Saat 20.30-21.00 sıralarında düğünlerin yapıldığı sokaklara polisler gitti ve ‘ev sahibi’ damatlarla babalarını karakola çağırdı. Damatlar 48 saatlik gözaltından sonra serbest bırakıldılar. Gelinlere kavuşmaları ancak pazartesi gecesi mümkün oldu. Viranşehir bölgedeki diğer ilçe ve köylerden farklı değil. Düğünlerinde Kalaşnikoflar, pompalı tüfekler yeri göğü inletiyor. Neymiş, düğünlerde silah sıkmak töreymiş. Yüzlerce yıldır feodal aşiret gelenekleri kesintisiz işliyor: Kan davası, namus cinayeti, ağalık, marabalık. Bir de erkeklerin silah düşkünlüğü. Öyle ki ilçede hane başına bir pompalı tüfek ya da Kalaşnikof düştüğü iddia ediliyor. Erkekler öfke ve intikamda olduğu gibi sevinçte de silaha başvuruyorlar. Savcılar, hakimler, emniyet müdürleri, kaymakamlar
gelip geçmiş. Hiçbiri de ses çıkarmamış, görmezden, duymazdan gelmiş. Ta ki ilçeye 32 yaşındaki Cumhuriyet Başsavcısı Faruk Söker gelinceye kadar. 1 Ocak gecesi evindeyken kasabayı çınlatan mermi seslerini duyuyor ve töreye de gidişata da ‘dur’ diyor. Başarılı da oluyor. 8 ve 9 Ocak’ta yapılan altı düğünde tek mermi atılamıyor. Viranşehir, 120 bin nüfuslu. İlçedeki 16 mahalleden sekizini Mardin ve Şırnak’ın boşaltılan köylerinden gelenler kurmuş. Sokaklara yoksulluk ve işsizlik damgasını vurmuş. Erkekler kaldırımlarda, miskinleştirici kış güneşi altında oturuyorlar. Otomobilden çok at arabası var.
Trafik koyun ve keçi sürüleri nedeniyle sık sık aksıyor. Şalvarlı ve başlarına lila rekli başörtüleri dolamış erkeklerin arasında tek tük sarı çarşaflı kadınlara rastlanıyor. Belediyenin 15 günde bir topladığı çöp yığınları her yerde. Viranşehirliler, kanunların uygulanmasından duydukları memnuniyeti ifade etmekte beis görmediler. Uygulamanın sürekliliği konusunda temkinliler: ‘Emniyet güçleri şimdiye kadar seyirci kalmıştı. Bundan sonra yasak delinmeden devam edecek mi, göreceğiz.’
VİRANŞEHİR CUMHURİYET BAŞSAVCISI FARUK SÖKER
Düğünlerde üç suç birden işleniyorAB’ye girecek bir ülkenin düğünlerinde kullanılan uzun namlulu silahlar doğal karşılanabilir mi? Aşiret yapısının gücünü kullanmak istiyorlar. Masum, normal bir hak gibi görüyorlar. Benden önceki arkadaşlara normal gelen silah sıkma geleneğine karşı yasaları ilk kez ben uyguladım. Düğünlerde üç suç birden işleniyordu. 6136 Sayılı Ateşli Silahlar Kanunu’na muhalefet, TCK 264’e göre meskun mahalde korku, panik ve endişe yaratacak şekilde ateş etmek ve TCK 296’ya göre suç delillerini yok etmek ve sanıkların isimlerini gizlemek... O gece Viranşehir Teksas’a benziyordu. Lojmandan duyuluyordu silah sesleri. Ne kadar çok mermi atılırsa düğün sahibinin itibarı artıyormuş. Ateş edildiği sırada müdahale edilemiyor. İnfial olur diye silah sıkma işi bitince düğün sahipleri karakola davet edildi. Daha sonra olay yerinde inceleme yapan polisler, tabanca ve uzun namlulu silahlara ait 20 küsur boş kovan buldu. Bu kadar az olmasının nedeni, her atıştan sonra kovanları toplamalarından.
