Nil Karaibrahimgil’e teşekkürler

Güncelleme Tarihi:

Nil Karaibrahimgil’e teşekkürler
Oluşturulma Tarihi: Mart 22, 2008 00:00

Şahin Gezer, Lütvik Tomarlı, Atranik Marancı ve Vartan Marancı, Kapalıçarşı’ya çocuk yaşta girdiler. Atranik ve Vartan sadekar, Şahin ve Lütvik pırlantacı olarak. Sadekarlar yüzüğün taş takılmamış halini hazırlarken, pırlantacılar o ışıl ışıl taşları yüzüklere yerleştirdi.

Dört arkadaş 27 sene süren zanaatkarlık döneminin ardından ByArt markasını yarattılar. Şahin Gezer bu kararı anlatıyor: "Sadece büyük şehirlerde değil, iki yıldır çok ciddi bir şekilde tüm Anadolu’da pırlanta satılmaya başlandı. Sektör büyüdü. Bunda diğer firmaların da, bizim de payımız var. Bir de Nil Karaibrahimgil’in büyük payı var. Artık kimse tek taş yüzük olmadan evlilik teklifi yapmıyor." Dört ortak, 26-30 Mart arasında İstanbul CNR’da gerçekleşecek "Uluslararası Mücevher ve Takı Fuarı"na kendi yarattıkları ByArt markası ile katılacak olmanın heyecanını yaşıyor.

"Kapalıçarşı’ya, ustam Arda Kazancıoğlu’nun yanına tam dokuz yaşındayken geldim. Bu iş bizim için aile geleneği. Babadan geçme değil ama tüm akrabalarımız bu işi yapıyordu. On yıl boyunca ustamın yanında çalıştım. Sonra askere gidip geldim ve kendi işyerimi açtım. Pırlanta ham haliyle elinize geldiğinde inanılmaz güzel bir şeydir. Dünyada bu kadar parlak, bu kadar sert, bu kadar güzel başka bir maden yok. Ayrıca kadına da en yakışan madendir bana göre."
/images/100/0x0/55eac56af018fbb8f895a84e

Böyle anlatıyor Şahin Gezer pırlanta sevgisini. Ortaklarıyla beraber otuz yılı aşan kuyumculuk tecrübelerini birleştirerek, 2006 Aralık ayında ByArt markasını yaratmaya karar veriyorlar. Önceleri daha çok "haute couture" tarzında, tek parça üretim yaparken, ByArt ile geniş koleksiyonlar hazırlıyorlar. Şahin Gezer ürettikleri takıları, "Tüm Türkiye için, "Mücevherim var" dedirtecek ürünler yaratmak istedik. Yani çok taşlı, zor üretilebilir modeller yaptık. İnsanlar, kaliteli, gerçekten ömürlük ve torunlarına bırakılacak cinsten bir ürün alsın istedik" diye anlatıyor.

TRABZON HASIR YERİNE PIRLANTA SET MODA OLDU

Gezer’e göre pırlanta son iki-üç yılda Türkiye’de altının tahtını sarsacak kadar iyi bir yer edindi: "Aslında pırlanta yakın zamana kadar Türkiye genelinde çok satılan bir ürün değildi. Bir ara seksenlerde popülerdi. Ama zamanla neredeyse unutuldu, sadece İstanbul ve birkaç büyük şehirde satılırdı. Bu son iki-üç yıldır değişti. Artık tüm Anadolu’da çok ciddi bir şekilde pırlanta satılmaya başlandı. Düğünlerde burma bilezik veya Trabzon hasırı yerine artık tek taşlar, tria ve lava’lar, pırlanta setler takılır oldu. Kadınlar altın yerine pırlanta talep etmeye başladı. Bunda bizim de, diğer firmaların da payı var. Bir de tabii Nil Karaibrahimgil’in büyük katkısı var. Artık kimse tek taş olmadan bırakın evlenmeyi, evlilik teklif etmiyor. Pırlantalı evlilik teklifinin kaynağı aslında İngilizler. Amerikalılar onlardan, biz de Amerikanlar’dan aldık bu adeti."

ByArt kurulunca tezgah başından uzaklaşan Şahin Gezer, atölyeden çıkmanın çok zor olduğunu söylüyor: "Haftada birkaç saat olsa da, mutlaka oturup çalışıyorum. Çünkü pırlanta ile uğraşmayı gerçekten seviyorum. Onunla her gün uğraşmam, görmem, bakmam lazım. Ticaret mantığı daha farklı. Onu yeni yeni öğreniyoruz. Zaten bu işin atölye kısmı, üretim kısmı daha zevkli. Bir ürünü yaratmak, ortaya çıkarmak bambaşka bir haz. Tezgahta yarattığınız şeyden bir tane daha dünyada yok. Ne o taşların, ne o kesimin bir benzeri var. Zaten zanaatkar olmak bu yüzden güzel. Benim mesela satmaya kıyamadığım ürünler var. Eşimde de pırlanta görmeyi çok severim. Onun için özel tasarımlar yaptım. Çok takısı yoktur ama onun için yaptığım şeyler vardır."

İYİ PIRLANTANIN ÜÇ PÜF NOKTASI

Pırlanta topraktan çıktıktan sonra, ustaların eline gelene kadar birçok işlemden geçiyor. Yaklaşık iki ton topraktan, ancak bir kırat pırlanta çıkıyor. (Bir kırat, bir gramın beşte biri.) Bu bir kıratın da yüzde 30-40’ı sanayide kullanılabilecek cinsten olduğu için ayrılıyor. Geriye kalan kısım takı yapımında kullanılıyor. Çıkan maden, Hollanda gülü (roza) şeklinde kesilirse "elmas", 56 fasetli kesilirse "pırlanta" adını alıyor. Pırlanta alırken dikkat edilmesi gereken üç unsur, kesiminin iyiliği ile taşın temizlik ve beyazlık derecesi.

2008 KOLEKSİYONU KUZEY IŞIKLARI

ByArt’ın koleksiyonu, adını yılda birkaç kez kutuplarda oluşan bir doğa olayından alıyor: Kuzey Işıkları (Aurora Borealis). Özellikle gece, gökyüzünün yeşilden kırmızıya farklı renklere büründüğü bu doğa olayını izlemek için birçok insan her yıl eylül-ekim veya nisan-mayıs aylarında kutup bölgelerine gidiyor. Koleksiyona bu ismin verilmesinin sebebi birçok renkli taşın kullanılmış olması.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!