Neşeli enerjik pratik

Çekim mekânına erkenden gelmiş, makyajı yapılıyor. Yüzü makyajsız daha da güzel. Ancak ne de olsa o bir oyuncu, makyaj ve kıyafetlerle, kameranın karşısında başka biri oluyor. Bunu sorunca “Kıyafetlerin rol üzerinde çok etkili olduğunu düşünüyorum. Üzerinizdekiler karakterin duruşunu, yürüyüşünü, hareketlerini ve tabii ki ruh halini etkiliyor. O kıyafeti giydiğinizde bir anda her şey değişiyor; hem görsel, hem de duygu olarak” diyor ve canlandıracağı karakterin kıyafetlerini her zaman merak ettiğini, kostümcülerle birlikte çalışmayı sevdiğini anlatıyor. “Ustura Kemal” dizisinde canlandırdığı Anceli’nin kıyafetlerini de çok beğeniyormuş.

SİYAH VE TOPUKLU VAZGEÇİLMEZLERİM
Peki ya özel hayatında? “Ruh halim tarzımı da etkiliyor. Bir gün kendime çok yakıştırdığım bir şeyi, ertesi gün hiç beğenmediğim oluyor” diyor. ELLE Shopping Book için rengarenk pozlar verse de, siyah ve topuklunun vazgeçilmezleri olduğunu vurguluyor. Gerçi son zamanlarda sürekli koşuşturduğu için düz ayakkabıları tercih etmeye başladığını ekliyor, Isabel Marant’ın spor ayakkabısı “imdadına” yetişmiş. Sonra hemen çok ilginç bir huyunu itiraf ediyor: “Sokağa çıktığımda o günkü kıyafetime illa bir ilave yapıyorum; özellikle evden aceleyle çıktıysam. Mutlaka bir şey satın alıyorum: Ya tişörtüm değişiyor ya da aksesuvarım. O günkü moduma göre, ufak tefek de olsa bir takı veya benzeri bir parça satın alıyorum.”

EŞYALARIN DA ENERJİSİ VAR
Bunun dışında artık daha zor beğendiğini, güzel ve nadir parçalar toplamayı tercih ettiğini söylüyor. Deri ceketleri pek bir kıymetli! Sayıları biraz fazla. Eskidikçe hepsi daha da güzelleşiyormuş. Zaten yeni olan, durağan hiçbir şeyi sevmiyor. Vintage seviyor, ancak ikinci el konusunda biraz çekimser: Fazla giyilmiş bir kıyafeti almamayı tercih ediyor. Çünkü önceki sahibinin neler yaşadığını, nasıl bir insan olduğunu bilemiyor. Eşyaların da enerjisi olduğuna inanıyor. Bu, kendi kıyafetleri için de geçerli: Bazılarının uğurlu olduğunu (ya da tam tersi, kendisine iyi gelmediğini) düşünüyor: “O gün kötü geçerse bir daha o kıyafete dokunmam. Çünkü bir defa bana iyi gelmediğine inanmış olurum.”

GİYDİKLERİM BENİ YANSITMALI
Bohem bir tarzı var. Acaba ruhu da bohem mi? Yani bu tarz, iç dünyasını da anlatıyor mu? “Aynen öyle” manasında eliyle işaret yapan Naz Elmas, “Anlatıyor” diyor. “Giydiklerim, mesela bir elbise beni yansıtmalı. Zaten seçimlerim de beni, benim bakış açımı ve ruhumu aksettirir” cevabını veriyor. O yüzden olsa gerek, kıyafetlerini “modifiye” etmeyi seviyor. Yani illa bir yerinde küçük de olsa bir değişiklik yapıyor. “Ayakkabılarıma bile yaptığım oldu” diyor.

