Güncelleme Tarihi:
Değil!
Tamam, 70 milyon TC vatandaşı da, tabii ki, şu anda, saat 22.17 oldu bile, 17 Haziran 2004’te yaşıyor, ama aynı çağda değil... Özetle demek istiyorum ki, bugün Bebek’te 2004 yılını yaşayanlarla aynı coğrafyada, mesela Sarıgazi’de 1960’ları yaşayanlar var, gidin biraz daha uzağa, daha üç gün önce oradaydım, mesela Bitlis’in köylerinde 1900’larda, mezralarında, ne Ortaçağı, Neolitik çağda yaşayanlar var hâlâ... Hepsi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı mı, vatandaşı, hepsi 17 Haziran 2004’te mi yaşıyor, yaşıyor... ama bu zaman kavramı izafi!
İzafi deyince yine o meşhur fıkra geldi aklıma, Ayfer’in damarına basmak için bir kere daha anlatayım:
Derler ki, insanlık tarihini değiştiren 5 büyük Yahudi öte tarafta oturmuş, ‘Hayatta önemli olan nedir, hayatın anlamı nedir?’ diye tartışıyormuş.
Musa, önemli olan (kafasını göstererek) bu demiş.
İsa, önemli olan (kalbini göstererek) bu demiş.
Marx, önemli olan (cüzdanını göstererek) bu demiş.
Freud, önemli olan (fermuarını göstererek) bu demiş.
Einstein gülmüş: Beyler, boşuna tartışmayı, izafîdir izafî!
*
Gelemedik konuya bir türlü, ben de ne gevezeyim ha!
1972 Nobel Tıp Ödülü sahibi Nörobiyolojist Gerald M.Edelman, amatörlere tavsiye edilmeyen bir kitap yazmış, Wider than the Sky: The Phenomenal Gift of Consciousness (Gökyüzünden Daha Geniş : Şuurun Olağanüstü Armağanı).
Yukarıdaki Magandaların sırrı çözüldü yazısının devamı niteliğinde, sadece iki küçük ama bence hayatî tespitini aktaracağım size bu dünyaca ünlü nörobiyolojistin:
(1) Edelman, ‘gelişmiş şuur’ ile, kimi hayvanları ‘sürekli şimdiki zaman’da yaşatan ‘gelişmemiş şuur’ arasındaki farkı vurguluyor herşeyden evvel. ‘Gelişmiş şuur’ büyük maymunlara ‘şuurlu olma şuuru’ kazandırıyormuş.
Yani az gelişmiş hayvanlar, şuur düzeyleri düşük olduğu için (şu anda beni okuyan uzmanlar saçını başını yoluyor muhtemelen) sürekli şimdiki zamanda yaşıyor. Gelişmiş hayvanlar ise, şuurlu olmanın şuuruna sahip.
Ulan ne zor şey bu bilim...
(2) Edelman ayrıca şöyle diyor kitabında: “Beynimizin işleyişini basit bir prensip düzenliyor: beyin değişime uğramıştır, bu şekliyle ortaya çıkmamıştır.”
Bu son cümlenin me’aaaaali şudur: Bir kilo kadar gri hücre ve (bir milyon x milyar bağlantı oluşturan) 30 milyar nöronuyla ‘şuurun merkezi’ denilebilecek beyin dinamik bir organdır. Bugünkü nöron bağlantıları, insan türünün gelişmesi veya bireyin kişisel gelişimi sırasında,tabiî ayrım (selection) sonucu ortaya çıkmıştır. Bu bağlantılar zaman içinde devamlı değişir ve bireyin şuurunu ortaya çıkarır. (Allah rahmet eylesin, beni okuyan uzman şu anda pencereden attı kendini...)
*
Ben, Taksim’den Tünel’e doğru yan yana yürüdüğüm maganda, tam da burnumun dibinde, önce burnunu deriiiiin bir çekip sonra gırtlagının derununda balgamı şöyle bir hhhhhhkkklattıktan sonra tüüüüühürüyor ayağımın dibine diye kızıyorum.
Kızmayacaksın!
Sıraselviler’den tam Taksim’e çıkarken, otelin önünde çift sıra yapıp durmuş, taksinin 4 kapısı da açık ki diğer araçlar yoldan geçemesin, bagaja valiz yerleştiriyor. Geçemiyoruz, bir dakika, iki dakika sabrettikten sonra korna çalıyorum. Eliyle “mannnnnnnyak mısın bile bilader” şeklinde bir işaret yapıp, ağzını burnunu oynatarak postasını koyuyor:
- Nevvar? Görmüyor musun müşteri alıyoruz...
- İyi de yolu kapamışsın!
- Ne yani müşteri almayalım mı?
- Al ama bak, üç metre ötede boş bir yer var, orada durup da alsan müşteriyi?
- Çok beğendiysen sen dur orada!
Kızmayacaksın!
Kol saatimin pili bitmiş. Yanımdan geçen bir hanıma soruyorum:
- Affedersiniz hanımefendi, saatiniz var mı acaba?
- Niye sordunuz?
Dedim ya 2004 yılındayız ama herkes 2004’te yaşamıyor diye.
Hepimizde bir beyin var ama aynı beyin değilmiş baksana...