KAYMAKAM DR. YALÇIN YILMAZ
Silahları gömelim kampanyası başlattıkUzlaşma, birlikte yaşama kültürü yok. Hep bir ‘karşı’ algılaması, düşman ve teçhizatlı güvenlik arayışı var. Kapalı aile yapısı şiddet, cinayet, cinsel sapkınlık gibi patalojik sonuçlar da veriyor. Önceki devlet görevlileri silah atma geleneğini kanıksamış. ‘Kan davası ilkelliğine son verelim, silahları gömelim’ kampanyası başlattık. Yüz aşiret ve aile ileri gelenlerine sözleşme imzalattık. Rastgele ateş nedeniyle ölümler de gizleniyor. Ancak kan bedeli olan 200 milyar lira ödenmediği takdirde adliyeye yansıyor. 1 Ocak’ta gözaltına alınan damat Osman Hoca’nın düğününde Dirbo Türk’ün silahla yaralandığını tesadüfen ortaya çıkardık. Düğün sahipleri özel doktora tedavi ettirmişler. Yaralı, ‘Merdivenden düştüm’ dedi. Oysa ayağında mermi var. Damatları gözaltına almamız etkili oldu. Silaha taviz yok. Toprağa gömeceğiz.
OSMAN İLE BEYAZ
Gözaltında olduğum için gelin teslimatı yapılamadı
Osman Hoca, 22 yaşında. Dokuz kardeş. Hayvan pazarında çalışıyor. Çok utangaç. Her sorudan sonra üvey ağabeyi Emin’e bakıyor, onun yerine Emin cevap veriyor. Berdelle (Ailenin kız ve erkek çocuğunun diğer ailenin kız ve erkek çocuğuyla karşılıklı olarak aynı zamanda evlendirilmesi) evlendiği için başlık vermediği karısı Beyaz’ı ancak pazartesi günü görmüş. Kırmızı kurdeleli çeyizler henüz açılmamış. Sıra çiftin fotoğrafını çekmeye geldiğinde Beyaz, kocası Osman’a Kürtçe bağırıyor. Kızdığını anlıyoruz. Osman kızarıp bozarıyor. Beyaz, odanın kapısını çarpıp kaçıyor. İşte Osman’ın gözüyle düğün gecesi ve sonrası: ‘Düğün 19.30’da başlamıştı. Delilo halayı çekiyorduk. Bir saat sonra dört polis geldi, ellerinde savcının yazılı emri vardı. Babamı ve beni Yeni Mahalle Karakolu’na götürdüler. Damadın götürülmesi geleneklere aykırı. Düğün hassastır. Zifaf heyecanı var. Misafirlere mahcup oldum. Gözaltında olduğum için pazar günü gelin teslimatı yapılamadı. Takı merasimi de yapılamadığından maddi zarar söz konusu. Pazartesi 12.00’de serbest bırakıldım. Beş damadın arasında berdel nedeniyle kız kardeşim Zeynep’le evlenen İsmet de vardı. Yatak odası takımı, sekiz koyun ve altı bin lahmacun ve altın takılar için 10 milyar lira masraf yaptık. Silah araması yapılmadı. Mermi kovanlarını düğünler dağıldıktan sonra sokaklardan toplayıp düğün sahiplerine paylaştırdılar. Kalaşnikof sıkarlar diye Germen ve Bıyıklı Köyü’ndeki korucu akrabalarımızı düğüne çağırmamıştık.’
