Oluşturulma Tarihi: Kasım 11, 2007 00:00
Her yerin kendine has bir eğlence anlayışı ve adabı vardır. Bir mekanda el üstünde tutulurken diğerinde esir kalabilirsiniz. Tıpkı Norveçli Rock grubu Datarock’ın başına gelenlerdeki gibi.
Bu yıl Miller sponsorluğunda beşincisi düzenlendi İstanbul’daki Phonem by Miller’ın. Dün sona eren festivalde elektronik müziğin ve alternatif rock’ın yaratıcı isim ve grupları konserler verdi.
Bunlardan biri de Norveç’in son yıllardaki en popüler gruplarından biri Datarock’tı. İki müzisyenden oluşan grup 1 Kasım Cuma günü Babylon’da hayranlarını coşturup eğlendirdi.
Ama sadece hayranlarını coşturmakla kalmayıp kendileri de öyle bir coşmuşlar ki otele dönmek istememişler.
Tutturmuşlar biraz da dışarıda çıkıp eğlenmek istiyoruz diye. Rehberleri yorgun, saat sabahın üçü zaten. Rehberler, Beyoğlu’nun gece hayatı konusunda bir brifing verip ayrılmış. Şu tür yerlere gidin, bu sokaklardan uzak durun falan diye.
Rockçı bunlar, asi adamlar. Tavsiye edilenin tam tersini yapmışlar tabii ve ilk buldukları pavyona atmışlar kendilerini. Eğlenme biçimini oldukça orijinal bulmuşlar önce. Masaya kızlar gelmiş hemen, şampanyalar patlatılmış. Gayet güzel de eğlenmişler.
Ama mutlulukları hesap gelene kadar sürmüş. Adisyonu açıp baktıklarına gözlerine inanamamışlar. Tam 2 bin dolar hesap gelmiş. Sağdan say, soldan say mümkün değil o parayı çıkarmaları.
Sonunda çözüm bulunuyor, elemanlardan biri mekanda rehin kalıyor, diğeri de otele gidiyor para bulmak için. Oteldeki çantalardan da ekstra pek bir para çıkmıyor. Denkleştirebildiği 400 doları alıp tekrar dönüyor eleman pavyona.
Mekan sahipleri bakıyorlar başka para çıkmayacak bunlardan, 400 dolara razı olup bırakıyorlar rehin rockçıları.
Tövbe ederek ayrılmış Datarock, İstanbul’da bir daha bilmediğimiz, girmeyin diye tembih edilen yerlere adım atmamak için.
Evini ve eserlerini İKSV’ye bağışlayan İstanbul entelektüeliBugün saat 14.00’de Hyatt Regency Oteli’nin Balo Salonu’nda Maçka Mezat’ın düzenlediği sonbahar müzayedesi var: Semiha Berksoy’un 51. Venedik Bienali’nde sergilenen tabloları, Kamondo Ailesi’nin İstanbul’daki tablo ve antikaları ile bir süre önce kaybettiğimiz mimar Abdullah Hancı’nın tablo koleksiyonu bu müzayedede satışa çıkıyor.
Ancak benim dikkatimi ismi verilmeyen bir bağışçı dikkat çekti. Şöyle deniyor davetiyede: Bir İstanbul entelektüelinin İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı’na bağışladığı tablolar ve sanat eserleri. Yüce gönüllü İstanbul entelektüelinin tiyatrocu Tunç Yalman olduğunu öğrendim. Şakir Eczacıbaşı’nın da yakın dostu Yalman evini ve içindeki eserleri ölmeden önce İKSV’ye bağışlamış. Yalman, iki yıl önce de aramızdan ayrılmıştı. İKSV şimdi Şişhane’deki yeni binanın alımı ve onarımı için evi ve eserlerin bir kısmını satışa çıkardı. Tunç Yalman’ın bu hareketini bir kez daha alkışlıyor ve saygıyla anıyorum kendisini tüm sanatseverler adına.