Güncelleme Tarihi:
Pop müzik dünyasının çılgınlıklarıyla ünlü yıldızı Madonna, eskiden o kadar kaprisli ve hırçındı ki, yanına kimseler yaklaşamazdı. Şimdi ise, iki çocuk annesi şarkıcı, masum ve kibar tavırlarıyla herkesi şaşırtıyor. Onu tanıyanlar, bunun da yeni bir oyun olduğunu düşünmekten kendilerini alamıyor...
Madonna, pop müzik dünyasının çılgın kraliçesi. Onunla röportaj yapmak isteyen gazeteciler, yaşadıkları sıkıntıları, serüvenleri anlata anlata bitiremezler. Madonna'nın kendine özgü bazı kuralları vardır ve bunları asla bozmaz. Eğer ünlü sanatçı bir gazeteciye yarım saat röportaj süresi tanımışsa, söyleşi 35 dakika süremez. Yarım saat dolunca, görüşme biter.
Pop müzik dünyasının ufak tefek sanatçısı dış görünüşünden beklenmeyecek derecede dişli bir kadındır. Ve de aklına estiği gibi davranmaktan hiç kaçınmaz. Seks ilişkilerini tüm ayrıntılarıyla anlatır. Zaman zaman lezbiyen ilişki kurduğunu da gizlemez. Aslında Madonna'yı Madonna yapan da bu özellikleridir. Daha doğrusu kısa bir süre öncesine kadar öyleydi...
Madonna, Bayan Ritchie adını aldıktan sonra öylesine değişti ki, artık onu tanımak imkansız. Kısa bir süre önce, Elle Dergisi'nin bir yazarı, Madonna ile bir röportaj yapmak istemişti. Yazar, bu işe girişirken karşılaşacağı güçlükleri düşünerek tasalanmaya başlamıştı. Fakat Madonna, o gün şimdiye kadar hiç yapmadığı bir şeyi yaptı. Tam saatinde randevu yerine geldi. Son derece neşeliydi. Saç modelini değiştirmiş, çok da derli toplu giyinmişti. Çılgınlığını her zaman giyimiyle ve dış görünüşüyle açıklayan sanatçı birdenbire ağır başlı bir hanımefendi olmuş çıkmıştı. Sanatçı, konuşmaya başladığı zaman da, eskiden olduğu gibi iki kelimenin arasına bir küfür sıkıştırmadı. Tam tersine elinden geldiğince kibar konuşmaya gayret etti. Ve de ilk kez, kendisiyle ilgili bir gerçeği açıkladı. Sanatçı, en büyük kusurunun kendine güvenmemek olduğunu kelimelerin üzerine basa basa söyledi. O yırtıcı, saldırgan görünüşünün aslında kendine güvensizliğini gizlemek çabasından kaynaklandığı anlaşıldı.
Madonna gibi bir sanatçının bunca yıl müzik dünyasında bir numara olmasına karşın hala kendine güvenememesi çok şaşırtıcıydı. Belki de çocukluğunda yaşadıkları onu etkilemişti. Madonna yedi yaşındayken annesi kansere yenik düşmüştü. Anne sevgisinden ve şefkatinden yoksun büyüdüğü için kendini yapayalnız ve savunmasız hissetmiş olabilirdi. Genç kadın, eski günlerini anlatırken, gözleri uzaklara dalıyor, annesiz büyümenin acısını belki de hala yüreğinde hissediyordu.
Beni yok edemezsiniz
Madonna, erkekleri etkilemeye çok meraklı olduğunu ve herkesin dikkatini çekmek için akıl almaz işler yaptığını söylüyor. ‘‘1977 yılında New York'a geldim. Bindiğim taksinin şöförüne beni kentte herşeyin merkezi olan yere götür dedim. Şöför de beni Times Meydanı'nda arabadan indirdi.’’ Genç kızın müzik dünyasına ismini duyurması için üç yıl yetmişti. 1984 yılında da o artık dünya çapında bir sanatçıydı. Albümleri satış rekorlarını kırarken Madonna da çılgınlıklarıyla dünyayı şaşırtıyordu.
Ve işte o çılgın sanatçı şimdi uysal, ağır başlı bir genç kadın. Çocuklarına çok düşkün bir anne. Madonna, röportaj sırasında yanına yaklaşan bir hayranının imzalı fotoğraf isteğini hiç yadırgamadan yerine getirdi. Eskiden olsa, sanatçı rahatsız edildi diye kıyamet koparırdı. Madonna'nın bu değişik görüntüsünü İngiliz kocanın sağladığı kesin. Yönetmen Guy Ritchie, Madonna'nın kendine güvenmesini sağlayarak, onun içinde kopan fırtınaları dindirmiş olmalı. Ünlü sanatçı, kasırgadan sonraki deniz gibi sakin ve uysal görünüşüyle hayranlarını şaşırttığını biliyor. Fakat zamanla bu yeni kişiliğine herkesin alışacağından emin. Madonna, gazetecinin ‘‘Bugün 1977'de olduğu gibi New York'a ilk kez ayak bassanız gene şöhreti yakalayacağınıza inanıyor musunuz?’’ sorusuna şu cevabı verdi: ‘‘Elbette. Ben biraz da hamamböceğine benzerim. Beni yok edemezsiniz.’’