Güncelleme Tarihi:
Geçtiğimiz perşembe, Çukurcuma Galeri Artist’de pop-art bir resim sergisi açıldı. Adı, ‘Sadece Benim Olacaksın’. Sanatçı ise Hülya Küpçüoğlu.
Sergi açılmadan önce basın bülteninde aynen şöyle yazıyordu: “Sadece Benim Olacaksın, eski bir Türk film repliği. Bu kelimeler, tutkulu, güzel bir aşk veya sevgiye ait değildir. Geçmişten günümüze Türk film ya da dizilerinde sıklıkla duyduğumuz bu gibi kelimeler, sadece Türk film veya dizilerinde mi?
Küpçüoğlu, sergisinde toplumsal bir olaya dikkat çekiyor. Film ve dizi karakterlerinin portreleri üzerinden bir okuma, onların belleklerimizde bıraktıkları sahneler ile bize, sevgi ve aşk adına yapılan oyunları, hataları, yıkıcı eylemleri hissettiriyor.”
Basın bülteninde yer alan resimde de Nuri Alço, elinde gazozuyla yer alıyor.
Bültende vaat ettikleriyle ve görseliyle ilginç bir sergi olduğu anlaşılıyor.
Arkadaşlarımız da bu düşünceyle sanatçıyla irtibata geçip sergiyi haber yapmak istiyor.
GOOGLE’DAN ESİNLENMİŞ
Söz sırası Nuri Alço’ya gelince sanatçı Hülya Küpçüoğlu, sergi alanının dar geldiğini, bu yüzden Türk filmlerindeki kareleri çıkardığını söylüyor.
‘Nasıl olur, tek sebep bu mu?’ denince de verdiği cevap “Türk filmlerinden yola çıkarak hazırladığım eserlerimin, serginin önüne geçeceğini düşünüyorum” şeklinde olur.
Buraya kadar normal. Sanatçılar, eserlerini hazırlarlar. Sergilenme zamanında durum farklı gelişebilir. Gerçekten yer sıkıntısından, bazı eserler sergiden çıkarılabilir.
Ama, sergiden bir gün önce, tüm tanıtım metni ‘Türk filmleri’ üzerine kurulduğu halde, bu eserleri çıkarmak, bir tanıtım kurnazlığı değil midir? Metinde hiç bahsedilmediği halde, üç boyutlular hariç tüm eserlerin ‘yabancı filmlerden’ kareler üzerine kurulu olması nedendir?
“Yabancı filmlerden kareleri nasıl seçtiniz?” şeklindeki soruya sanatçının verdiği cevap ise serginin sahiciliği ile ilgili bütün şüpheleri giderecek cinsten zaten: “Google’a en iyi aşk filmleri yazdım. ‘Romeo&Juliet’, ‘Titanic’ ve ‘Kasım’da Aşk Başkadır’dan esinlendim.”
Keşke gerçekten belleklerimizde hastalıklı da olsa bir yer bırakan Nuri Alço’nun gazozlu fotoğrafını kullandığı eser orada kalsaymış…
Bir kitap fuarı kaç liraya düzenlenir
Her yıl ramazan ayında Sultanahmet Meydanı’nda açılan dini yayınların sergilenip satıldığı bir kitap fuarı bu yıl Beyazıt Meydanı’na taşındı.
Ve adı da 29. Türkiye Kitap ve Kültür Fuarı olarak değişti.
Fuar bu yıl İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Türkiye Diyanet Vakfı’nın işbirliğiyle düzenleniyor.
İstanbul 2010 Ajansı fuar alanındaki çadır için 2 milyon 100 bin lira, gerçekleştirilecek etkinlikler için de 600 bin lira bir bütçe ayırmış.
Kültüre harcanan her kuruşun arkasındayım.
Ama fuarlar ticari organizasyonlar değil midir? Stand kiralarsın, yayıncı da gelir satış yaparak o standın kirasını öder.
Türkiye’de kitap fuarı denince ilk akla gelen TÜYAP yıllardır böyle çalışıyor. Kimseden de beş kuruş yardım almadan.
Bakalım Avrupa Kültür Başkenti Ajansı aynı ilgiyi bu yıl TÜYAP’a da gösterecek mi?