Nükleer silahlanma, terörizm filan değil Kıyamet şişmanlıktan kopacak

Güncelleme Tarihi:

Nükleer silahlanma, terörizm filan değil Kıyamet şişmanlıktan kopacak
Oluşturulma Tarihi: Şubat 02, 2002 23:27

Dünya Sağlık Örgütü ve hekimlerin şişmanlık ya da tıp dilindeki adıyla ‘‘obezite’’ye bakışı değişti. Bir estetik sorun olarak değerlendirilen şişmanlık, artık yaşamı kısaltan bir hastalık kabul ediliyor ve tedavi edilmesi öneriliyor.

Hatta Avustralyalı ünlü diyabet uzmanı Prof. Dr. Paul Zimmet'e göre gelecekte insanlığı tehdit eden en büyük tehlike, nükleer silahlanma, sera etkisi, terörizm değil, beslenme fazlalığı. Prof. Dr. Zimmet'in kıyamet senaryosuna göre, globalleşme ve ‘‘kokakolazasyon’’ kronik hastalık salgınına yol açacak. Kokakolazasyon'dan kasıt, dünyanın her yerinde yaşam stilinin Batı tipi ‘‘renkli gazoz’’ ve ‘‘kap-ye-kaç’’a dönüşmesi, bunun da şişmanlığa yol açması. İstanbul Tıp Fakültesi Endokrinoloji, Beslenme ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı öğretim üyeleri Prof. Dr. Yusuf Orhan, Doç. Dr. Neşe Özbey ve Doç. Dr. Alp Bozbora ile spor hekimi Dr. Çağlayan Yergin, şişmanlık, korunma ve tedavi yöntemleriyle ilgili bilgi verdi.

Şişmanlıktan genetik ve çevresel faktörler sorumlu tutuluyor. Genetik faktörlere şimdilik yapacak birşey yok ama çevresel faktörler olan fazla yağlı ve kalorili besinlerden uzak durmak, hiç olmazsa haftada 3 gün, 45'er dakika, kalp atım hızını artıracak kadar egzersiz yapmakla şişmanlığın önüne geçebiliyor. Modernleşmeyle yaşamımıza giren çok ucuz fakat çok yağlı besin maddeleri ve az aktivite ‘‘şişmanlatıcı çevre’’ yaratıyor.

Kentleşme şişmanlık üzerindeki en etkili faktörlerden biri. Kırsal kesimde düşük yağ, yüksek posa ve kompleks karbonhidrat içeren hububat, sebze ve meyveler, deniz ürünleriyle beslenme hakim. Kentte ise, düşük posalı, doymuş ve yüksek yağlı, yüksek karbonhidrat ve basit şekerler içeren hazır ve işlenmiş gıdalar, renkli ve yüksek şekerli gazozlar, daha çok hayvani ürün, kırmızı et ve alkol tüketiliyor. Geleneksel gıdalarla sağlanan aynı doyma hissini elde etmek için büyük miktarda hazır besinler alınması gerekiyor. Vücuttaki yağ oranı da artıyor.

Öğünlerin büyük kısmının okul, işyeri, lokanta, fast-food büfelerde yenmesi, iş yemekleri, büyük gıda marketleri de yüksek kalorili gıda alımına neden oluyor. Kentleşme aktiviteyi de azaltıyor. İşimizi kolaylaştıran ev aletleri, masa başı işler, asansör, otomobil, televizyon, bilgisayar, yediklerimizin yağ olarak vücudumuzda kalmasına yol açıyor.

KADINLAR DAHA ŞİŞMAN

TEKHARF araştırmasına göre, Türkiye'de kadınların yüzde 29, erkeklerin ise yüzde 9'u şişman. Evin içinde koşturmak, ayakta kalmak, formda kalmak için yetmiyor. Hareketsizliğe bir de yemekli toplantılar eklenince şişmanlık kaçınılmaz. Gebelik sırasında alınan kiloların geri verilememesi, sık aralıklarla gebe kalınması yağ birikimlerine neden oluyor. Kadın şişmanlığında menopoz da bir faktör. Bu dönemde daha az kalorili besinlerin tercih edilmesi gerekiyor. Yaşla birlikte bazal metabolizma hızı da azalıyor. Erkeklerin de metabolizma hızı yaşla azalıyor. Ancak aynı ağırlıktaki kadın ve erkek ele alındığında, erkeğin vücudundaki kas kitlesi fazla olduğu için bazal metabolizma hızı daha yüksek. Yani erkeklerin kilo vermesi daha kolay.

