Oluşturulma Tarihi: Ocak 24, 2004 00:00
Güneşin altında söylenmemiş hiçbir şey kalmadığına, hatta zihnimizden geçen hiçbir düşüncenin bákir olmadığına, yıllar, yıllar önce, yönetmenliğini Blake Edwards'ın yaptığı Arthur adlı filmi izlediğimde kesin kanaat getirmiştim.İzleyenler hatırlayacaktır: Filmde Liza Minelli, Arthur rolündeki Dudley Moore'a, çocukken ayın kendisini izlediğini zannettiğini anlatır. Sanıyordur ki o nereye gidiyorsa, ay da oraya geliyor.Repliği duyduğumda çocukluğum çalınmış gibi hissetmiştim. Zira o bendim... Aydedenin kendisini izlediğini, ayın görünmediği gecelerde kendisine küstüğü için o somurtuk yüzünü göstermediğini zanneden, onu kızdıracak ne yaptığını merak eden lunatik gerzek yani... Bütün çocukluğumu ay ile flörtte geçirmişim... Ahir ömrümün en saftoron ilişkisinin, günün birinde kıçıkırık bir replik olarak yüzüme çarpacağını nasıl bilebilirdim?İnsanın yetişkinlik yollarını arşınlarken cebinden ilk düşürdüğü şey oluyor böylesi hayaller... Bilgi, ilim, irfan edinilmiş, hokkalar dolusu mürekkep yalanmış yutulmuş ya, her şeyin anlamına vakıf olduğu şeklinde, başka türden sersem bir sanrıya kapılıyor insan büyüdüğünde. Tam da bu sebepten her şey anlamını yitiriyor. İstesen de istemesen de...Çocuklukta açılan yaralar, ne yaparsanız yapın kapanmıyor. Herkesin bir formülü vardır herhalde. Benimki málûm: Ne zaman ilk aşkına düşmüş o hafif salak kızı özlesem, şarkılar yarama pansuman oluyor.İÇİNDE KAR YAĞAN CAM KÜREUzun lafın kısası, salladınız mı içinde kar yağan bir cam kürenin içindeymiş gibi görünen, kayıp bir uydu olduğunu söyleyen genç kadını, ayın önünden gölge misali geçen uçağı gördüğümde, şarkıyı da, klibi de sevmeye mahkûmdum. Hayatını Türkiye ve Belçika arasında mekik dokuyarak geçiren Betty Ween'den, daha doğrusu Betty Ween ismini kullanan, İngilizce sözlü şarkılar söyleyen Gülüş Gülcügil Türkmen'den söz ediyorum. Müzik kanallarında dönen, Lost Satellite'ı izlediniz mi? Naçizane tavsiyemdir. Şarkı güzel, klip güzel, görünüz... Kliple yetinmeyiniz, ‘‘In Betty Ween’’ isimli albümden de edininiz... Ben zaten kendi adıma bir süredir, elec-trip'ten çıkan seriye takıldım gidiyorum. ‘‘İstanbul Calling’’ adlı albümü misál, her gün en az bir kere dinlemezsem, rahat edemiyorum.In Betty Ween de keza, hakikaten iyi bir albüm. Lost Satellite'ı ilk dinlediğimde, belki de şarkı Çeşme'de yazılmış olduğu için, ilk aşkıma düştüğüm, mehtaplı Aya Yorgi günlerini düşündüm: ‘‘I'm a lost satellite / Falling from earth to space / And I don't really need to worry / I'm a lost satellite / Falling piece by piece / But the moon has been waiting for me’’Yani: Ben kaybolmuş bir uyduyum, Dünya’dan uzaya düşmüş... Ve endişelenmeme gerçekten gerek yok. Kayıp bir uyduyum ben. Parça parça dökülüyorum ama ay beni beklemekte...Heyhat; Aya Yorgi'de ay, artık eskisi gibi doğmuyor. Ah, şu canına yanıdığımın eskimişlik hissi... Ay mıdır küskün olan, aşk mıdır, insan bilemiyor...
button