O Hollywood yıldızını kaçırdığıma yanıyorum

Güncelleme Tarihi:

O Hollywood yıldızını kaçırdığıma yanıyorum
Oluşturulma Tarihi: Haziran 13, 2006 00:00

Gönül Yazar, "En İyileriyle Gönül Yazar 1966-1974 Pop Diskografisi" albümüyle yeniden sahnede... Unutulmaz şarkılarını bu albümde toplayan sanatçı, hayatının unutulmaz anlarını ise Kelebek’e anlattı. İşte Yazar’ın, kendisiyle evlenmek isteyen Amerikalı aktörden Müzeyyen Senar’ın kendisini kaldırıp nasıl Boğaz’a attığına kadar birbirinden ilginç açıklamaları...

Albümünüz hayırlı olsun. Albüm kapağı ve içindeki fotoğraflarınız arasında bikinili pozlarınız da var. O zamanlar "Aman bikinili yakalanmayayım gazetecilere" gibi bir derdiniz yokmuş anlaşılan...

Yok ayol. Hiç öyle bir çekincem olmadı. O kadar düzgün bir fiziğim vardı ki... Geçen sene hálá küçücük bikiniyle denize giriyordum ben.

- Estetik var mıydı sizde?

Kızımın babası Erol Simavi, yurtdışına çıkarken "Bademciklerini aldıralım mı? Ben de gidiyorum, yatarsın ben dönünceye kadar" dedi. Ertesi gün geldi ve "Yok aldırmıyoruz, iki günde geçiyormuş. Ben 20 gün kalacağım dışarıda, o zaman apandistini aldıralım" diye bir fikir attı ortaya! "O alındı, safra kesemi aldıralım istersen, faydası yok bana. Hem öldürmez de" dedim. Kabul etseydi, şimdi koca bir dikiş izi olacaktı midemle karnım arasında! Çok insaflıymış, Allah razı olsun kestirtmedi beni. Sonra, "Burun ameliyatı olmak ister misin" diye sordu. "Ben de belki olabilir, biraz inceltilebilir" diye cevap verdim. Biraz burnumun ucunu düzettirdik. Bu ameliyat da güzel olayım diye yapılmadı zaten. O yurt dışındayken ben gezmeyeyim diye! Burnum onun eseridir. O zamanlar film de çeviriyordum ben.

- Şarkıcılık ile sinema bir arada gidiyordu yani...

Evet... Filiz Akın, Türkan Şoray, Fatma Girik ve Hülya Koçyiğit için "Dört Yapraklı Yonca" deniyor, ama aslında onların içinde ben de vardım. Ben şarkıcı-oyuncuydum. Onlar sırf sinemacı olduğu için bu ismi aldılar. "Taş Bebek" filmim 1960’da, ben 19 yaşındayken vizyona girdi. Hemen ardından Amerika’ya gittim 3,5 seneliğine... Engin Cezzar bana orada Talat Halman’ı bulmamı, bana yardım edebileceğini söylemişti. Gidip onu buldum, gerçekten de yardımı büyük oldu. Amerika’ya gittiğin günün akşamında, beni bir Türk gecesine götürdü. Orada Müzeyyan Senar’a rastladım. "Aa, abla" dedim... Bir tek ben ona abla derim.

- Çok önceden mi tanışıyordunuz Müzeyyen Senar’la?

İlkokul yıllarımdan beri tanırım onu. "Müzeyyen Hanım" diyemem, koyun koyuna yattık çünkü... Hanım sözü çok resmi olur. "Müzeyyen" de diyemem, annemden büyük. Urla’da annemle birlikte hamama giderlerdi. Yüzme öğreneyim diye beni Baltalimanı’nda, belime ip bağlayıp Boğaz’a atmıştı. Onu çok severim. Şarkıcı olmamda da büyük rolü vardır. Onun kadrosunda çalışmayı hayal ediyordum. Ama ben İstanbul’a gelmeden, o Tevfik Hamzibey adında bir büyükelçiyle evlenip Suudi Arabistan’a gitmiş. O zaman boşuna şarkıcı oldum diye çok üzülmüştüm.

- Birlikte çalışmayı bu kadar çok mu istiyordunuz?

Elbette... Ben Müzeyyen Senar’la çalışacağım diye Ankara Radyosu sınavlarına girdim, binlerce şarkı öğrendim. Bir geldim ki o evlenip gitmiş! O sıralarda Amerika’da yaşamayı aklıma koydum işte. Benim yerim orası diye düşündüm. New York benim için hálá bir numara... Hálá orada yaşayıp orada ölmek istiyorum.

