"O sahneyi unutamıyorum"

Güncelleme Tarihi:

O sahneyi unutamıyorum
OluÅŸturulma Tarihi: Ocak 20, 2010 01:00

Milyonların merak ve ilgiyle izlediği ‘Yaprak Dökümü’ dizisinin Şevket’iyle yaptığımız keyifli sohbet…

Haberin Devamı

HASAN KÜÇÜKÇETİN'İN UNUTAMADIĞI O SAHNELER

Dizinin yayınlanan son bölümlerinde ön plana çıkan Hasan Küçükçetin’e; hayatını, oyunculuğu, diziyi, Sedef’i, Ferhunde’yi sordum. Ve daha birçok konuyu… Neler anlattı neler… Hassas bir aşık olduğunu, gerçek aşkın her zaman kazanmadığını, karanlık kişilerin daha çok ilgisini çektiğini, sınırları zorladığını da anlattı. Anlattıklarına ve verdiği samimi cevaplarına ortak olmak isterseniz…
 
Konservatuarda oyunculuk eğitimi aldınız. Oyunculuk ne zaman ve nasıl kanınıza girdi?

Belki biraz klasik olacak ama çocukluktan başladı. Sürekli okulda müsamerelerde görev aldım. Hatta hiç unutmam babama ‘Karagöz perdesi isterim’ diye tutturmuştum. Gazetelerin verdiği Karagöz tasvirleriyle evde arkadaşlarıma Karagöz oynatırdım. Ama meslek olarak seçme konusunda ilk olarak teyzem aklıma girdi. ‘Git, şansını dene, konservatuar sınavlarına gir’ dedi ve ondan sonra kendimi sahnelerde buldum.

2008 yılında Caner Kurtaran’ın yerine Şevket rolüyle Yaprak Dökümü’ne dahil oldunuz. Başkasının rolüne devam etme konusunda çok düşünmüşsünüz haklı olarak. Ve kendinizi kısa zamanda kabul ettirdiniz. Bunda ekibin olumlu yaklaşımının paralelinde sizce en çok nelerin payı fazla oldu?

Ekip çalışması… İlk olarak dizinin senaristleri Ece (Yörenç) ve Melek’le (Gençoğlu) uzun süren toplantılar yaptık. Dizinin yapımcısı Kerem Bey’le (Çatay) bol bol konuştuk sürekli. İlk başlarda, her bölümün ardından konuşuldu. Bence en çok bana güvenmelerinin payı fazla oldu.

KÖTÜNÜN KÖTÜSÜNÜ OYNADIM!

‘Menekşe ve Halil’ dizisinde kötü bir karakteri oynadıktan sonra ‘Yaprak Dökümü’ dizisinde bu kadar şeffaf bir insanı oynamak…

Aslında bir nevi istediğim oldu. Nasıl derseniz… Ben ‘Menekşe ile Halil’de hani kötünün kötüsü denebilecek bir adamı oynuyordum ve bu rolün üzerime yapışmasından çok korktum. Şevket de sizin dediğiniz gibi tam ters bir karakter… Oyunculuk açısından zorlayıcı bir durum. Bir açıdan da kendimi deniyorum, sınırlarımı zorluyorum diyebilirim.

HAYATIMDA ‘ŞEVKET’ GİBİ SİLİK BİR İNSAN OLMADIM!

Şevket ile Hasan’ın ortak ve zıt yönleri neler?

(Gülümsüyor) Saymakla bitmez ki… Ben hayatım boyunca Şevket gibi silik bir insan olmadım. Evet, insansın neticede yaptığın hatalar olur muhakkak ama önemli olan ders alıp bir daha aynı hataya düşmemek gerekli diye düşünüyorum. Şevket’in kaybettiği nokta bence bu.

Şevket’e kendinizden neler kattınız peki?

En çok sakinliğimi kattım diyebilirim. Yapı olarak biraz sakin bir insan olduğumu söyleyebilirim.

Şimdi dizide merak edilen bu. İntikam sırası Şevket’te mi, yoksa Ferhunde’ye yenik düşecek mi yine diye…

Bence artık biraz akıllanması lazım. Benim düşünceme göre galiba yenik düşmeyecek. Planı var ve onu yürütmeye çalışıyor.

