Nihat Doğan: Ben überseksüelim

Güncelleme Tarihi:

Nihat Doğan: Ben überseksüelim
Oluşturulma Tarihi: Haziran 23, 2006 00:00

Metroseksüel tanımının "out" olmaya başladığı şu günlerde, Seda Sayan'ın sevgilisi Nihat Doğan'dan ilginç bir açıklama geldi: "Ben überseksüelim!" İşte genç türükcü, "Metroseksüel" olmayan "überseksüel" tanımı...

Metroseksüellik tanımının artık "out" olduğu şu günlerde, Nihat Doğan’dan şaşırtıcı bir açıklama geldi: "Ben überseksüelim!" Doğan, metroseksüel erkekler gibi bakım yaptırmayan, vücut hatlarını ortaya çıkaran kıyafetler giyen ama aynı zamanda futbol delisi olan erkekler için kullanılan bu tanımın, tam anlamıyla kendisini ifade ettiğini söylüyor.

öportaj başlamadan önce "Çok sıkıntılıyım, dertliyim" dediniz. Nedir derdiniz?

Kendimi anlatmaya çalıştım, ciddiye alınmadım. Neden alınmadım; "ye kürküm ye" dünyası bu dünya da o yüzden! Oysa ciddiye almadıkları bu çocuğun altyapısı o kadar sağlamdı ki... Kimse bunu görmek istemiyor...

- Altyapı derken?

Ben türkücülerin en kültürlüsüyüm. Bu işler anlatmakla da olmaz ama ben herkesle, her konuda oturup konuşabilecek kapasitedeyim. Ama çıkıp da "Ben doluyum" diye haykıramam ki. Aslında oturup beni bir dinleseler, anlayacaklar. Ama hep önyargılılar. Benim ön plana çıkmam, sivrilmem hep engellendi. Ve hayatım boyunca da "ayıya dayı" demeyi beceremediğim için yerimde saydım.

- Hiçbir şey için geç kalmış sayılmazsınız.

Tamam da bu "vurun abalıya" durumu canımı çok acıtıyor! Neler neler denilmedi ki benim için... Çok ağır yazılar yazıldı. Benim halkla hiçbir sorunum yok. Halktan hiç kimse bana bugüne kadar "kıro" demedi. Yine de yazılı ve görsel basındaki bazı insanların bana bakış açısı bu. O arkadaşlara göre Sezen Aksu, MFÖ, Kayahan çok büyük. Ancak, bu üçünün onay verdiği ve desteklediği Nihat Doğan kıro türkücü! Bu nasıl iş şimdi? Kim yanlış, yanlış nerede?

- Kendinize güvenmiyor musunuz?

Ben kendime çok güveniyorum. Ama Sezen Aksu, Kayahan, MFÖ bir otorite. Herkes gibi ben de onları bir otorite olarak görüyorum. Ve onlar benim için, güzel şeyler söylüyorlarsa, demek ki bende bir şey var. Yani sizlerin "büyük" dediğiniz isimler bana destek veriyor, siz görmezden geliyorsunuz. O zaman o "büyük" dediğiniz sanatçılara mı inanmıyorsunuz, anlamıyorum ki bu tezatlığı. Ben neye göre, kime göre kıroyum, kime göre sesim kötü? Bence bu bir bakış açısı. Beni böyle görmek istiyorlarsa ne yapabilirim? Bana iyi niyetle baksalar, güzelliklerimi görecekler. Kötü niyetle baktıkları için görmüyorlar.

- 10 yıldır bu piyasanın içindesiniz. Çok rakibiniz vardı, siz geride kaldınız. Bunun sebebi sadece herkesin size kötü gözle bakması mı peki?

Onların sadece bir tek şansı vardı, güçlülerdi, arkalarında iyi firmaları vardı. Onlar koştuğu zaman ortalık güllük gülistanlıktı, rüzgar arkalarından esiyordu. Ben koşmaya başladığım zaman hep yağmurlu, çamurlu hava yaratıldı. Rüzgar hep önümden estirildi. İşte o zaman da koşamıyorsunuz.

- Kimler sizi engelledi?

Piyasadaki türkücüler! Bu camiada aklınızın alamayacağı kadar büyük bir savaş var. Ölümüne bir savaş bu üstelik. Sanki hiçbiri ölmeyecek. Ben bu hırsı anlayamıyorum. Gücüm yoktu, onlarla mücadele edemedim. Konuşmak zorunda kaldım. Dedim ki "Arkadaşlar bana haksızlık yapılıyor"... Ama yine olmadı. Bu kez de "Onların üzerinden reklam yapıyor" denildi, öyle yazıldı. Yazılınca da diğer türkücü arkadaşlara bu durum keyif verdi. Güldüler bana. Yani hep benden keyif aldılar. Ama şimdi ben keyif alıyorum. Şimdi onlar beni takip ediyor, taklit ediyor.

- Abartıyor musunuz?

Hiç abartmıyorum. Ben görüyorum bunu. Halk da görüyor. Bugün düğün salonlarında, pavyonlarda şarkı söyleyenlerin hepsi Nihat Doğan modeli oldu. İdol oldum onlara. Ben bu geminin kaptanıyım artık.

- "Benim arkamda hiçbir güç olmadı" dediniz. Seda Sayan sizin bu kaptanlık konumuna ulaşmanızda büyük bir güç değil miydi?

