: o gün doÄŸmuÅŸtur. Doktorun poposuna attığı gereksiz bir tokatla dünyadaki ilk sillesini yemiÅŸ olur.Arnavut ve Karadeniz inatçı damarı birleÅŸince, iki etki birbirini götürür, inatçılık nedir bilmeyen bir çocuk doÄŸar. Aralarındaki 13 yaÅŸ, aÄŸabeyinin ona çocuÄŸu gibi davranmasına sebep olur.O kadar sessiz sakindir ki, aÄŸabeyi evde çocuk olduÄŸu belli olsun diye onu çimdikleyerek aÄŸlatır. Çocukluktaki sessizliÄŸin acısını Galatasaray’da ortaokula baÅŸladığı yıl bir kez daha yaÅŸar. Ä°lk kez ailesinden uzaktadır. Yatılılık ilk haftalarda müthiÅŸ bir yalnızlık ve endiÅŸeye dönüşür. Annesi bile o güne kadar onu iç çamaşırlarıyla görmezken, ÅŸimdi 85 kiÅŸilik yatakhanede soyunup giyinmesi gerekecektir. Ä°lk gün utandığı için elbiseleriyle yataÄŸa girer. Herkes uyuduktan bir saat sonra kalkıp pijamalarını giyer. Sabah kalktığında da herkesten bir saat önce uyanıp giyinir. Ä°lk haftanın çekingenliÄŸini attıktan sonra Galatasaray’da çok keyifli yıllar geçirir. Lakabı Baba Rasim’dir. Galatasaray Lisesi’nde okuyup onun ‘sıpalıklarını’ anlatmayan yoktur. Hálá hepsini hatırlamaktadır: ‘Sansar Cevdet’le anlaşıp gazeteye ölüm ilanını verdik. Önceden bütün akrabalarına bunun bir ÅŸaka olduÄŸunu bildirdik. Ertesi gün herkes Sansar Cevdet’in trafik kazasında öldüğünü okudu. Bu sayede bir hafta okula gelmedi. Biz de çelenk için para topladık. Sonra Sansar’la paraları pavyonda yedik. Yan masaya yanar döner meyve bile gönderdik. Sansar okula dönüşte bir haftayı havuzda geçirdi. Çünkü her gören onu havuza atıyordu.’GALATASARAY’DAN FENERBAHÇE’YE GEÇTÄ°Basketbolla ilgilenmesi, bateri çalması hep Galatasaray Lisesi dönemindedir. Yıllar öyle keyifli geçer ki, keyiften okulu bitiremez. Lise ikinci sınıfta, Fenerbahçe Lisesi’ne transfer olur.Fenerbahçe’de okulu kırdığı bir gün rehberlik kollarına seçim yapılır. Herkes bir kol seçmiÅŸtir ama tiyatroya aday yoktur. Ertesi gün müjdeyi alır: ‘Herkes bir kol seçti. Tiyatro boÅŸ kalmıştı seni yazdık.’ Birkaç hafta sonra kolun okul baÅŸkanlığına seçilir, bunun nedenini hálá bilmez. BaÅŸkan olunca sorumluluk hisseder. Orhan Kemal’in 72. KoÄŸuş’unu sahnelemek için çalışmaya baÅŸlar. Tiyatro kolundaki diÄŸer arkadaÅŸlarına, ‘Oyun oynayamam, bana okuldaki bürokratik iÅŸleri bırakın, baÅŸka da bir ÅŸey istemeyin’ der. Fakat sahneleyecekleri oyundaki bir karakter için uygun aday bulunamaz. Rol üstüne kalır. Ä°ÅŸte kalış o kalış.O kadar ısınmıştır ki bu iÅŸe, bir süre sonra okuldaki oyunlar yetmemeye baÅŸlar. Kadıköy Halk EÄŸitim Merkezi’ndeki hocalarla çalışmaya baÅŸlar. Bu macera, Milliyetçi Cephe Hükümeti’nin Halk EÄŸitim Merkezleri’ni kapatmasına kadar devam eder. BOZULACAK KORKUSUYLA KONSERVATUVARA GÄ°TMEDÄ°Tiyatro bulaÅŸmıştır bir kez kanına. Üç arkadaşıyla gazetede Ali PoyrazoÄŸlu Tiyatrosu’nun amatör tiyatro oyuncuları arayan ilanını görür. Hep beraber PoyrazoÄŸlu’nun kapısını çalarlar. Sadece bir dörtlük okutur PoyrazoÄŸlu. Korhan Abay’la birlikte dinler. Rasim Öztekin’den tiyatrocu olmayacağına karar vermiÅŸtir. Tepesi atan üç arkadaÅŸ içmek üzere Çiçek Pasajı’nın yolunu tutar, Küçük Sahne’nin önünden geçerken fark ederler: Ferhan Åžensoy’un ‘Şahları da Vururlar’ afiÅŸi asılıdır. Rotayı deÄŸiÅŸtirip, Åžensoy’la görüşmek üzere Küçük Sahne’ye girerler. Åžensoy, Fransa’dan yeni dönmüş; saç sakal dağınık çalışmaktadır. Amatör tiyatro yapacak yer bulamamaktan yakınan gençlere ‘Gelin, Ortaoyuncular’ın amatör kolu Nöbetçi Tiyatro’yu kuralım’ der. Üç arkadaÅŸ zaferi