OluÅŸturulma Tarihi: AÄŸustos 10, 2005 00:00
Doç. Ä°ncesu şöyle anlatıyor. ‘Türkiye’de kadınlar cinsel iliÅŸkide pasif kalmaya o kadar mahkum ki... BaÅŸkalarından mı öğreniyor, meselesi deÄŸil sadece..’‘Terapilerde bu çok gündeme geliyor. Bunu problem haline getirdiÄŸi için ereksiyon sorunu yaÅŸayanlar var. Biz verdiÄŸimiz derslerde eÅŸit katılımı öneriyoruz, erkek karşı çıkıyor; ne gerek var üste geçmesine, diyor. Kadın görev icabı dümdüz yatmalı ona göre.’TNS PÄ°AR ÅŸirketinin Hürriyet için yaptığı Cinsellik AraÅŸtırması’na göre, Türkiye’de hemen hemen üç kadından biri cinsel tatmin duymuyor ve cinsel isteksizlik yaÅŸadığını söylüyor. BeÅŸ kadından biri cinsel ihtiyaçlarının farkında deÄŸil. Kadınlar, cinsellik konusunda aktif olan taraf da deÄŸiller. ‘Her defasında cinsel iliÅŸkiyi ben baÅŸlatırım’ diyebilenler yüz kadından üçünü bile bulmuyor (yüzde 2.9.) Ä°liÅŸkiyi baÅŸlatmayan ya da nadiren baÅŸlatanların toplamı ise yüzde 77. Yazar Elif Åžafak, ‘Öyle çok hikaye var ki, ilk gece sendromu, ilk gece kan gösterme zorunluluÄŸu, bunun için yapılan numaralar, yaÅŸanan endiÅŸe...’ diyor. Böyle baÅŸlayan bir iliÅŸki nasıl saÄŸlam olabilir?EZÄ°CÄ° ÇOÄžUNLUKLA Erkekler: 83.7Her defasında cinsel iliÅŸkiyi ben baÅŸlatırım diyen kadınların oranı yüzde 2.9. ‘ÇoÄŸunda baÅŸlatırım diyenlerde bu oran ancak yüzde 10.9’ a çıkıyor. Her iliÅŸkiyi ya da çoÄŸunu baÅŸlatan taraf olarak erkeklerin oranı ise yüzde 83.7’ye ulaşıyor.Seks hayatınızdan memnun musunuz, sorusuna evet çok diye cevap veren kadınlarla erkeklerin oranı arasında uçurumlar yok: Kadınlar yüzde 43.3, erkekler 50.8. Ancak ne sıklıkta orgazm olduÄŸu sorulan kadınların üçte bire yakını hiçbirinde ya da az bir kısmında cevabı veriyor. Aynı cevabı veren erkeklerin oranıysa yüzde 10’u bile bulmuyor.Kadınların yüzde 18.9’u cinsel ihtiyaçlarının farkında olmadığını itiraf ediyor. Biraz farkında olanlarla birlikte bu oran yüzde 47.8’i yani yarıyı buluyor. Yine kadınların yarıya yakını cinsellikte kendine bir eÅŸ olarak ya hiç güvenmiyor ya da biraz güveniyor. Erkeklerde ise bu oran yüzde 81.5 düzeyinde.YAZAR ELÄ°F ÅžAFAKErkekler övünmeyi kızlar sakınmayı öğrenerek büyüyorÖyle çok hikaye var ki, ilk gece sendromu, ilk gece kan gösterme zorunluluÄŸu, bunun için yapılan numaralar, yaÅŸanan endiÅŸe. Böyle baÅŸlayan bir evliliÄŸin temeli nasıl saÄŸlam olabilir? Son derece ikiyüzlü ve hep kadına odaklanmış bir namus anlayışımız var. En vahimi ‘namuslu kadın’ ile ‘namussuz kadın’ ayrımı. Nice kadın da namuslu-namussuz ayırımını sorgulamaz. Namuslu addedilen kadınlar namussuz addedilen kadınları küçümseyecekleri yerde, onların yanında yeralıp onlarla eÅŸit olduklarını kavrayana kadar deÄŸiÅŸmeyecek bu dengesizlik.Ä°lk flörtlerinizi yaÅŸarken baskı gördünüz mü?