Güncelleme Tarihi:
Ebru Şallı, "Geçen yıl da benzer bir çalışma yapmıştık, yine ses getirmişti. Ama bu yıl özellikle bir-iki tane gözümden kaçan dekolte poz kullanılmış. Benim istediğim fotoğraf o değildi aslında, ama olsun."
n Artık ne kadar erken yaşta başlıyor çocuklar okula değil mi?
- Şimdiki çocuklar çok zeki. Bizim küçüklüğümüze benzemiyorlar.
n Çok da pahalı sanırım bu işler...
- Eğitim süresi uzadı ve çok pahalı gerçekten. Geçen yıl Bero’yu (Beren) vermeyi denedik okula. Çok mutlu olmadım. Bir 15 gün kadar verdim. Kendine özgüveni var, kalabiliyor, ama baktım çok sık hastalanıyor. "Bununla mı uğraşacağız? Madem aktivite gerekiyor, biz yaratalım" dedim. Kışın kayak öğrettik. Tenis oynuyor zaten. Yüzme öğrettik.
n Dört yaşında...
- Evet. Okul yerine spor aktiviteleri yaptı. Şimdi yarım gün tenis, yarım gün okula gidiyor. İddialıyız ama. Bayağı tenisçi yetiştiriyoruz. Babanın öyle bir iddiası var.
n Kendisi de ciddi tenis oynuyor zaten.
- Evet. Ama çocuk daha bir uluslararası olsun istiyor.
n Türkiye’den de pek tenisçi çıkmadı şimdiye dek nedense...
- Çıkmadı. Bakalım belki çıkar. İki yaşında başladı. Haftada yedi gün oynuyor. Görmeniz lazım. Eşim geç başlamış. Şimdi kendi yaş grubunda Türkiye’deki ilk üçün içinde. Günde üç saat tenis oynayan bir insan.
n Sporcu bir ailesiniz.
- Evet. Ben pilates, o tenis...
n Nasıl oldu bu? Bir araya gelince "Hadi spor" mu dediniz?
- Harun’la 10 yıldır beraberiz. Ben de spor yapan biriydim. Pilates söz konusu olunca "Bunda farklı bir şey var" dedim. 4,5 yıl önce, hamileyken yapmaya başladım. Baktım keyif alıyorum, devam ettim doğum sonrası. Bununla ilgili eğitim almak istedim. Anatomi de öğreneyim dedim. Ticaret amaçlı asla değil. Kendim için... Sonra neredeyse Türkiye’nin pilates elçisi gibi oldum. Peş peşe teklifler gelmeye başladı. Ben de dedim ki Türkiye’de pilates DVD’si yok. İnsanlar en azından evinde koysun minderini, alsın çocuğunun topunu, pilates yapsın. Anadolulu kadınlar da yapsın. Haziranda ileri seviye eğitimimi tamamladım. DVD’yi hazırladım. Çıkmak üzere. Sağlıkla ilgili bir konu. Tam olarak öğrenmeden de insanlarla bunu paylaşmak hoş olmazdı. Bayağı profesyonelleştim.
n Türk insanları olarak spora biraz ürkerek mi bakıyoruz sizce?
- Herkes "vaktim yok" ya da "lüks" diye düşünüyor. Herkes yapabilir aslında. Su içmek gibi geliyor bana. Günde bir saat. Benim de üç, dört saat vaktim yok. Ama günde bir saati kendine ayırmış oluyorsun. Kendini daha iyi hissediyorsun. Hormonlar endorfin salgılıyor. Her anlamda çok daha pozitif ve olumlu hissediyorsun. Daha mutlu oluyorsun. Aç, susuz yaşayamayacağım gibi sporsuz da yaşayamam diyorum. Yapmadığım zaman mutsuz oluyorum. Bu bir hastalıksa... Evet, hastayım.
n Bütün bunlar güzelliğinizi korumak için mi başladı?
