Nuh’un Gemisi Tekirova’da

Güncelleme Tarihi:

Nuh’un Gemisi Tekirova’da
Oluşturulma Tarihi: Haziran 29, 2007 00:00

Prof. Dr. Selami Tomruk (61), bir "herpetolog" yani sürüngenbilimci. Hayatını yılanlara, yarı sürüngen sayılan timsahlara, kurbağalara adamış. Üniversitede uluslararası ilişkiler okumuş, Viyana’da sürüngenler üzerine yüksek lisans yapmış. Ve başlamış dünya ormanlarını, çöllerini dolaşıp bu hayvanları incelemeye. 33 yıl yeryüzünün en saygın üniversiteleriyle projeler yapmış, raporlar, tezler, bildirgeler hazırlamış.

Sonunda Türkiye’ye dönmeye karar vermiş. Antalya Kemer’deki Tekirova beldesinde 135 dönümlük arazi almış, 19.8 milyon dolarlık yatırımla Ekopark kurmuş. 40 tür sürüngen, 1500 tür bitki başta olmak üzere toplam 7 milyon canlıyı barındıran Ekopark, Antalya’nın gözde turistik merkezlerinden birine dönüşmek üzere.

Selami Tomruk, başta Tokyo ve Viyana Üniversitesi olmak üzere, dünyanın pekçok önde gelen bilim kurumundan ödül, destek aldı. 1994’te Türkiye’ye geri dönüp, çok sevdiği Tekirova’da 135 dönümlük arazi aldı ve 10 yıllık bir çalışmanın sonucunda 50 bin metrekarelik bu ekoparkı kurdu.

Ekopark, Nuh’un gemisi gibi. Hayvanların büyük bölümü burada misafir. Tehdit altında bulundukları ortamlarından alınıp buraya getiriliyorlar. Ürüyorlar, yavruları doğal ortamlarına geri götürülüyor. Üstelik sadece Anadolu’daki türler değil Teksas engereği gibi türler de burada hayat buluyor. Ekopark, 0 paralelinden 36. Kuzey ve 36. Güney paralelleri arasındaki kuşağı kapsayan, türleri tükenmekte olan tüm sürüngenlerin koruma merkezi. Dünyanın dört bir yanından gelen, belgeli yılanlar doğumdan mide sorununa, kabuk atmadan çiftleşmeye kadar her türlü konuda ihtimamla yetiştiriliyor.

Parkta, Türkiye’den 150, dünyadan 700 farklı türden 5 bin civarında yılan yaşıyor. Sadece tehlikeli olanlar kafeste. 18 metre uzunluğunda, 5 metre yüksekliğinde, 4 metre enindeki özel mekánlarında, tel örgüler arasında hayatlarını sürdürüyorlar. Tehlikesiz olanlar, bir botanik bahçesini andıran parkın her tarafına yayılmış durumda.

Ekopark ayrıca 51’i şifalı, 560 bin kök bitki, yerkürenin çeşitli ortamlarından buraya getirilmiş binlerce ağaçcık ve ağaç, su bitkisi çeşitlerine ev sahipliği yapıyor. Tesiste tamamı doğal malzemelerden inşa edilmiş iki büyük lokanta, bir kafeterya, basketbol, voleybol sahası, tenis kortu, kütüphane, otopark mevcut.

Parkın farklı bölümlerinde yazlık ve kışlık barınaklar, 30 bin ağaçlık Yağmur Ormanları bitki örtüsü, 500 bin bitki kapasiteli kaktüs yetiştirme alanı, kurbağa havuz ve dereleri, muz plantasyon sahası, Akdeniz aromatik bitki
/images/100/0x0/55eac558f018fbb8f895a3ec
plantasyonu, hayvan hastanesi ve sürüngen karantinası, timsah, papağan ve sürüngen gösteri alanları, ziyaretçi reviri, sağlık ocağı, yavru sürüngenler karantinası, çocuk parkı gibi üniteleri bulunuyor.