HAYATTA, HİÇBİR ZAMAN İNTİKAM ALMAK GİBİ BİR NİYETİM OLMAZ!

Kendi hayatınızda böyle bir durumda kalsanız ne yapar, nasıl davranırdınız?

Galiba hayatımdan kesinlikle çıkarırdım. Hiçbir şekilde intikam almak gibi bir niyetim olmazdı. Kısaca Allah’a havale ederdim.

Bu kadar yaşanandan sonra Şevket, Sedef’i sevdiğini ne zaman, hangi sahnede anladı?

Yurt dışına gideceğini açıkladığı zaman… Sedef’in hayatında olmayacağını fark ettiği andı o an.

BİRİNİ MUTLU EDEMEYECEĞİNİZİ BİLİYORSANIZ ‘KAL’ DEMENİZ BENCİLLİK OLUR!

Sedef’i seviyor ama buna rağmen ‘İtalya’ya gitme’ diyemedi Şevket. Siz yaşamınızda böyle bir durumda…

Ben de ‘Gitme!’ demezdim. Neticede bir insanı seviyorsanız onun iyiliğini düşünmek zorundasınız. Eğer ki siz onu mutlu edemeyeceğinizi biliyorsanız ‘Kal’ demeniz biraz bencillik olur.

Sedef’in değerini anlayacak ve sonunda kavuşacaklar mı dersiniz?

Bence anladı ama kavuşabilecekler mi bilemiyorum.

‘GERÇEK AŞK’ HER ZAMAN KAZANMIYOR!

Aşk, gerçek aşk eninde sonunda kazanıyor mu?

Hayır, kazanmıyor.

HASSAS BÄ°R AÅžIÄžIM!

Hasan Küçükçetin nasıl bir aşıktır peki?

Hassas…

Halil Ergün, Güven Hokna, Bennu Yıldırım gibi usta oyunculardan oyunculuk ve hayat adına öğrendikleriniz…

Bizim mesleğimiz zanaattır bence. Bu da usta - çırak ilişkisini doğurur. Eğer ki bir ustadan ders almak istiyorsan ondan, işini yapıyorken izlersen bir şeyler öğrenebilirsin. Sahneleri oynarken bazen öyle bir an geliyor ki karşındaki insanın nasıl iyi bir oyuncu olduğunu görebiliyorsun.

Nasıl…

Mesela hata yapıyorsun ama karşındaki fark edip hemen seni süspanse ediyor. Güven Abla’nın sete ilk geldiğimde yanıma gelip de beni rahatlatmasını hayatım boyunca unutamam. Ustalığını ilk orda gösterdi.

Ä°NSANLAR DÄ°ZÄ°LERÄ° BAÄžIMLILIK DERECESÄ°NDE Ä°ZLÄ°YORLAR!

‘Menekşe ve Halil’ dizisinde psikopat bir karakteri canlandırırken tecavüz sahnesinden sonra ciddi tepkilerle karşılaşmışsınız. İnternetten bayağı bir tehdit almışsınız. ‘Sen oysan öldüreceğiz!’ diyenler… Sizce insanlar dizilerdeki rollere neden bu kadar kaptırıyor ve oradaki yaşananları gerçek sanıyorlar?

Bence en önde cahillik geliyor. İkinci ve en önemlisi televizyonda yaratılan illüzyondur. İnsanlara diziden başka bir şey verilmiyor. Gecede iki dizi veriliyor artık. İnsanlar da bir şekilde kendilerine göre bir dizi buluyorlar ve bağımlılık derecesinde izliyorlar.

KARANLIK KİŞİLER DAHA ÇOK İLGİMİ ÇEKİYOR!

‘Yaprak Dökümü, Menekşe ile Halil, Adak, Ezo Gelin’  gibi dizilerde birbirinden farklı karakterleri canlandırdınız. Bu bir oyuncu için gerçekten şans. Çünkü malum genelde oyunculara üzerine hangi rol yapışmışsa sonraki rollerde de… Peki canlandırmayı istediğiniz ya da şu rolün altından başarıyla kalkarım dediğiniz karakterler hangisi?

