Güncelleme Tarihi:
* Bu kaçıncı albüm?
- Yedinci. Bir de eski plak şirketimden çıkan bir ‘best of’ var. Ama onu kendi albümüm gibi sahiplenemediğim için saymıyorum.
* En içine sinen şarkı hangisi?
- ‘İçime Sinmiyor’ şarkısı.
* En içine sinmeyen hangisi?
- Galiba “Seninleyim” . Hiç içime sinmese koymazdım. Ama sanki daha güzel olabilirdi.
* Şimdiye kadar iki nostalji albümü çıkardın. “Yine mi?” denmesi seni neden rahatsız ediyor?
- Aslında bilmiyorum neden bu kadar rahatsız ettiğini, ama rahatsız ediyor haklısın.
* Muazzez Ersoy denmesi de rahatsız ediyor değil mi?
- Aslında çok hoş bir şey. Ama ben de fark ettim ki, çok fazla savunmaya geçmişim. Belki çok sık bu soru sorulduğu için bir anda “Çok kötü bir şey mi yapıyorum acaba?” duygusuna kapıldım. Bir taraftan iç sesim “Ben bu şarkıları söylemek istiyordum, söyledim kardeşim, kime ne?” diyor. Bir taraftan da galiba içten içe hissettiğim şey şu: “Kendi şarkılarımı söylemeyi ihmal mi ediyorum?”
* O eski şarkıları yapamama korkusu var mı?
- Hayır, aslında daha iyisini yapacağımı biliyorum.
* Hazırda var mı peki?
- Elimde şu anda bir albüm oluşturacak kadar şarkı var. Belki de o yüzden suçluluk duyuyorum.
SÜS BEBEĞİ İMAJI RAHATSIZ EDİYOR
* Sanatçılar bir imaj veriyorlar topluma. O imaj gerçeği yansıtsa da, yansıtmasa da üstüne yapışıp kalıyor. Sende öyle bir tehlike var mı?
- Her insan hata yapabilir. Melek gibi görünmek, en ufak bir hatada onun büyütülmesine yol açabilir. O yüzden ben çırpınıp duruyorum, o kadar da hanımefendi değilim diye! Medyada gördüğümüz bazı şöhretli insanlar, o kadar arsızlaşabiliyor ki. Beni çok hanımefendi gibi görmelerinin sebebi o. O yüzden ben 70’lerdeki şarkıcıları onların duruşlarını çok seviyorum ve kendime örnek alıyorum.
* Ben o kadar da hanımefendi değilim derken... Nedir o ihlal ettiğin yönün?
- ‘Süs bebeği, hiçbir şeye karışmaz, evinde oturur’ gibi bir izlenim oluşuyor kafamda. Ondan rahatsız oluyorum.
* Süs bebeği olmadığını gösterecek neye karışırsın?
- 19 yaşımdan beri, evli olduğum dönem hariç, bütün kariyerimi tek başıma kurdum. Süs bebeği gibi oturan bir insan bunu yapamazdı. 7 albüm çıkaramazdı. Mesela çok saf görünüyorum ama o kadar değilim. Şarkı sözlerime de bakınca anlaşılan bir şey aslında. Tamam, kırılgan bir tarafım var ama tek başıma ayaklarımın üstünde durabilecek kadar da güçlüyüm. Ben sadece insanlara nazik davranıyorum.
ESKİ EŞİMİN DESTEĞİ BÜYÜKTÜ
* Bir sanatçı var, zirveye çıkmış. Deniyor ki, arkasında şu adam vardı. Bireysel başarıları da var ama daha çok arkada biri oluyor. Sende var mıdır o?
- Mesela eski eşimle dört albüm yaptım. Onun desteği çok büyüktü.
* Onsuz hiç albüm yaptın mı?
- Yaptım, ilk albümüm. Beraber yaptığımız en güzel albüm, evli olmadığımız albümdü. O çok avantajlı bir şey değildi aslında, dezavantajlı bir hale gelmişti.
* Sana şöyle diyen oluyor mu? Eşinden ayrıldı; hadi bakalım yapsın o güzel şarkıları...
- Demez olurlar mı? Ama kendime güveniyorum. Sıfırdan başlamayı seviyorum. Hayatımda iki defa zarlarımı attım.
* Sıfırdan ne yaptın?
- Bir tanesi okulu bırakıp şarkı söylemeye karar verdiğim dönemdi ki. İkincisi de eşimden, plak şirketimden ve menajerimden ayrıldığım dönemdi. Ama en önemlisi eşimdi. Çünkü müziği de beraber yaptığımız için, aslında ben bütün hayatımı bıraktım.
O KADAR ÇOK AŞIK OLDUM Kİ
* Peki biraz da aşktan devam edelim. Kolay mı, zor mu senin için birine yakınlık hissetmek?
- Zor. Öyle çok fazla sayıda insana aşık olmadım. Ama aşık olduğum zaman çok büyük şiddetle aşık oluyorum ve büyük yaşıyorum. O yüzden temkinli yaklaşıyorum.
* Ne yapıyorsun mesela?
- Aşkın engellenebilir bir şey olduğunu düşünüyorum bir noktaya kadar. Sonra engellemene imkan yok ama onun bir kıvamı var.
* Direniyorsun o zaman?
- Evet direniyorum, çünkü aşk insanı perişan eden bir şey.
* Peki, müzik yapman, yeni besteler ve sözler bulman lazım. Bu anlamda ihtiyaç duyuyor musun?
- O kadar çok aşık oldum ki. Bir ömür boyu onları hatırlayıp şarkı söyleyebilirim.
* Yani somut yeni bir aşka ihtiyacın yok?
- Var tabii. Herkesin yeni bir aşka ihtiyacı var. İnşallah yeniden aşık olurum. Ama mesela şarkı söylerken o duyguyu hatırlıyorum.
SAHNEDE UTANMA DUYGUSU KALMIYOR
* Bazı sanatçılar, normal hayatta alabildiğine sıradanken, sahneye çıktıklarında bambaşka biri haline dönüşebiliyorlar. Sen biraz öylesin galiba. Kendin için bunu söyler misin?
- Ben söylemiyorum ama benim için çok fazla insan bunu söylüyor.
* Bunu sen de hisseder misin?
- Sahnede gerçek benim aslında.
* Biz o Göksel’i neden gündelik hayatta göremiyoruz?
- İçimi açtığım yer orası. Şarkı söylüyorum, kendimi rahat hissediyorum. Halbuki normalde insanlarla iletişim kurarken zorlanıyorum.
* Çekingen ve utangaç mısın?
- Evet. Ama sahnede utanma duygusu kalmıyor.
* O zaman şöyle özetleyelim mi? Sahnede alabildiğine gösterişli, gündelik hayatta alabildiğine gösterişsiz.
- Evet. Gündelik hayatta gösterişli olmamak, biraz da nefes almamı sağlıyor. Normal hayatı çok seviyorum ve çok dışına çıkmıyorum. Ama sahnedeki gibi bütün dikkatleri üzerine toplayıp dolaşacak olsam, 10 metre gidemem.
BAZEN KÖTÜ KEDİ ŞERAFETTİN OLUYORUM
Naif ve kırılganım. Ama güçlü olduğum, ‘kötü kedi Şerafettin’ olabildiğim zamanlar da var. Menajerim bana diyor ki; kedi gibisin, seviyorsun, bir anda tırmalayabiliyorsun. Bir anda öfkelenebiliyorum. Kimse o kadar iyi değil ki. Kötü taraflarımı kullanmamaya çalışıyorum. Hepimizin içinde kötülük var.