Oluşturulma Tarihi: Kasım 03, 2002 00:00
Oturduğum koltuktan kalkıp pilot kabinine yürüyorum. Kaptan pilota,‘‘Yakıt depolarında arıza var. Bu benzin bizi İstanbul'a götürmez. Hemen Antalya Havalimanı'na dönelim’’ diyorum. Pilot gülümseyerek,‘‘Göstergelerde hiçbir arıza görünmüyor. Üstelik hava açık, rüzgár bizden yana. Yeşilköy'e 6 dakika önce bile ineriz.’’ diyor.‘‘İyi halt ederiz. Size küstüm vallahi, bana değil de önünüzdeki o kıytırık kadranlara inanıyorsunuz.’’Yeşilköy Havalimanı'ndan çıkarken Cem Yılmaz'a rastlıyorum. Oğlanda surat beş karış. Kakara kikiri gülmesine alışık olduğum için şaşırıyorum.‘‘Hayrola, bir melanet mi var yoksa hasta filan mısın?’’Cem içini çekip ve bana hicranlı bir bakışla bakıp,‘‘Mecburen karikatürcülüğe döneceğim abi... Sizin gazetede bana bir iş bulabilir misin?’’‘‘Niye yahu, gül gibi işin var.’’‘‘Artık işim yok, komiklik öldü. Şimdi kimsecikler bana gülmüyor.’’‘‘Niye?’’‘‘Öyle komikler çıktı ki hepsi bana beş basıyor. Kimi, her apartman dairesinde bir trilyoner yaratıyor. Kimi, vergi almayıp üste para veriyor. Kimi, ofsaytı kaldırıyor. Kimi, doğurup getirin çocuklarınıza ben bakarım diyor. Bu komiklikler beni aştı abi.’’Cem'i makûs kaderiyle başbaşa bırakıp mecburen denize atladım. Çünkü Atlantis Oteli'nin cankurtaran delikanlısının tişörtünü zorla sırtından alıp giyinmiştim. Göğsünde cankurtaran yazılı bir tişörtle bir içim su Rus turist kızlarının önünde yürümek çok fiyakalı oluyordu. Ben yaprak yeşili gözlü, karınca belli, portakal göğüslü İlona'nın önünde beşinci turumu atarken sarışın bir kafa suya batıp çıkmaya başladı. Ceylan gibi bir Rus kızının belki de beni görüp boğulacağı tutmuştu. Kurtardığım kız beni kucağına alıp sahile çıkardı. Zaten o bir Rus kızı değil, suda jimnastik yapan ben yaşta, ben boyda, benden enli bir Alman turist hanımdı. Kadını kurtardığım için kocası bana çok kötü baktı.Taksi muhabbetini sevdiğim için, bir karış sakallı sıska şoföre oyunu kime vereceğini sormuştum.‘‘Genç Parti'ye abicim. Sayesinde imparatorumuz İbo'yu dünya gözüyle canlı canlı seyrettim. İbo'ya canım feda!’’‘‘Ama İbo dediğin adam, Almanya'da tecavüzden aranıyor. Yanında katil gezdiriyor. Sıkıya gelince 'Vur damadim... Dur dadim hakim bey' diye kıvırıyor. Lokantalarda kadın tokatlıyor. Yüzlerce televizyon programı yapmasına rağmen hálá Türkçe'yi söktüremiyor.’’‘‘Olsun abicim, İbo'nun sesi güzel.’’Şu bizim milletin müzik sevdasına bir türlü akıl erdiremiyorum. Kıldan yüzü zor görünen adamların gırtlak damarlarını şişire şişire bir Arap kadını sesiyle dört notalık türkü höykürmesine ölüp bitiyorlar.‘‘Üstelik Genç Parti mitinginde bir kıymalı makarna dağıttılar ki, dört tabak götürdüm abicim.’’Sıska şoför haklı. Adaylığını koysa ben de oyumu Antalya Kiriş World'un aşçısına verirdim. Adam bir kuzu çevirdi, tam dört kere kuyruğa girdim. Yediklerimi eritebilmek için sabaha kadar bir kasa soda içtim.* * *Cumhurbaşkanımızın Cumhuriyet Bayramı kabul resminde bana tıfıl gençliğimi anımsatan dostlarıma rastlıyorum. Engin Cezzar, hálá şen şakrak gülüyor. Bu çocuktaki gülme inadına hayranım. Eski Mısır resimlerinden fırlamışçasına ve Prenses Nefertiti'yi hasetinden çatlatacak kadar her daim güzel Gülriz Sururi, bana yirmi yedinci kez küsüyor. Çünkü yazdığı