ELMA VE ARMUT TİPİ

Yağ kitlesinin vücuttaki dağılımı önemli bir faktör. Karın bölgesinde toplanan yağlar daha büyük risk yaratıyor. Karın bölgesinde yağ birikimi (elma tipi şişmanlık), kalça, basendeki yağlanmadan (armut tipi) daha büyük risk yaratıyor. Kalp ve damar hastalıkları ve diyabet başta olmak üzere şişmanlığa bağlı hastalıkları artırıyor. Şişmanlıkla mücadelede hedef mankenler kadar ince olmak değil, yüzde 5-10'luk kilo kaybı. Vücut ağırlığındaki yüzde 5-10'luk değişimler bile şişmanlığa bağlı hastalıkların ortaya çıkışını anlamlı oranda azaltıyor. Uzun süreli çalışmalar en düşük mortalite (ölüm) oranlarının 19-24 kilogram/metrekare arasındaki beden kitle indeksinde olduğunu gösterdi. En ideali ise 22 kilogram/metrekare.

<>

Tabağınızdakini bitirmek zorunda değilsiniz

  • Arada atıştırmaya, karnınız acıkmadan yemeye, hızlı yemeye son verin.

  • 3 öğünü düzenli yeyin. Ara öğünlerde simit, poğaça yerine meyve tercih edin.

  • Daha az kırmızı et, daha fazla tavuk ve balık, daha fazla sebze ve meyve yiyin.

  • Fiziksel aktiviteleri artırın.

  • Alkol almadan iyi düşünün. Alkolün kalorisi çok yüksektir. Yağ depolanmasını artırır ve yemeklere karşı iradeyi zayıflatır.

  • Günde 6-8 bardak su için. Öğünlerden önce içeceğiniz 1-2 bardak su daha fazla ve uzun süre tok hissetmenizi sağlar.

  • Annenizin söylediğini unutun! Tabağınızdakileri bitirmek zorunda değilsiniz. Mideniz çöplük değildir.

  • Taze sebze dışında yemek pişirirken yemeyin,

  • Yapışmayan tencere ve tavalar kullanın, böylece yağa ihtiyacınız azalacaktır.

  • Pişirme yöntemi olarak ızgara, fırın ya da haşlamayı tercih edin,

  • Yemeklere yağ yerine çeşitli otlar ve baharat katarak, kaloriyi artırmadan lezzet katabilirsiniz.

  • Asla yemek yerken televizyon seyretmeyin.

  • Salam, sosis, jambon, dana eti, pirzola, tereyağı (günde en fazla 3 çay kaşığı), sıvı yağ (günde en azla 3 çay kaşığı), mayonez ve salata sosundan uzan durun.

  • Stresin en iyi ilacı yemek değil, harekettir, unutmayın.

    Ayda en fazla iki kilo verirseniz kalıcı olur

  • Şişmanlık tedavisinde başarılı olabilmek için yeme ve yaşam şeklinde kalıcı değişiklikler yapmak şart. İlk 6 ay-1 yıl içinde anlamlı kilo kaybeden kişilerin yüzde 80'inin verdikleri kiloları geri aldıkları görülüyor. Bu nedenle şişmanlık tedavisi ömür boyu sürmeli.

  • Kilo verirken, vücudun kilo kaybını engelleyen mekanizmalar devreye giriyor. Düşük kalorili beslenmeye karşı, metabolizma hızını düşürerek defans geliştiriyor. İşte bu dönemde alınan kalorinin daha da azaltılması ve egzersiz yapılması mutlaka gerekiyor.