Bu savaşın içinde Seda benim için çok büyük bir güç değil. Seda bu mücadeleyi kendi yakın çevresine verdi. Biz, halkın konuştuğu ve merak ettiği bir büyü yakaladık. Bende bir şey olmasaydı, bunu yakalayabilir miydik? Kimse Seda Sayan’la aşk yaşıyor diye birisinin peşinden koşmaz. Seda bana sadece popülerlik kazandırdı. Magazinel bir adam oldum. Bunu inkar etmiyorum. Reklam aşkı diyenlere de bu yüzden kızıyorum. Ben 10 yıldır varım ama paçalarından tutulup hep aşağı çekilen bir adam olarak.

- O gün basın toplantısında masaya bıraktığınız yüzük ne oldu?

Parmağımda. Basın toplantısı bittikten sonra arkadaşıma yüzüğü aldırttım.

- Barışacağınızı biliyordunuz yani!

İnanın bilmiyordum. O gün Beyaz’ın programını Seda Hanım’ın arayacağından bile haberdar değildim. Ben artık bu ilişki hakkında konuşmama kararı aldım. Bir aldığım karar daha var, Seda Hanım ile birlikte bir programa katılmayacağım.

- Bir şey dikkatimi çekti, çok düzgün, bakımlı elleriniz var? Manikür yaptırıyor musunuz?

Yok yaptırmam öyle şeyler. Hayatımda da hiç yaptırmadım. Ben metroseksüel değilim. Überseksüelim...

- Vay vay!

Evet öyle. Ben kendimden çok eminim, hiç öyle bakım bakım yaptırmam... Überseksüel erkek, seksi erkektir.

NOT: Marian Salzman "The Future of Men" (Erkeğin Geleceği) adlı kitabında, "über" erkeği "metroseksüel erkek"lerden ayıran en önemli özelliğin heteroseksüellik olduğunu yazmıştı. George Clooney ve Brad Pitt gibi aktörleri überseksüel erkek tipine örnek gösteren yazar, über erkekleri ayrıca şöyle tanımlıyor: Kadınlara ilgi ve saygı duyan, otomobil, motor ve futbol delisi olan, bira içen, estetik kriterlere sahip olan, alışveriş yaparak modayı takip eden, vücut hatlarını ortaya çıkaran giysiler giyen, bu kıyafetleri de en "erkeksi" şekilde taşıyabilen...

YENİ JÖN BENİM

inemacılar, yüzümün iyi bir ekran yüzü olduğunu söylüyorlar. 4 aydır Devlet Tiyatrosu’ndan bir sanatçıdan oyunculuk dersi alıyorum. Çok yetenekli olduğumu belirttiler. Kendimi yetiştirirsem iyi bir jön olacağımı iddia ediyorlar. Hülya Avşar "Günümüzde jön kalmadı" diyordu ya, iyi bir jön geliyor yani! Hatta bunu daha da ileri götürenler var. Bunu söylemem ne kadar doğru bilmiyorum ama, bazı önemli yapımcılar "Bir Kadir İnanır olabilirsin" diyorlar. Şu an kendimi yetiştiriyor ve geliştiriyorum. Bir aydır İngilizce dersleri alıyorum.

Kaya da her gün Feraye’sini anlatıyor

Ben reklam yapmıyorum, remlam aşkı yaşamıyorum diyorsunuz, o zaman neden bir basın toplantısı düzenleyip, parmağınızdaki yüzüğü çıkarttınız, neden Beyaz’ın şovunda Seda Sayan’dan özür dilediniz?

Canlı yayında Seda Hanım’ın parmağındaki yüzüğü çıkardığını gördüm. Bu bir psikolojidir. O an bu ilişkinin ciddi ciddi bittiğine inandım. Seda Hanım da "Ben bitti diyorsam, bitmiştir" deyince, iyice inandım. Bu psikoloji ile "Medyanın önünde takılmış olan bir yüzük, medyanın önünde çıkartılır" dedim, çıkardım işte. Beyaz’ın programına gelince... Bu ayrılıktan sonra ben Seda Hanım ile hiç ama hiç konuşmadım. Mesajlaşmadım bile. Beyaz bunu öğrenince, "Buradan kendisine bir şey söylemek ister misin, bence özür dile" dedi. Ben de diledim. Aşk bitmeyince, o da sağ olsun aradı ve biz yeniden bir araya geldik.

- "Bu benim özelimdir" deyip, konuyu kapatabilirdiniz...

Bizim ilişkimizde özel bir şey kalmadı. Her şeyimizi halkla paylaştık biz. Eğer bu hataysa, özür diliyorum, hata yaptım. En azından yüzüğü basın toplantısı düzenleyip çıkarmayabilirdim. Bakın, reklam için hiçbir delikanlı bu kadar lafı kaldıramaz. Bana kadar kimler neler neler yapıyor. Niye yazılmıyor?

- Kimler, neler yapıyor mesela?

Kendi özel hayatını basının önünde yaşayan o kadar çok sanatçı var ki... Ama ben günah keçisi seçilmişim. Diğer sanatçılara hiçbir şey yapmıyorlar, vurun Nihat Doğan’a! Bakıyorsunuz Kaya Çilingiroğlu program program gezip Feraye’sini anlatıyor. Kimse "reklam" yapıyor demiyor. Ama Nihat Doğan reklam yapıyor. Herkes, her şeyi anlatıyor. "Bunların reklama mı ihtiyacı var" demiyorlar. Seda Sayan’ın reklama ihtiyacı var mı? Sanki Seda Sayan boş bir kadın, akılsız bir kadın da kendini bana kullandırtıyor. Ben bunları aştım artık. Geçsinler bunları.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!