BURAYI KURMAK İÇİN ALTI DAİRESİNİ SATTI

Selami Tomruk, Ekopark’a tam tamına 19 milyon 870 bin Amerikan doları harcamış. Bu bütçe için bilimsel fonlar kullanmış, bütün birikimini harcamış, yetmemiş Viyana’daki ve Antalya’daki dairelerini satmış. Kurulduğu andan itibaren Birleşmiş Milletler Çevre Programı Özel Koruma Alanları Bölgesel Faaliyet Merkezi’ne (UNEP RAC/SPA) üye kabul edilen Ekopark, uygulamaya koyduğu her proje için AB, Japonya, Kanada ve ABD’deki fonlardan destek görmüş.

Prof. Tomruk bu muazzam eserin yaşatılması ve geliştirilmesi için artık yurtiçinden de destek arayışına girmiş: "Çünkü Ekopark, bir Türk’ün eseri. Bu topraklarda doğup büyümüş bir adamın vefa borcunu ödemek için ortaya çıkardığı, yoktan var ettiği bir flora. Burayı ziyaret edenlerin yüzde 80’i yabancılar. Geliyorlar ve bana ’siz hakikaten Türk müsünüz’ diye soruyorlar. Soru bir yandan incitiyor, diğer yandan gizli bir gurur duymamı sağlıyor. Türkiye artık kendi değerlerini üretecek ve yaşatacak kültüre ve zenginliğe ulaştı. Artık yabancılardan yardım almaya utanıyorum."

950 KİLOLUK TANZANYA TİMSAHLARI GELİYOR

Ekopark’ın en büyük destekçilerinden biri iş kadını Oya Narin. Tekirova’daki Martı Myra Tatil Köyü’nün de patronu olan Oya Hanım, tesiste kalan konukların tur programına Ekopark’ı da dahil etmiş.

Selami Bey, Tanzanya Timsahı adı verilen ve nesli tükenme tahlikesiyle karşı karşıya olan timsah türünün Ekopark’ta üretilmesi için bir proje hazırlamış. UNEP uzmanları Tekirova florasının ve Tomruk’un hazırladığı ortamın bu timsahların üremesi için ideal bir alan olduğuna karar vermiş. Her biri 750-950 kilogram ağırlığındaki timsahları Türkiye’ye getirmek, üremelerini sağlamak ve yavrularını yeniden Nil deltasına bırakmak için özel izinler alınmış. Selami Tomruk, Tanzanya hükümetinin bu izinle birlikte timsahları Nil deltasında güvenli şekilde yakalayabilmek için kendisine 127 silahlı asker, 70 işçi ve 40 araba tahsis ettiğini söylüyor: "Avrupa’da çalışan 42 kişilik doğabilimciden oluşan ekibimle konuklarımızı almaya gideceğiz. Benim ülkemde yok olan nesillere Tanzanya kadar önem verilmiyor." Türkiye’ye büyük bir prestij kazandıracak bu proje dört ay sürecek. Timsahların Türkiye’ye getirilmesi için 2.5 milyon dolara ihtiyaçları var. 1 milyon doları Avrupa’daki bilim fonları karşılıyor. Projenin hayata geçmesi için gereken 1.5 milyon doları verecek sponsorlar arıyor.

PARK REHBERSİZ GEZİLMİYOR

Ekopark Antalya’nın 60 kilometre batısında yer alıyor. Antalya Otobüs Garı’nda Kemer-Tekirova hattına sürekli çalışan minibüs ve midibüsler var. Tekirova merkezinden Ekopark’a yürüyerek 10 dakikada rahatlıkla gidilebiliyor. Park, Phaselis Caddesi 1015 Sokak, Numara 14’te yer alıyor. Daha ayrıntılı bilgi almak için info@ekopark.com.tr’ye ulaşabilir ya da (0242) 821 51 38 numaralı telefonu arayabilirsiniz.