- Ben tam ergenliÄŸe geçiÅŸ çağında bir kültür ÅŸoku yaÅŸadım aslında. Çocukluktan genç kızlığa geçiÅŸ dönemim iki ayrı kültürün içinde geçti. Çocukken gittim Ä°spanya’ya. Hatırlıyorum, Madrid’e gidince beni en çok ÅŸaşırtan ÅŸeylerden biri kadınların rahatlığı ve yaÅŸlı kadınların da ruj kullanıp, makyaj yapmaları ve hiç de öyle ‘yaÅŸlı’ gibi davranmamalarıydı. Kadınlık saklanılacak, sakınılacak bir ÅŸey deÄŸil Ä°spanyol toplumunda. Her yaÅŸta kadının cinsel hayatı olabilir. Oysa Türkiye’de yaÅŸlanmak cinselliÄŸinden arınmak demektir. Burada bedenini utanılacak bir kusur gibi taşımak zorunda kadınlar, bilhassa genç kızlar. Bu kültür ÅŸokunun dışında benim üzerimde herhangi bir baskı olmadı o dönemde. Annem tarafından büyütüldüğüm ve geleneksel aile ortamında yetiÅŸmediÄŸim için anlayış gördüm, baskı deÄŸil. ZARLA KÄ°MSE EKSÄ°LMEZAraÅŸtırmada sorulan, kız ve erkek çocukların evlilik öncesi cinsellik yaÅŸamasını ister misiniz sorusunun cevabında müthiÅŸ bir çifte standart var. Kızlara daha çok hayır, erkeklere daha çok evet deniyor...- Erkekler çocukluktan itibaren ‘erkeklikleriyle övünmeyi’, kızlar da ‘kadın olacakları için sakınmayı’ öğreniyorlar. BaÅŸtan bir çifte standart var. Erkeksi bir kız çocuÄŸu, yani Erkek Fatma, o kadar rahatsız etmiyor aileleri de kadınsı bir erkek çocuÄŸu, yani Kız Ali, tepki topluyor anında. Kız çocuklarımıza hayattaki en büyük deÄŸerleri bacak aralarındaymış gibi davranarak zulm ediyoruz. Kadınlar, deÄŸer görmek için evvela bedenlerini kontrol altına almak zorunda olduklarını öğrenerek büyüyorlar. Erkekler içinse tam tersi. Erkek çocuk cinselliÄŸini dışa vurmaya teÅŸvik ediliyor. Ama tam da bu sebepten ötürü erkek çocukların üzerindeki baskı da inanılmaz. ‘BaÅŸarma ve becerme’ kaygısıyla büyüyen bir erkeÄŸin bedeninden zevk almayı öğrenmesi ve karşı tarafı mutlu edebilmesi çok zor. Kadınlar ilk cinsel deneyimde korku yaşıyorlar, erkeklerse heyecan!- En önemli varlığının bekareti olduÄŸunu zannederek büyüyen bir kadının, bekaret tabusunu aşıp da ilk cinsel deneyiminden zevk alabilmesi çok zor. Kadınlara ilk cinsel deneyimlerinin bir ‘kayıp’ olduÄŸunu öğretiyoruz. Kaybedeceksin bekaret zarını ve bir daha aynı olamayacaksın, eksileceksin. Bekaret zarından bahsederken kullandığımız kelimeler de masum deÄŸil, bekaretini kaybetmek diye bir fiil var, sanki çok kıymetli bir mücevher de. Oysa bekaret sadece ve sadece bir aÅŸama insan ömründe.ERKEKLER İÇİN SPOR VE SKORTürkiye’de her 5 erkekten 4’ü, cinsel gücü konusunda kendinden en ufak bir şüphe duymuyor! Kadınların en az yarısı ise orgazmı tarif edemiyor, dörtte biri cinsel tatmin duymadığını söylüyor. Sizce neden?- Sonuçta bunlar dışarı yansıtmak istenilen genellemeler. Beni asıl ilgilendiren bu genellemelerin arkasındaki hikayeler, travmalar. Erkek cinselliÄŸe bir ‘spor ve skor’ olarak bakıyor çoÄŸu zaman. Toplum tamamen erkeÄŸin performansı ve baÅŸarısı üstüne odaklanmış durumda. En acıklısı anneler de kendi oÄŸullarını böyle yetiÅŸtiriyor. Erkekler kadınların ‘meme, popo, bacak’ gibi uzuvlarından tahrik olduklarını söylüyorlar, kadınlar ise ‘el, göz, dudak’ diyor. Sizce bu ayrımın nedenleri neler?