  • ‘1 haftada 4 kilo’ gibi çoğu kere elden ele dolaşan diyet listelere itibar etmeyin. Başlangıçta verilen kilolar aslında karaciğer glikojeni, vücuttaki su ve tuzun azalması. Asıl yağ kaybı diyetten 7-10 gün sonra başlar. En kalıcı olanı haftada yarım, ayda 2 kilo vermek.

    BEDEN-KİTLE İNDEKSİ VE BEL ÇEVRESİ

    Şişmanlık hesaplarında, ‘‘beden kitle indeksi’’ yani beden ağırlığının (kilogram) boya (metrekare) oranı ve ‘‘bel çevresi’’ne bakılıyor. Bel çevresinin kadınlarda 88 santim, erkeklerde ise 102 santimin üstüne çıkması alarm anlamına geliyor. Beden kitle indeksinin 18.5 kg/m2 altında olması zayıf, 18.5-24.9 kg/m2 olması normal (sağlıklı), 25-29.9 kg/m2 fazla kilolu, 30-39.9 kg/m2 obez, 40 kg/m2 üzerinde olması ise morbid obez şeklinde değerlendiriliyor.

    <>

    Gürbüz, tombul bebekler, çocuklar şirin olabilir. Ama şişmanlığın temelleri daha bebeklikte atılabiliyor. Bu nedenle kilo kontrolü çok erken dönemde başlamalı. Araştırmalara göre erişkin şişmanların yüzde 80'i ergenlik yıllarında da şişman. Yine ergenlik yaş grubunda da şişman olanlar, erken çocuklukluk yıllarında aynı sorunu yaşamışlar. Bu nedenle erişkin yaş şişmanlığı ile mücadelenin daha süt çocukluğunda başlanması gerekiyor. Süt çocukluğu döneminde şişmanlıktan en önemli koruyucu ise anne sütüyle beslenme. Ek gıdalara bebek 6 aylık olduktan sonra başlanmalı.

    STRESİN İLACI YEMEK DEĞİL HAREKET

    Şişmanlıkla başetmede en etkili yöntem, diyetle birlikte egzersiz yapılması. Çünkü tek başına diyetle oluşacak kilo kaybında yalnız yağ değil yağsız vücut kitlesinde de bir kayıp oluşuyor. Egzersiz yaparak daha çok kalori yakılıyor, metabolizma daha hızlı çalışıyor, vücuttaki yağ miktarı azaltılıp kas miktarı artırılıyor, kanda kolesterol düşüyor, iyi kolesterol artıyor. Kilo vermede, yapılacak egzersizler dayanıklılık tipi bir egzersiz olmalı. Sıklığı, şiddeti, süresi kişiye göre belirlenmeli. Egzersiz tipi zevk verici olmalı ki, yaşam boyu düzenli yapılabilsin.

    Ameliyat ve ilaç alternatifi

  • Şişmanlık tedavisinde, yapılan bütün araştırmalara rağmen, mucizevi bir yöntem yok. Tedavide 4 ana temel var: Diyet, davranış değişikliği, fiziksel aktivite ve sosyal destek.

  • Beden kitle indeksinin 35 kg/m2 üzerinde olması, kalp ve damar hastalıkları ya da diyabetin eşlik etmesi halinde cerrahiye başvurulabiliyor. İki yöntem var: Ya laparoskopik yolla mideye silikon bant takılıyor ya da endoskopik yolla mideye balon yerleştiriliyor.

  • Vücut kitle indeksi 30 kg/m2 üzerindeyse ve şişmanlığı bağlı diğer hastalıkların gelişiyorsa, diyet, egzersiz gibi yöntemler yetmiyorsa, ilaç veriliyor.

  • Gelecekte, bazal metabolizmayı hızlandıran ilaçlar gündeme gelecek. Bunlarla ilgili hayvan deneyleri tamamlandı ancak insanlar üzerindeki deneylerden henüz sonuç yok. İştahı düzenleyen hormon leptinle ilgili çalışmalar var. Leptini kodlayan bir gen var.

  • Yağ depolanmasını azaltan kimyasal maddeler üzerinde de çalışmalar bulunuyor.
  • Haberle ilgili daha fazlası:

    BAKMADAN GEÇME!