Ekopark’a 6 yaşına kadar olan çocuklardan giriş ücreti alınmıyor. 6-12 yaş arası çocuklardan 10 milyon, büyüklerden ise 20 YTL giriş ücreti alınıyor. Bu ücrete rehberlik hizmeti dahil. Çünkü, uluslararası ekopark kurallarına göre vahşi hayvanların yaşadığı parklar rehbersiz gezilemiyor. Ekopark’ta rehberin öncülüğünde yapılan gezi ortalama 2 saat sürüyor.

Tüm aile parkta

Ekopark’ta dördü uzman, 30 kişi çalışıyor. Tomruk’un eşi ve iki çocuğu da park personeli arasında. Eşi Asuman Hanım, yılanlardan pek hazzetmiyor. Selami Bey, Afrika’da yılan peşinde koşarken o, Viyana’da kalıp çocukları büyütmüş. Zamanla yılan korkusunu yenmiş ama parktaki kanatlılarla ilgilenmeyi seçmiş. Tomruk Ailesi’nin oğlu Özgür, Viyana’da uluslararası işletme ve botanik eğitimi görmüş. Ekolojik parkın bitkilerinden ve işletmesinden sorumlu. Kardeşi Özgü Tomruk herpetoloji eğitimi görmüş, parkta sürüngenlerle ilgileniyor.

ORMANIN KRALI KARA MAMBA

Selami Tomruk, henüz beş yaşındayken Lüleburgaz’daki köyünün kırlarında yılanlarla oynuyor, herkesin fellik fellik kaçtığı sürüngenlerle arkadaşlık ediyordu. Lise yıllarında Sofya Devlet Üniversitesi’nden gelen uzmanlar, Selami Tomruk’u yanında babasıyla birlikte Bulgaristan’a götürdü ve Rodop Dağları’ndaki karayılanları bulup çıkarmaları için yardım istedi. Yıllardır kimsenin yerini bilmediği yılanları yuvalarından çıkardı genç adam. Birkaç yaz tatilini Bulgaristan’da geçirdi ve herpatologlardan yılanlara dair akademik bilgiler edindi. 1970’te Viyana Üniversitesi’nde biyoloji dalında yüksek lisans yaptı ve Avusturya hükümetinin bilimsel araştırma fonlarından yararlanarak Afrika’ya gitti.

Afrika’daki ünlü "kara mamba"nın peşine düştü. Boyu beş metreye ulaşan yılanın özelliği dokuz metreden zehir püskürterek insanı bayıltabilmesi. Isırdığında 90 kişiyi öldürecek miktarda zehir bırakıyor. "Herkes aslanı ormanların kralı sanır. Rodezya’da yüksekçe bir ağacın üstünde konuşlanmış kara mambaları izlerken gerçeği gördüm. Karşısına çıkan aslan titreyerek uzaklaşıyordu. Aslında kara mamba, tehdit edilmezse saldırmaz. Ama yavrusu öldürülürse, onu kimse durduramaz. Diliyle 36 farklı kokuyu ayırt edebilir. Yavrusunu öldüreni en geç yedi günde bulur, intikamını alır. Eğer bu sürede bulamazsa, vazgeçer. Bir kabile reisinin oğlu, kara mamba yavrusu öldürmüştü. Kabile, korkudan hayvanın leşini derin bir çukura gömdü. Yılana dokunan 14 kişiyi sazdan yapılıp, çamurla sıvanan kulübeye yedi günlük yiyecekle kapattılar. Mamba, önce yavrusunu buldu. Altıncı gece, kulübenin tepesindeki küçük delikten bedenini boğum boğum daraltıp genişleterek içeri süzüldü, hepsini öldürdü."

Selami Bey, bu öyküyü anlatırken bir yandan da kara mamba kafesinin kilidini açmaya koyuluyor. Kerevette birbirine kıvrılmış iki yavru irisi yılanı göstererek "İşte kara mambalar. Hadi çocuklar, Ersin Abi’nize bir selam verin bakayım" diyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!