- Orada yaşadığınız bir aşk oldu mu?

Aşk yaşadığım kimse olmadı. Flörtlerim de bana kalsın... Muzaffer Tema beni 1997’de Fahrettin Akçınar ile tanıştırdı. O 20 yaşında Amerika’ya gitmiş. Kilisede özel izinle evlendik. Ama ben evlendikten sonra kısmetim açıldı ne yazık ki! Bilsem evlenmek için acele eder miydim? Çünkü benim için "Hayatımdaki kadını buldum" diyen bir Hollywood starı çıktı ortaya. Bunu da bana akrabamız Hasan Ağabey söyledi. O aktörün benimle evlenmek istediğini anlattı. Bu sırada Hasan Ağabey evlendiğimi bilmiyordu, çünkü evlendiğim kişi bunu açıklamamamı istemişti. Ben de "Ahh Hasan Ağabey, ben evlendim" diyemedim. Onu kaçırdığıma yanıyorum.

- Kimdi o aktör?

Boşver şimdi kim olduğunu... Ama şu kadarını söyleyeyim, hayatında hiç evlenmemiş, benim gibi yaşını almış, çok hoş bir beydi. Elinden Rita Hayword’lar, Bo Derek’ler, Jane Fonda’lar, Raquel Welch’ler geçmiş! Benim için de "İşte evleneceğim kadın bu" demiş. Ben yolunmaya başladım tabii.

- Kilisede evlendiniz, peki gelinlik giydiniz mi?

Giymez miyim! Çünkü hayatım boyunca hiçbir evliliğimde gelinlik giymemiştim. Giyme fırsatı bulunca da gelinlikle sabahlara kadar dolaştım. Otele geldik sabaha karşı, ilk gecemizde herif uyudu!

- Başınızdan kaç evlilik geçti?

6... Evlendiğim adamların hepsi çok iyi aile çocuklarıydı, çok yakışıklılardı. Para da kazanıyorlardı.

- Niye boşandınız peki?

Kabahat ne adamlarda ne de bende... Hayat şartları bizi ayırdı. Bir tanesi Cevahir Otel’in yanında, şimdi Adress İstanbul’un bulunduğu yerdeki Akın Plaza’nın sahibiydi. Annesi istemediği için ayrıldık. 10 gün evli kaldık sadece. Çok ana kuzusuydu. Sabahleyin kahvaltıyı hazırlıyorum, uğurluyorum güzelce, akşam bir karış suratla geliyor eve. "Ne oluyor" diyorum... Annesi Londra’daymış ve öğrenmiş evlendiğimizi gazetelerden. "Geldiğimde boşanmış olacaksın" demiş bizimkine. Yani aynen Hande Ataizi-Fethi Pekin evliliği gibi bir evlilik yaşadım. 10 gün sonra notere gidip boşandık. Ben hiçbir kocamdan ayrılırken bir kuruş almadım. Boşanınca gazinoya gidiyordum yine Fahrettin Aslan’a ya da Asım İslamoğlu’na. Bana "Kasa orada... Giyin kuşan, cuma günü başla, ilanını veriyorum" diyorlardı. Ayrılırken bu iki isme güveniyordum. Çünkü dayanacağım tek şey sesim ve bu iki patrondu.

Ben başkaları gibi kullanılıp atılmadım

İnsanlar "Gönül Yazar 6 kocaya vardı" diyorlar. Namusumla evleniyorum, yine de söz oluyor. Elalemin neler yaptığını görmüyor musunuz? Bana laf atıyorlar "Biz Gönül Yazar gibi çok kocaya varmadık" diye... Sizi almamışlar ki! Beni aldılar. Başkaları kullanılıp, o gecenin, o haftanın, o yazın kadını olup atılıyor. Bana bütün adamlar göz göze gelip evlilik teklif ediyorlar. Anaçtım ve gözüm dışarda değildi çünkü. Bir daha evlenirsem "7 Kocalı Hürmüz" diyecekler... Desinler... 7 uğurlu rakamım, bir işe yarasın bari. Şaka bir yana, birini annesi ayırdı, biri işleri bozulunca "Git, çalış" dedi. Biri Avustralya’ya gitti. Ayrılık sebepleri çok işte.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!