- Bence en seksi organ beyindir. Vücudun her tarafı seksi ve özel olabilir. Ama yetiÅŸtirilme biçimlerimizden ötürü kodlarla konuÅŸmamız gerekir çoÄŸu zaman. Kadınlara uygun görülen kodlar ‘el, göz, dudak’tır, daha fazlasını söylemeleri onlara halel getirir, malum. EN DOYUMLU Ä°LÄ°ÅžKÄ° GÃœNEYDOÄžU’DACinsellikte kendine bir eÅŸ olarak en çok güvenenler Marmara Bölgesi’nde yaÅŸayanlar (Yüzde 68.5) ve üst gelir grubuna mensup olanlar (Yüzde 71.3) Liberaller de bu konuda (Yüzde 74.4) ılımlılara (Yüzde 53.6) ve muhafazakarlara (Yüzde 55.4) fark atıyor.Her cinsel iliÅŸkide orgazm olduÄŸunu/boÅŸaldığını söyleyenler en çok GüneydoÄŸu’da yaÅŸayanlar (Yüzde 63.7) Diyarbakır, Gaziantep gibi iller, bu konuda metropolere yüzde 20’den fazla fark atıyor (Yüzde 41.2)Ege Bölgesi ise ‘hiçbir’ cinsel iliÅŸkide orgazm olmadığını/boÅŸalmadığını söyleyenler konusunda liste başı oluyor: Yüzde 18. ‘Az bir kısmında’ cevabı verenler de eklenince bu oran yüzde 33’e yükseliyor. Ege’yi yüzde 20.8’le İç Anadolu Bölgesi izliyor. KADINLARDA EN SIK GÖRÃœLEN CÄ°NSEL Ä°ÅžLEV BOZUKLUÄžU: VAGINISMUSVaginismus, (vaginanın istem dışı kasılarak cinsel birleÅŸmeye izin vermemesi) kadınlardaki cinsel iÅŸlev sorunlarının en sık görüleni. Türkiye gibi geleneksel ve muhafazakar toplumlarda daha sık görülüyor. Kliniklere baÅŸvuran kadınların yüzde 75’i bu sorunu yaşıyor. Mesude ERÅžANTürkiye’de vaginismus konusunda 25 yıldır çalışan Ä°stanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. ArÅŸayuls Kayır’a göre, vaginismus sorunu olan kadınların cinsel hayatı var. Cinsel birleÅŸmede bulunmasalar bile uyarılıyorlar, orgazm oluyorlar. Hatta mutlu ve doyumlu bir cinsellikleri olduÄŸu da söylenebilir. EÅŸlerinin de öyle. Ãœstelik erkekler de vaginismuslu eÅŸten ÅŸikayetçi deÄŸil genellikle. Tedaviye baÅŸvurmak için 15-20 yıl beklenmesi bu yüzden aslında.Kadınlardaki ilk iliÅŸkide kanama olmaması halinde bunu nasıl izah edebilecekleri korkusu, vaginismusa zemin hazırlayan faktörlerden biri. Bu arada ilk cinsel deneyimin çok acı verici olduÄŸu yönündeki mitler de... Bir de cinsel iliÅŸki, bekaret, anne, baba, aile, alıştığı evden kopuÅŸ, baÅŸka bir yaÅŸamın baÅŸlaması gibi anlamlar içermesi nedeniyle de reddedilebiliyor. Kayır, vaginismus sorunu olup, iÅŸlerinde ve sosyal iliÅŸkilerinde son derece baÅŸarılı kadınlar olduÄŸunu belirtiyor. Tedavilerin yüzde 100’e yakını ise baÅŸarıyla sonuçlanıyor. Kayır’a göre vaginismusu yaratanlar şöyle sıralanabilir:Kızlık zarı önemini korudukça kliniklere gelen vaginismusluların sayısı azalmayacak. Bir hastam ‘Namus uÄŸruna suçlu olduk’ demiÅŸti. ‘Namuslu olayım, kendimi tutayım derken ÅŸimdi kendimde suçluluk hissediyorum. Üç yıllık evliyim, hálá birleÅŸemedim.’Evlenene kadar insanların hayatları önseviÅŸmeyle geçiyor. Aslında fizyolojik olarak seviÅŸme ilerledikçe vajinada hareket, içeri bir ÅŸey alma duygusu baÅŸlıyor. Ama kadın kendini tutuyor. Kadın bırakmaz, dolayısıyla ne kadar çok birleÅŸmesiz seviÅŸirse, tutma alışkanlığı da o kadar geliÅŸtirir. BÄ°RLEÅžME MÄ° BÄ°LMÄ°YORUZAcıbadem SaÄŸlık Grubu Cinsel Ä°ÅŸlev Bozukluk Merkezi psikiyatristlerinden Dr. Özay Özdemir’in verdiÄŸi bilgiye göreyse, evlilik öncesi cinsel yaÅŸam serbest olmadığı için genellikle erkek yeterince deneyimli deÄŸil, kadında da cinselliÄŸi yaÅŸamakla ilgili zorluk oluyor. ÇoÄŸu zaman nasıl birleÅŸeceklerini de bilmiyorlar. Yıllar sonra ‘bir ÅŸeyler yaşıyoruz. Ama bu birleÅŸme mi deÄŸil mi?’ diyenler bile var. YARIN: HER100 KİŞİDEN 84’Ü OKULLARDA CÄ°NSEL EĞİTÄ°M VERÄ°LMELÄ° DÄ°YORÂ
button