HALİL İLE RAHİME
Gelini ortaya çıkarmadılar
Ahmet Kayar, gururla söylüyor Kıbrıs Savaşı’nda keskin nişancı olduğunu. 14 çocuğunu da ‘Orduya asker lazım’ diye yapmış. Oğlu Halil’le erkek kardeşinin kızı Rahime’yi evlendirmiş. Çiçeği burnunda damat oğlu, çalı toplamak için gittiği için yeğeni ve gelini Rahime’ye röportaj sırasında eşlik ediyor. ‘Kurusıkı yüzünden oldu. Bin kişi vardı düğünde. Diyarbakır, Tarsus, Mersin’den geldiler. Hepsi perişan oldu. Damat olmadığı için gelini ortaya çıkarmadık.’ Rahime, ‘Çok üzüldüm’ diyor. Amca oğluyla severek evlenmiş. ‘Aynı avluda büyüdük’ diyor, şimdiki evinin karşısındaki baba evini göstererek.
ABİT İLE AYŞE
Aşiret Avrupa dinlemez
Ayşe 18, Abit 26 yaşında, işsiz. Yedi kardeş. Suriye’nin Bagara Aşireti’ne mensuplar. 12 milyar lira başlık karşılığında görücü usulü evlenmişler. Düğünden dört gün önce birbirlerini görmüşler ve beğenmişler. Abit, ‘Dört koyun kestik, 400 davetli için’ diyor. Kurufasulye ve pilav için üç aşçı tutmuşlar. Davul zurna yerine müzik sistemi kurmuşlar. Suriyeli meşhur Adnan Ecburi’nin neşeli şarkılarıyla coşmuşlar. ‘Polis geldiğinde iki arkadaşımla oturuyordum. ‘Savcı sizinle konuşacak’ deyip minibüse bindirdiler. Heyecan yapmadık. Düğünden önce damat giderdi, 15 dakika sonra bırakılırdı. Öyle zannettik. Düğün için dilekçe vermiştik zaten.’ Abit için nezarette zaman geçmek bilmemiş. Ayşe, çok güzel bir Arap kızı. ‘Pazar günü 13.30’da 25 arabayla beni almaya geldiler. Baktım, Abit yoktu. Eve geldim, sormaya utandım, nerede diye. Yengem sordu ve nezarette olduğunu öğrendim.’ Abit, silah değil havai fişek attıklarını söylüyor. ‘Silah sıkılmasına karşıyız. Biz misafirleri uyarmıştık. zaten kurusıkı kovanı buldular.’ Ağabey Abdülkadir Kurt, ‘Silah sevmeyiz, almayız. Kayınpederimin üç silahı var. Birini hediye edecekti, almadım. Biz de istiyoruz ki silah sıkılmasın. Ama aşiret Avrupa’yı dinlemez.’
VEDAT İLE ÖZLEM
Kendi düğün alayını karakoldan seyretti
Viranşehir’de sık sık elektrik kesintisi oluyor. Vedat ve Özlem’in evine girdiğimiz an karanlıkta kalıyoruz. Her ikisi de Siverekli ve amca çocukları. Vedat, ‘inşaat camcısı.’ Görücü usulü evlenmişler. Vedat, avuçlarını açıyor. ‘Kına gecem yapılamadı. Karakoldaki polisler ‘Kınayı burada yakalım’ dediler ama biz kabul etmedik’ diyor. Amca çocukları oldukları için başlık parası verilmemiş Özlem’e. Saçlarındaki sarı röfleler, eşarbının altında parlıyor. ‘Vedat’ın başına gelenleri ertesi gece öğrendim’ diyor. Vedat inkar etmiyor. ‘Mahallenin gençleri gelip atıyor. Söz geçiremiyoruz. Bir tane pompalı vardı ama ruhsatlıydı.’ Vedat en çok uzaktan gelen akrabalarının kendisini göremeden dönmelerine üzülmüş. Bir de kendi düğün alayını karakoldan seyretmesine. ‘Gelini bizim eve götüren konvoyu gördüm. Korna çaldılar. Bana el salladılar. Çok zoruma gitti. Kahırdan dudaklarım patladı. İki gece gözümü uyku tutmadı.’ Vedat’tan düğününde silah sıkanların adlarını söylemesi istenmiş. ‘Nasıl vereyim? Aşiret birbirine düşer’ demiş.
