Güncelleme Tarihi:
Â
Peki sezaryen bu kadar zararlı mı ya da ne zaman tercih edilmeli. Bu soruları Anadolu SaÄŸlık Merkezi’nden Kadın Hastalıkları ve DoÄŸum Uzmanı Op. Dr. Nuri Ceydeli'ye sorduk.Â
Nilgün Yıldız yazıyor
Â
Nasıl doğum yapmak gerektiğine kim karar vermeli? Anne mi, doktoru mu?
Ortalama 38-40 hafta süren gebelik sonrası en önemli an; doğumun gerçekleşeceği ve anne adayının bebeği ile karşılaşma anıdır. Uzun maraton bitmek üzeredir ve anne adayı doğumun nasıl gerçekleşeceği yönünde bir karar vermesi gereklidir. Kişiler bu kararı alırken birçok faktörden etkilenmektedir. Bu aşamada daha önce kişinin yaşamış doğum tecrübeleri, yakın çevrenin aktardıkları, medyadan edinilen bilgiler, aile büyüklerinin daha önceden yapmış olduğu doğumlar ile ilgili tecrübeleri, gebeliği takip eden doktorun tecrübesi ve önerileri gibi birçok faktör hastanın kararında etkili olmaktadır. Az önce bahsedilen durumlar her ne kadar önemli olsa da asıl belirleyici hastanın kendisinin ne istediği, beklentileri, duygularıdır.
Anne adayı hiçbir sorun olmadığı halde sezaryenle doğum yapmak istiyorsa, doktorun tavrı ne olmalı? Ya da işin doğrusu nedir?
Tabii ki doğum şeklini eğer herhangi bir tıbbi gereklilik yoksa anne adayı belirlemelidir. Burada doktora düşen görev; her iki doğum şekli içinde artı ve eksileri anlatmak ve hastanın aklındaki tüm sorulara cevap vermektir. Doktor bu süreçte karar verici değil sadece hastayı destekleyici olmalıdır. Normal doğurmak isteyen bir hastayı zorla sezaryen yapmak veya tam tersi sezaryen olmak isteyen bir hastayı normal doğuma zorlamak doğru değildir. Burada unutulmaması gereken en önemli nokta; eğer gerçekten tıbbi olarak sezaryen olmak gerekiyorsa veya normal doğumu zorlayacak veya engelleyecek bir sorun varsa hastaya bu durum için detaylı bilgi verilmelidir. Aksi takdirde, yani herhangi bir sorun yoksa normal doğum konusunda özendirilmelidir. Bu özendirme konusunda çok hassas davranılmalıdır. Hem bebek sağlığı, hem anne sağlığı mutlaka gözetilmelidir.
Normal doÄŸum ve sezaryenin avantaj ve dezavantajlarını sıralayabilir misiniz?Â
Kadın ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Nuri Ceydeli
Â
Normal doğum sayesinde hastanın günlük hayatına dönmesi daha kolay olur. Sezaryen gibi bir ameliyat olmadığı için doğum sonrası iyileşme süreci daha hızlıdır. Emzirme dönemi daha hızlı başlar. Ameliyatın getirdiği cerrahi riskler alınmamış olur. Bir miktar kanama riski ve bebeğin stres altında kalması olasılığı fazladır ama kabul edilebilir düzeydedir.
Sezaryenle doğum Amerika’da yüzde yüzde 10-15 civarında
Doğum yöntemlerinin de trendi var mı? Yeni trend nedir?
Doğum tercihleri yıllar içinde farklılıklar göstermektedir. Eskiden normal doğum tercih edilirken, 80’li-90’lı yıllarda sezaryen doğum daha ön plana çıktı. 90’lı yılların ikinci yarısından sonra tekrar normal doğuma doğru bir kayış söz konusu oldu. Anne adayları bilgilendikçe, bilgiler paylaşılabilir hale geldikçe normal doğum daha popüler hale gelmeye başladı. Avrupa ve Amerika’daki normal doğum-sezaryen oranları Türkiyede ki ile genellikle ters yöndedir. Örneğin Amerika da sezaryen doğum oranı maksimum yüzde 10-15 civarında iken Türkiye’de %80’ ler civarındadır.
Zaman ilerledikçe ve halk bilinçlendikçe normal doÄŸum oranları modern toplumlarla aynı oranlara doÄŸru yükselmesi beklenmektedir. Aynı zamanda doktorların buna olan inancı arttıkça ve saÄŸlık politikaları toplumu ve hastaneleri bu duruma özendirdikçe oranlar deÄŸiÅŸecektir. Zorunlu sezaryen yapılması gerekliliÄŸi olmadıkça anne adayları normal doÄŸum için mutlaka özendirilmelidir. Sınırlı sayıda sezaryen gerekliliÄŸi dışında, normal doÄŸum hasta için uygunsa mutlaka birinci tercih olarak deÄŸerlendirilmelidir.Â
Hangi durumlarda sezaryen gereklidir?
Tabii ki doğum şeklini belirlerken bebeğin kilosu, anne karnında yerleşim şekli, plasentanın yeri, annenin kemik yapısının uygunluğu çok önem kazanmaktadır. Birde ne kadar değerlendirme yapılırsa yapılsın doğum dinamik bir süreçtir. Yani doğum eylemi başlamadan kişinin doğumunun kolay mı yoksa zor mu olacağını öngörmek çok kolay değildir. Bu sebeple herhangi bir engel durum yoksa normal doğum eyleminin başlamasını mutlaka beklemek gereklidir. Süreç başladıktan sonra yani hastanın ağrıları başladıktan, suyu geldikten veya kanaması olduktan sonra doğum eylemi başlamış demektir. Bu eylem başladıktan sonra belirli aralıklarla yapılan muayenelerde rahim ağzının durumu ve bebeğin başının ilerlemesi birlikte değerlendirilerek doğumun nasıl olacağı anlaşılabilir. Normal doğum yapmak isteyen hastalara bu şans mutlaka tanınmalıdır. Bir de önemli diğer nokta normal doğum eylemi süresince sabırlı ve soğukkanlı olunmalıdır, bu hem doktor için hemde aile yakınları için önemlidir. Çünkü normal doğum süreci uzundur, yani ağrılar başladıktan sonra hemen birkaç saat içinde doğum genellikle olmamaktadır. Oysa aile bireylerinin beklentisi hemen ve mümkün olduğunca az ağrılı olması yönündedir. Böyle bir beklenti oluşunca normal doğumu yönlendirmek zor olmaktadır. Mutlak sabır önemlidir. Doğumun doğal akışını izlemek gerekir. Zaten bu akış içinde herhangi bir aksilik olursa doktor bilgi verecektir. Aksi takdirde biraz çaba ile normal doğumun keyfine varılacaktır ve bebek ile en doğal karşılaşma gerçekleşecektir. Doğum aşamasında doktor tabiki tıbbi bilgisini kullanacaktır ama asıl görev anne adayına düşmektedir. Anne adayı eğer doğru zamanda doğru tavrı sergilerse doktorun yardımıyla doğum gerçekleşir.
4000 gr. üzeri bebek ağırlığı, çoğul gebelikler, plasenta previa gibi bebeğin eşinin duruş bozuklukları, makat prez., baş-pelvis uygunsuzluğu, çeşitli vajinal aktif infeksiyonların varlığı, normal doğuma engel olabilecek anneye ait hastalıklar sezaryenle doğumu gerektirmektedir. Ancak görüldüğü gibi bu liste giderek kısalmaktadır. Bu sebeple gelecekte normal doğum hak ettiği yeri kazanacaktır diye düşünüyorum.
Â