yemek kitaplarını okumamışım. Kendimi bağışlatmak için,‘‘Gülriz, bir gün bana Şato Nöf Döstraganofşuft pişirir misin?’’ diyorum. Gülriz,‘‘Hay hay, cuma akşamı yemeğe gel’’ diyor.Tabii öyle bir yemeğin dünyada ne adı ne de kendisi var. Ama eminim olmayan bu yemeği Gülriz icat edip pişirir.Bedri Koraman, tavşan dişleri ve dayanılmaz sevimliliğiyle,‘‘Hálá korkuyorum Oğuz’’ diyor. Oysa Bedri, sevimli değil yakışıklı olmak isterdi hep. Ama Mevlam ikisini bir arada vermiyor işte. Ben de sevimli değilim, yakışıklılıkla idare ediyorum ne yapalım.‘‘Neden korkuyorsun?’’‘‘Eskiden güzel bir kadın ya yüz vermezse diye korkuyordum. Şimdi ya yüz verirse diye ödüm patlıyor.’’Bir ara çok yıldızlı bir generalle sohbet ediyoruz. ‘‘Emir demiri keser’’ yıllarının çatık kaşlı, sert generallerine alışık olduğumdan bir hayli şaşırıyorum. Sohbeti koyulaştırdığım paşa, sevimli, güleç yüzlü bir Türk aydını. Ekonomi, tarih ve sosyoloji bilgisi bizim birçok köşe yazarından ötede. Üstelik de sıkı bir Gırgır ve Avni okuru değil miymiş? Eşi de bir Türk hanımefendisiyle batılı bir leydi karışımı. İki yılını Güneydoğu'da dağlarda vuruşarak geçirmiş olan paşanın doğu halkına olan sevecen sözleri beni yine şaşırtıyor. Açıkça dile getirmiyor ama, politikacıların kendi yaratmayı becerdikleri Kürt sorununu paçaları sıkışınca orduya ihale etmelerinden tedirgin. Lider ihtirasları yüzünden merkez solun ve sağın lime lime bölünüp uçtaki partilere iktidar fırsatı vermelerinden daha çok tedirgin. Aynı tedirginliği ben de paylaştığım için biraz da kalabalığın etkisiyle terliyorum ve kimseye çaktırmadan havlumu alıp dooğru havuza yollanıyorum.Bu yıl yeni açılmış otel bakiresi Atlantis'te havuz gani... Çevresinde en güzel kızların güneşlendiği havuzu seçip ünlü Cek Nayf atlayışımla cuppadanak sulara dalıyorum. Allah Allah, ben hep tepe üstü atlıyorum ama her atlayışımdan sonra niye göbeğim acıyor ve havuz başındaki kızlar niye kaçışıyor anlayan beri gelsin!Havuz olimpik ölçülerde. Yani boyu 50 metre. Çevremdeki bata çıka çimmeye çalışan Almancık'lara bir Boğaz çocuğunun merhamet dolu küçümseyen bakışlarıyla bakıyorum. Sonra havuzu bir uçtan bir uca eskisi gibi dipten giderek gavurcuklara biraz yol yordam öğreteyim diyorum. Bir yunus balığı zerafetiyle dalıyorum. Nefesim kesilene kadar dipten gidiyorum. Su yüzüne çıkınca aynı sarışın Alman kızının yüzünü görüyorum. Hani dalmadan önce muzaffer bir tebessümle baktığım kızın yüzünü...Yani, onca debelenmeme rağmen suyun altında ben hiç gidemedim mi yahu? Mutlaka 20-30 metre gitmişimdir. Bu kız mutlaka başka bir kızdır. Zaten bu Alman kızları birbirine benzer. Yeni göbeğime lanetler yağdırıyorum. Ben dalıyorum ama, göbeğim bir türlü batmıyor. Göbeğim batmayınca kıçım ve bacaklarım da suyun üstünde kalıyor. Kafam suyun içinde, bedenimin gerisi dışarıda debelenerek çok güzel dipten yüzüyorum.* * *Birazdan bu yazıyı kanter içinde bitireceğim. Sonra, en şık şortumu giyip havuza ineceğim. Rus ve Alman kızlarıyla biraz nece olduğunu bilmediğim dillerde sohbet edip onların hayran bakışları altında ünlü Cek Nayf atlayışımla havuza dalacağım. Şimdiden banyoya gidip suyu ısıttım ve küveti doldurdum bile. Ne yapayım, tatilden bir türlü dönemiyorum.
button