Çiçek Pasajı’nda kutlar, bir hafta sonra iÅŸe baÅŸlarlar.Rasim Öztekin, konservatuvara gitmek ister. Ferhan Åžensoy, ‘OyunculuÄŸunu bozarlar’ gerekçesiyle karşı çıkar. Öztekin, bir yıl sonra Åžahları da Vururlar oyunuyla profesyonelliÄŸe ilk adımını atar. Konservatuvara gitmez ama Ä°stanbul Ãœniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu’nu bitirir. Basın fotoÄŸrafçılığı dersinde, dört yılın sonunda karanlık oda sırası ona sadece bir kez gelir. Büyük hayallerle girdiÄŸi okulda aradığını bulamaz. PARA KAZANMAK İÇİN TÄ°YATROYA ARA VERDÄ°Rasim Öztekin’in Ortaoyuncular’la birlikteliÄŸi 13 yıl sürer. ‘Ayrılıp baÅŸka ortamlarda çalışmak istiyordum’ dese de asıl sebep para kazanmak istemesidir. Üç yıl tiyatroya ara verir. 1992’de Ortaoyuncular’dan ayrılıp Demet AkbaÄŸ, Nükhet Duru ile birlikte Günay Restoran’da Müzikomedi programına baÅŸlar. Daha sonra Hülya AvÅŸar, Ä°brahim Tatlıses ve Demet AkbaÄŸ ile birlikte Mega Show’u yapmaya baÅŸlarlar. Öztekin, o zamanların popüler ÅŸahsiyetlerinden Rüstem Batum, Aziz Ãœstel, Kayahan, Süleyman Demirel ve Turgut Özal taklitleriyle dikkat çeker. Huysuz Virjin taklidinde kullandığı perukları da bizzat Huysuz Virjin’in kendisinden almaktadır. Kostümleri de ödünç isteyecektir ama sıkletleri uymaz. Muradına ermiÅŸ, üç yılda para kazanmayı baÅŸarmıştır.Tiyatrodan sonraki tutkusu denizdir; 7.5 metrelik bir tekne alır. ‘Teknecilikte elinizdekiyle yetinmezsiniz, gözünüz hep 1 metre daha büyüğündedir’ diyerek 12 metreye kadar gelir. Son teknesinin adı kiÅŸiliÄŸiyle pek uyuÅŸmasa da dert etmemeye çalışır: ‘Ben aldığımda adı Zorba’ydı. Denizcilikte tekne ismi deÄŸiÅŸtirmek uÄŸursuzluktur.’ En büyük hayali teknede yaÅŸamaktır. Bu projesini ilk kez, çocukluÄŸunda eczaneden satın aldığı botla tecrübe eder. Sabah baÅŸlayan macerası öğlen bot patlayıncaya kadar sürer. 1991’de Ä°zmir’de turneden dönerken, hayatında hiç uÄŸramadığı Ayvalık’a gitmek ister. Ä°yi bir balık restoranı sorunca Cunda’yı tarif ederler. Adımını atar atmaz aşık olduÄŸu Cunda’dan ertesi gün bir ev alır. Her fırsatta oraya kaçar.APTAL, ŞİŞMAN, SAF KARAKTERLERDEN SIKILDIBütün bu uÄŸraÅŸlar arasında evlenmeyi de ihmal etmez. 1987’de nikah masasına oturur. EvliliÄŸi 11 yıl sürer. Ä°lk yıl kızı olur, adını Pelin koyarlar. Sonraları evliliÄŸi için, ‘Hayatımın en büyük düş kırıklığı’ diyecektir. Tiyatrodan o kadar bıkmıştır ki, üç yıllık para kazanma izni sırasında tiyatroya adım dahi atmaz. Ä°zin biter, ustası Ferhan Åžensoy çağırır. ‘Usta çağırıyorsa gitmemek olmaz’ diyerek tekrar Ortaoyuncular’a katılır.Tiyatrocu olması sanatını eleÅŸtirmesini engellemez: ‘Tiyatro çağın gerisinde kaldı. Bunun pek çok sebebi var. Ä°stanbul’daki azınlıklar ÅŸehri terk etti. Onlarla birlikte tiyatro adabı da gitti. Tiyatronun kendini yenileyememesi, popüler kültürün gücü tüm bunların üstüne tuz biber ekti.’Rasim Öztekin, tiyatroya ara verdiÄŸi sırada aktörlüğünü de masaya yatırır. 1998’e kadar oynadığı aptal, ÅŸiÅŸman, saf, komik karakterlerin dışında, baÅŸka tiplemelerle oyunculuk yelpazesini geniÅŸletmek ister. Bunun ilk örneÄŸi G.O.R.A filmindeki Bob Marley Faruk tiplemesidir. Bu filmle birlikte daha Batılı bir anlayışla profesyonel hayatına devam etmek ister. ArkadaÅŸlarından oluÅŸan bir danışman çevresi vardır. Ne yapacaksa onlara danışır. Fakat bazıları bu durumu, ‘kıçı kalkmış’ ÅŸeklinde veciz ifadelerle deÄŸerlendirmektedir. Bu da onu üzmektedir.Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!