- Güzellikten öte sağlık çok önemli benim için... Beslenmeme de çok dikkat ediyorum. Küçüklüğümden beri bu konulara ilgim var. Meyveler, sebzeler, nerede ne vitamin, ne mineral var, kaç kalori? Okuyorum, araştırıyorum. Bu benim ilgi alanım. Kendi özel zevkim. Yaşam şeklime de çok uyan bir şey. Tabii spor insana güzellik de veriyor. Daha sıkı bir vücuda neden sahip olmayayım? Yaş ilerliyor.
n Var mıydı küçükken sağlıkla ilgili endişeleriniz?
- Küçük yaştan beri et yemiyorum. Sıra dışı bir hamilelik geçirdiğim için bir kitap yazdım. Daha doğrusu kendim için yazıyordum, çok teklif gelince bunu kitaba çevirdim. Hoş oldu gerçekten. Hamilelikte sağlıklı ve güzel kalmak, ne yedim, ne içtim, hangi sporları yaptım, nasıl bir diyet uyguladım, nasıl ince, güzel kalabildim diye. Hálá ilgi var kitaba...
n EleÅŸtirenler de oldu. Sebebi nedir bunun?
- Oldu. Esasında hazırlıklıydım ve kızmıyorum ben onlara. Yanlış bir ÅŸey yapmadım. Profesör olmak durumda deÄŸilim anılarımı, yaÅŸadıklarımı yazmak için. Ayrıca kitap beÅŸ tane profesör doktorun onayını aldıktan sonra basıldı. Sonuç güzel. Çok şükür saÄŸlıklı bir hamilelik, saÄŸlıklı bir bebek. Bilmiyorum, sanki benden sonra kadınlar hamileliklerinde kendilerine daha iyi bakmaya baÅŸladı. Daha bakımlılar, ÅŸiÅŸmanlamıyorlar. Çünkü Türk kadınları hamile kalınca kendilerini bırakıyor.Â
n Özellikle yurtdışında hamileyim diye işini gücünü bırakanı pek duymadım.
- Asla yok. Ben de son güne kadar çalıştım. Anne olduktan sonra da işime devam ettim. Kariyer bence her insan için önemli. Sadece kadınlar için değil.
n Modellik kariyeriniz de devam ediyor. En son Nelson’la mayo çekimleriniz oldu. Orada bazı kareler sanki gerçekten üsttsüz fotoğraflarmış gibi biraz abartılı eleştirildi diye düşünüyorum.
- 11 yıldır Nelson’la çalışıyorum. Neredeyse onlarla büyüdüm. Her yıl değişik bir konsept uygulanıyor.
n Çok hoş fotoğraflar...
- Hoş çekimler. Geçen yıl da benzer bir çalışma yapmıştık, yine ses getirmişti. Normalde bir kare fotoğraf için yüz kare çekilir. İçinden seçilir, koyulur. Nasıl söylesem? Yanlış bir şey yok. Sonuçta ben profesyonelim. Eşim beni anlıyor.
n Yanlış bir şey tabii ki yok. Ama sanki çok aşırı bir şey gibi yansıtılıyor.
- Bu yıl özellikle bir, iki tanesinde gözümden kaçan, biraz daha fazla dekolte olanlar yayımlandı. Belki benim istediğim fotoğraf o değildi aslında, ama olsun. Artık olmuş. Diyecek bir şey yok.
Aç geziyorum zannedenler yanılıyor
n Güzellikte genetiğin etkisi yok mu?
- Genetik elbette çok önemli. Mesela benim yemek yemediğim sanılıyor, oysa çok güzel yerim. Bazı insanlara göre metabolizmam daha hızlı çalışıyor. Çok çabuk kiloya çeviren bir yapım yok. Bunu zaman zaman söylüyorum zaten. İnsanlar aç yaşadığımı sanıyor. Böyle bir şey gerçekten mümkün değil. İnsanın kendine yapabileceği en zararlı şey. Kas kaybediyorsun aç kaldığında. Mutsuz oluyorsun. Açken gülemem, konuşamam. Şu an 48 kiloyum. İstersem 55 kilo olayım ama sağlıklı olayım. Yağlı değil kaslı olayım.