KAPRİ PANTOLONU HİÇ SEVMEM
Gardırobunda en çok neler var? “Ayakkabılar açık ara önde!” diyor ve onlara çok iyi baktığını anlatıyor: “Yıprandıkları zaman ‘doktora’ (tamire) götürüyorum. Yıpranmış, mesela topuğu kötü durumda ayakkabı giymek istemem” diyor. Naz Elmas turuncu rengi kendisine yakıştırmıyor. Ve kapri pantolonları: “Kapri pantolonu hiç sevmem!” Eskiden leopar desen için de öyle düşünüyormuş ancak şimdi severek kullanıyor. Boyfriend trendini çok beğeniyor. Acaba sevgilisinin gömleklerini, jean’lerini giyiyor mu diye sorunca sadece gülümsüyor. Hemen izah ediyor: Erkek reyonlarına uğrayıp XS ve S beden erkek tişörtleri satın alıyormuş. Çünkü bedene oturan değil, bol modelleri seviyor; erkek koleksiyonlarından deri ceket, kazak ve bereler de alıyormuş.Alışverişe yalnız çıkarım
Küçükken annenizin ayakkabı veya elbiselerini giyer miydiniz? Süslü bir kız mıydınız?
- Hem de nasıl! Annemin ve ablamın kıyafetlerini çok giyerdim. Hatta izlediğim herhangi bir filmdeki karaktere bürünüp evdeki kıyafetlerle onu canlandırırdım.
En sevdiğiniz aksesuvarlar neler?
- Şapka, gözlük, saç bandı ve küpe.
Alışveriş arkadaşınız var mı?
- Yok, yalnız çıkmayı tercih ederim.
Tanınmak, ünlü olmak üzerinizde “her zaman iyi görünmeliyim” baskısı yaratıyor mu?
- Toplumda tanınan insanlar olarak yaptığımız mesleğin gerektirdiği üzere dikkat etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Zaten bir kadın olarak buna dikkat ediyorum.

ÖVMELER DEZAVANTAJ DEĞİL
Dövmeleriniz var. Bunlar bir oyuncu için dezavantaj değil mi? Dönem dizisinde oynarken zor olmuyor mu?
- Dezavantaj olduğunu düşünmüyorum. Gerektiği zamanlarda dövmeleri kapatabiliyoruz.
Bir güzellik veya bakım sırrınız var mı?
- Annemin her sabah mutlaka protein ağırlıklı besinlerle hazırladığı öğünler benim güzellik sırrım.
Oyunculuktan geriye kalan zamanlarda neler yapmaktan hoşlanıyorsunuz?
- Şu sıralar setten dolayı çok fırsatım yok ama set bittikten sonrası için mutlaka bir program yapıp özellikle film izlemeye çalışıyorum. Yeni çıkan kitapları takip edip yeni yerler görmek ve yeni bir şeyler öğrenmek için fırsat yaratmaya çalışıyorum.

OYUNCUYU MANEVİYAT GELİŞTİRİR
Bir oyuncuyu ne geliştirir? Sizi en çok ne geliştirdi?
- Maneviyat.
Kendinizi üç-dört kelimeyle tarif edecek olsanız, neler söylersiniz?
- Neşeli, enerjik, mükemmeliyetçi, iş odaklı ve pratik.
Şu anki ruh halinizi tarif eder misiniz? Naz Elmas hayatının ve kariyerinin hangi döneminde?
- Şu an çok keyifli bir işin içerisindeyim, rolümü büyük keyif alarak oynuyorum. Kendimden bir şeyler katabildiğim bir rol bu ve mizah yönü gerçekten kuvvetli.
Sizi en çok kim güldürür?
- Atıf Yılmaz’ın çektiği filmler başta olmak üzere eski komedi Türk filmleri... Özellikle Vecihi ve Badi Ekrem rolleriyle Şener Şen. Ayrıca Ayşen Gruda, Perran Kutman, Adile Naşit...

İDEALİST BİR İNSANIM
Hayaller kurmayı, dilekler dilemeyi sever misiniz?
- Realist bir insanımdır. Gerçekleştirebileceğim hayalleri kurarım. İdealist bir insanım desek daha doğru olur.
Yeni dizide canlandırdığınız karakterin en çok nesini seviyorsunuz? 
- Hayata bakış tarzını seviyorum. En zor anlarda işe komik tarafından bakıp eğlenceli kılmasını, hayata bakış tarzını, içsel dinamiğini seviyorum.
Hepimiz için bir dilek dileseniz, ne isterdiniz?
- Herkesin sağlık, barış ve mutluluk içinde olduğu ve bolca sanatın yapıldığı güzel bir yaşam diliyorum.