Dedemin abisini oynamak isterdim. Yugoslavya’da yaşadıkları, buraya göçleri… Burada Kuvayi Milliye’ye katılıp düşmana karşı verdikleri savaş… İlginç bir hayat hikayesi… Bir de galiba karanlık kişiler daha çok ilgimi çekiyor.

ŞİMDİLİK HAYALLERLE İDARE EDİYORUZ!

Sahnede olmak… Tiyatroda bir oyunda rol almak istedikleriniz arasında mı?

E tabiî ki hayallerde hep sahne var tiyatro var ama öyle bir iş temposundayım ki… Gecemiz gündüzümüz belli değil. Her Pazar bizi arayıp o haftanın programını bildiriyorlar. Yani hangi gün, ne yapacağınıza siz karar veremiyorsunuz. Bu şartlar altında bir oyunda oynamak maalesef çok zor. O sebepten hayallerle idare ediyoruz.

DANTON OLMAK Ä°STERDÄ°M!

En çok hangi tiyatro oyununu seviyorsunuz ve hangi oyundaki karakteri gerçek hayatta yaşamak isterdiniz?

‘Danton’un Ölümü’nü… Galiba hayatımda Danton olmak isterdim.

Bir oyuncu için en büyük risk nedir?

İş disiplininden, profesyonellikten uzaklaşmak…

‘MENEKŞE İLE HALİL’ DİZİSİNDE CANLANDIRDIĞIM MUSTAFA’NIN ÖLDÜĞÜ SAHNEYİ UNUTAMAM!

Birçok dizide rol aldınız. Bunlar içinde sizi en çok heyecanlandıran çekim – sahne hangisi…

‘Menekşe ile Halil’ dizisinde Mustafa’nın öldüğü sahneydi. İlk defa üzerime fünye bağlandı ve camdan dışarı çıkmam gerekiyordu. Yani biraz stresliydi. O günü ve sahneyi hayatta unutamam.

BAŞLARDA ÇOK SAÇMALARIM!

Yeni bir role hazırlanacağınız zaman nasıl bir yöntem takip eder ve nelere önem verirsiniz?

Öncelikle senaryoyu okuduğumda analiz etmeye çalışırım. Nasıl bir adamdır, nasıl yürür, nasıl bakar, nasıl sevinir, nasıl üzülür… Bunları düşünürüm. Başlarda
çok saçmalarım ama yavaş yavaş oturmaya başlar.

İÇİNDE NE KADAR ÇOK İNSAN BARINDIRIRSAN O KADAR RAHAT OLURSUN!

Oyunculuk anlamında kendinizi geliştirmek için…

Gözlem yaparım. Çevremdeki insanları izlerim. Bir yere gittiğimde önce ‘Kmler var, ne yapıyorlar’ diye gözlemlerim. Sonra bir rol gelir, düşünürken kafanda şimşek çakar ve daha önceden dikkatini çeken bir adamın duruşu aklına gelir veyahut gülmesi… Hemen o anı kullanırsın. İçinde ne kadar çok insan barındırırsan o kadar rahat olursun diye düşünüyorum.

Oyunculukta ‘olmazsa olmaz’ dediğiniz olgular ya da konular nelerdir size göre?

Öncelikle oynayacağın rolü istemen lazım. Bir de samimiyet… İstemeden oynarsan samimi olamazsın. Samimi olmayınca da seyirci bunu hemen fark eder.

Kendinize örnek aldığınız isimler kimler?

Cüneyt Arkın, Şener Şen, Erkan Can…

SÄ°NEMADA KENDÄ°MÄ° Ä°ZLETEBÄ°LMEK Ä°STÄ°YORUM!

Bundan sonra yapmak istedikleriniz arasında neler var?

Sinema, sinema, sinema… Şimdi bir senaryo üzerinde çalışıyoruz. Şimdilik tek istediğim bu, Onu hayata geçirebilmek, insanlara izletebilmek...

Son olarak neler söylemek istersiniz?

Neler söylemek isterim? Tüm samimiyetimle daha mutlu bir Türkiye görmek istediÄŸimi söylemek isterim. Ayrıca bu keyifli röportaj için çok teÅŸekkür ediyorum.Â

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!