Güncelleme Tarihi:
Nurgül, kapanış töreninde de kameraların gözdesiydi zaten. Törenin canlı yayınında en çok gösterilen oyunculardan biri o oldu.
Festivalden fotoğraflar için tıklayın
Cannes'da ilk günlerde "My Blueberry Nights" filminin başrol oyuncusu Jude Law vardı sahnede. Sonra "Zodiac" ekibinden Jake Gyllenhaal ve Mark Ruffalo geldi. Derken Leonardo DiCaprio öne çıktı. Ama asıl fırtınayı koparan "Ocean's 13 filmi"ydi. Çünkü filmin basın toplantısında Brad Pitt, George Clooney ve Matt Damon yan yanaydı.
60. Cannes Film Festivali’nde Wong Kar Wai, Quentin Tarantino, Alexander Sokurov ve Emir Kusturica gibi usta yönetmenler hayal kırıklığı yarattı, ödülleri gençler topladı. İşte Ömür Gedik’in kaleminden Cannes’dan en taze izlenimler.
60. yılda Cannes’da yarışan isimlerin ağırlığı malumunuz. Ama Wong Kar Wai, Quentin Tarantino, Alexander Sokurov ve Emir Kusturica gibi büyük yönetmenlerin filmleri hayal kırıklığı yarattı ve ödüllerde yılların ustalarının adı bile geçmedi. Altın Palmiye’nin genç Romanyalı yönetmen Cristian Mungiu’nin 4 Ay, Üç Hafta, 2 Gün adlı filmine gitmesi de haliyle hiç sürpriz olmadı. Cannes’da basının ilgi odağı olan Fatih Akın, En İyi Senaryo Ödülü’nü alırken, Akın’ın favorisi, usta sinemacı Julian Schnabel’ın az bilinen sineması En İyi Yönetmen ödülüyle taçlandırıldı.
* YaÅŸamın Kıyısında bölünürsek düşerizÂ
Ekümenik Ödülü’nün "Bu film Türkiye ve Almanya’da farklı köklerden gelen insanların kesişen kaderlerinin öyküsünü büyük bir başarıyla anlatıyor. Birlikte yaşamanın zenginliğini duyarlılıkla yansıtıyor ve iki dünyayı birleştiriyor" şeklindeki gerekçesi En İyi Senaryo Ödülü’nün de habercisiydi zaten. Fatih Akın’ın farklı kültürleri, dünyaları kaynaştıran senaryosu belli ki herkesi etkilemişti. Ünlü yönetmenimizin En İyi Senaryo Ödülü’nü alırken Türkiye’ye gönderdiği mesaj da aynı şekilde etkiliydi.
Seçimler yaklaşırken Türkiye’deki herkesi birlik olmaya çağıran Fatih Akın "Bölünürsek düşeriz" uyarısı yaptı ve bence ülkemizin geleceğinin şekillenmesinde pay sahibi olacak isimlerden biri oldu.
Başrollerinde Tuncel Kurtiz, Nurgül Yeşilçay, Nursel Köse, Baki Davrak, Hanna Schygulla ve Patrycia Ziolkowska’nın olduğu Fatih Akın filmi Yaşamın Kıyısında’nın Cannes’da yarışıyor olması hem Almanları hem de bizi heyecanlandırdı.
Filmin Alman oyuncusu Hanna Schygulla, Cannes’da yaptığı konuşmada, Fatih Akın’ı, Duvara Karşı filmiyle Alman ve Türklerin uzun bir aradan sonra aynı duyguları yaşamasını sağladığı ve iki ulusu ortak bir sevinçte birleştirdiği için çok sevdiğini söylemişti.
Berlin’de Duvara Karşı ile başlayan süreç Cannes’da Yaşamın Kıyısında ile devam etti. İki ulus bir kez daha aynı film için heyecanlanmış ve birlikte sevinmiş oldu.
* Alkışlar ve ödüller
* DiCaprio’yu sıkıştırdılar
Al Gore’un izinden giderek çevre sorunlarına ve küresel ısınmaya karşı harekete geçen Leonardo DiCaprio’yu, yapımcılığını ve sunuculuğunu üstlendiği 11. Saat adlı belgeselin basın toplantısında köşeye sıkıştırmak isteyenler oldu. Bir meslektaşım ünlü oyuncuya Cannes’a nasıl geldiğini sordu. Cevap özel uçak olursa bir zafer kazanmış olacaktı, çünkü uçaklar çevreye zarar veren ulaşım araçlarının başında geliyordu.
DiCaprio bu soru karşısında keyifle gülümseyince bir oh çektik. Üzülen o değil, soruyu soran gazeteci oldu. DiCaprio, özel uçaklardan inmeyen diğer Hollywood yıldızlarının aksine, Cannes’a ticari bir hava yolunun tarifeli seferiyle gelmişti.
* En yakışıklı erkekler Cannes’daydı
Cannes’a bu yıl güzel kadınlar değil yakışıklı erkekler damgasını vurdu.
İlk günlerde My Blueberry Nights filminin başrol oyuncusu Jude Law vardı sahnede. Sonra Zodiac ekibinden Jake Gyllenhaal ve Mark Ruffalo geldi. Onların rüzgarı devam ederken, We Own the Night için Joaquin Phoenix ve yarışma dışı gösterilen belgesel 11. Saat için de Leonardo DiCaprio’yla konuştuk. Ama asıl fırtınayı koparan Ocean’s 13 filmi oldu. Brad Pitt, George Clooney ve Matt Damon yan yana ve tam karşımızdaydılar.
* Polanski’nin öfkesi
Cannes’da yoğun program nedeniyle kaçırdığım bir basın toplantısı var ki, yankıları günlerce sürdü. Roman Polanski toplantıda gelen sorulardan tatmin olmamış ve "Sizin bu boş sorularınızı cevaplayacağıma gider yemek yerim daha iyi" diyerek çekip gitmiş toplantıdan. Soruları beğenilmediği için azar işitmiş, aşağılanmış, terk edilmiş olan meslektaşlarım da arkasından bakakalmışlar.
* Cannes’da herkes garson
Son sözde festivali özetleyelim.
Cannes’da filmler, partiler eğlenceli tabii ama yoğun gündemin yarattığı yorgunluk ve stresten söz etmeden de olmaz.
Tüm gün koşturur ama asla her şeye yetişemezsiniz.
Bu yorgunluk sırf bize mahsus değil tabii; festival yöneticileri, jüri üyeleri, film şirketi sahipleri, yapımcılar, yönetmenler, oyuncular, kısacası festivale katılan herkes çok yorulur ama yine de bu şölenin parçası olmaktan mutluluk duyar.
İşte bu nedenle Cannes Film Festivali’ni şu klasik cümle çok iyi özetliyor diye düşünüyorum:
"Cannes, herkesin garson olduÄŸu bir ziyafettir!"