Ne tuhaf...

Güncelleme Tarihi:

Ne tuhaf...
Oluşturulma Tarihi: Nisan 27, 2003 00:00

BENİ gördünüz mü gazetelerde?Doğum günü pastamı keserken...Özel günlerin kutlandığı partilerin tuhaflığını düşündüm fotoğrafa bakınca.İnsanın kaç dostu vardır acısını sevincini paylaştığı? Sorulduğunda, düşünmeden kaç kişinin ismini sıralayıverir?Üçü beşi geçmez herhalde. Yani öyle olmalı. ‘‘Herkesle dost ol, herkesle arkadaş’’ düsturunu benimseyenlere her zaman şüpheyle bakmışımdır. Derin bir insan sevgisiyle yanıp tutuştuklarından ziyade siyaseten böyle davrandıklarını düşünmüşümdür hep.Elbet sayı olarak bir sınır konulamaz ama 60 kişiyle sıkı dost olanlarda bir tuhaflık vardır gibime geliyor. Ya da tuhaflık bendedir belki, bilmiyorum.* * *Neyse...Doğum günü, yılbaşı, nişan, düğün... Şu bu vesileyle bir parti vermeye kalkınca dostların yanına arkadaşlar, tanışlar da ekleniyor haliyle. Hatta hiç tanımadığınız birileriyle yanak yanağa bulduğunuz da oluyor kendinizi. Bir arkadaşınız yanında bir arkadaşını getirmiş oluyor, bir bakıyorsunuz tam yeni yıla girerken onunla sarılmış sallanıyorsunuz. Karşıdan gören ‘‘kadim dostlar’’ zanneder.Ya da az tanıdığınız biriyle bir gün önce bir yerde tesadüfen karşılaşıyorsunuz, laf arasında ‘‘Yarın sen de gelsene doğum günüme’’ diyorsunuz, geliyor. Buna karşılık en yakın arkadaşınız katılamayabiliyor bir sebepten.Ya da ne bileyim, iki ay önce sizin için yabancı olan ve bir ay sonra belki de yollarınızın ayrılacağı birileri yanıbaşınızda olabiliyor. Sırf o günlerde bir işbirliği içinde olduğunuz için.Tuhaflığı bu işte özel gün kutlamalarının.Hele magazin muhabirlerinin itibar ettiği biriyseniz... Sahnede ya da film setinde sürpriz pastayı getiriverirler önünüze, yanınızda alakasız birileriyle gülümsersiniz objektiflere.* * *Bu yılki fotoğrafa dönersek...Yanımda Tamer Karadağlı'yla eşi var. Aslında yediğimizin içtiğimizin ayrı gitmediği dostları olmalıyız birbirimizin değil mi?Ama değiliz. Tamer'le ikinci, Arzu'yla ilk beraber oluşumuz. Üstelik onları üzecek birkaç yazı yazmışlığım da var. Ama pastayı beraber kestik işte. Tuhaf dediğim bu.Fakat şöyle bir durum var:Benim kişilerle ilişkim duygu bazında bazı aşamalardan geçiyor.Tanımadan önce:Genellikle: ‘‘Kıl oldum abi’’ durumu.Seyrek olarak: Sempati duyma hali.Tanıştıktan hemen sonra:Genellikle: ‘‘A, ne tatlı biriymiş meğer/hakikaten’’ hissi.Tanışmanın ileri safhalarında:Genellikle: ‘‘Benden uzak olsun, cehenneme direk olsun!’’ arzusu.Seyrek olarak: ‘‘Mümkünse alıp eve götüreyim’’ hali.Tamer'le Arzu, ‘‘Kıl oldum abi’’den, ‘‘A, ne tatlı biriymiş meğer’’ durumuna geçmiş bulunuyorlar. ‘‘Mümkünse alıp eve götüreyim’’ durumuna taşıyasım var kendilerini.Onlar demeden ben diyeyim hemen:‘‘Lütfettiniz hanımefendi.’’Son olarak, bir dahaki yıl pastayı kiminle keseceğimi çok merak ediyorum.MIŞ-MUŞKoroner damar sertliği hastalığında Avrupa birincisiymişiz.Kadınlar neyse de Türk erkeğine yumuşak damar yakışmaz zaten.Bakire olup da tüp bebek yaptıranlar varmış.‘‘İki çocuk annesi bakire bir bayanım.’’AB'ye uyum çerçevesinde hazırlanan bir yasa paketinde apartmanlarda mescit serbestisi getirilmesi hükmü varmış.Hükümet konut atağına başlıyormuş.Mescit açığı var zahir.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!