İSMET İLE ZEYNEP
Halaydan çıkarılıp nezarete götürüldüm
İsmet Esen, 24 yaşında. İşsiz. Kendi deyişiyle ‘serbest meslek’. Düğün için orkestra gelmiş. ‘Duzoh yani halay çalıyordu. Ben de halaydaydım. Polisler geldi. 500 misafir vardı.’ Sadece İsmet’i götürmüşler. Babası evde hasta yattığı için düğünde yokmuş. ‘En mutlu günümde içeride olmak zoruma gitti. Kimsenin benim yerimde olmasını istemem. Diyarbakır ve Urfa’dan gelenlere mahcup olduk.’ İsmet, Osman’ın kızkardeşi Zeynep’le, Osman da İsmet’in kızkardeşi Beyaz’la berdel yaptı. Zeynep, ‘O iki gün geçmek bilmedi, hayatımın en kötü anısı olarak kalacak. Çok ağladım. Baktım, kocam yok. Kocamın kolunda çıkmalıydım baba evimden.’ Vedat, silah atılmasını düğünlerin sokakta yapılmasına bağlıyor. ‘Davetsiz misafir çok. 500 misafirin 200’ü davetsizdi. Gelenleri tek tek uyardık. Yarım saatte bir anons yaptık. Kimin attığını nereden bileyim.’
VİRANŞEHİRLİLER NE DİYOR
Halil Altıkanat (28-lise mezunu, işsiz) : Korucular birden fazla Kalaşnikof alıp ruhsatsızları satıyorlar. Kalaş mermisinin tanesi bir buçuk milyon. Emniyet güçleri bugüne kadar sessiz kaldı. Teksas’ta bile bu kadar silah düşkünlüğü yoktur. Eğitimsizlik olduğu sürece kan davası da silah düşkünlüğü de bitmez. Biz de düğünlerde büyüklerimizden alıp sıkıyoruz.
Ali Etli (Çiftçi): Savcı en doğrusunu yaptı, saygıyla karşılıyoruz. Çok iyi oldu Bundan sonra silah atılmamasını diliyoruz.
Mustafa Sağır (TV tamircisi): Doğru uygulama. Silah kullanma cahillik. Gözlerimle şahit oldum. Düğünde silahı tutukluk yaptı diye yere doğrultup mermileri boşaltınca bir kız çocuğu yaralandı. Silah erkekliği ispatlama değil.
Mehmet Asikaya (Serbest): Savcı doğru olanı yaptı. Gösteriş için silah kullanıyorlar. İlkellikten hava atıyorlar. İnşallah karara riayet devam eder.
Mehmet Kaya (Serbest): 27 yaşındayım, 27 yıldır silah sıkılmayan düğün yoktu. Hiç kimse hiçbir şey yapmamıştı.
Mustafa Elbenim (Tiyatro yönetmeni): Savcı yanlış yaptı. Gerçek sorun eğitim ve elektrik. Siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşları ne yapıyor?
Aslan Altun (Eczacı kalfası): Silah sıkılsın kardeşim. Sıkılmazsa o düğünün zevki nerede?
Düğün izni artık böyle alınıyorYapacağım tören esnasında sırayla belirtilen şartlara aynen uyacağım: 1- Çalınacak müzik ve davul zurna ile çevre rahatsız edilmeyecek. Saat 23.00’ten sonra çalınmayacaktır. 2- Yapacağım düğün töreni esnasında ve arabalarla yapılan konvoyda kesinlikle ateşli silah kullanılmayacaktır. 3- Düğün süresince asayişten düğün sahibi olarak sorumlu olduğumu bildiğimden, düğün süresince patlayıcı, havai fişek ve gürültüye neden olan hiçbir cisim ve madde kullanılmayacaktır. 4- Gündüz ve geceleri konvoy halinde, çevre rahatsız olacağından hiçbir şekilde korna çalınmayacaktır.