Güncelleme Tarihi:
FUNDA ŞİRÄ°NKAL FOTOÄžRAFLARI                  Â
O; Kabuslar Evi, Salkım Hanım’ın Taneleri, Umut Yolcuları, Başka İstanbul Yok, gibi birçok filmde rol aldı. Ama milyonlarca kişi onu ‘Bir İstanbul Masalı’ dizisiyle tanıdı. Son rol aldığı, Çağan Irmak’ın yazıp - yönettiği ‘Prenses’in Uykusu’ filminin çekimleri biter bitmez prensesi uyandırdım. Onu karşıma aldım ve bu röportajı gerçekleştirdik. Soyadı gibi şirin olan Funda Şirinkal ile film, oyunculuk, aşk ve hayat üzerine yaptığımız keyifli bir sohbet gerçekleştirdik...
ÇAĞAN’DAN TEKLİF GELDİĞİ ANDAN İTİBAREN BİR ŞEY DÜŞÜNEMEZ HALE GELDİM!
Çağan Irmak’ın yazıp - yönettiği, çekimleri yeni biten ‘Prensesin Uykusu’ filminde rol aldınız. Nasıl dahil oldunuz bu filme?
Beyoğlu’nda tam Ata Demirer’in ‘Eyvah Eyvah’ filmine girmek üzereyken Çağan Irmak aradı ve böyle bir film çektiğini ve bu rol için beni düşündüğünü söyledi. Ben de o andan itibaren bir şey düşünemez hale geldim. (Gülüyor)
Filmin kadrosu güçlü bir ekipten oluÅŸuyor. Â
Genco Erkal, Sevinç Erbulak, ÇaÄŸlar Çorumlu, Alican Yücesoy, AyÅŸenil ÅžamlıoÄŸlu ve ben…Â
‘Prenses’in Uykusu’ nasıl bir hikayeyi anlatıyor?Â
Aslında film bildiğimiz güzel masalların varoşlarda geçen bir durumu gibi… Her masaldan içinde birazcık taşıyor ve gülümsetecek izleyiciyi.
Sizin rolünüz nedir?
Ben de varoşlarda yaşam mücadelesi veren bir kadını canlandırıyorum.
Canlandıracağınız bir karakteri üzerinize giyinirken ne tür ölçmeler, kesmeler, biçmeler yapıyorsunuz?
Aslında şu an pek çok şeyi paylaşamayacağım bir karakter olduğu için hem bildiğim cebimdeki malzemeden hem de zaten senaryoda Çağan’ın çok net yazdığı tavırlara uyarak hazırlandım. Zaten Çağan çok iyi oyuncu yöneten bir yönetmen olduğundan, inanılmaz konforlu çalışıyorsunuz onunla.
‘Çekimler bitince içimde boşluk oldu’ diyorsunuz. Neden?
Ben toplam 6 gün sete gittim ama o karakterle yaklaşık 5 hafta yaşayınca ve o kadar tatlı çalışınca bitince, biri ölmüş gibi oldu içimde.
Peki ya çekimlerden geri kalanlar?
Müthiş bir ekip ve sıcacık bir arkadaşlıkla beraber mesleğini yapabilmenin huzuru…
KADERE KARŞI ÇIKMAYI BECEREMEM!
Filmde, renkli kişiliklere sahip olan insanların bir araya gelip kaderlerine karşı çıkması konu ediliyor. Karşı çıkabilir mi insan kaderine?
Bence evet. Ama ben bunu pek beceremem.
BEN HİÇ EREMEYECEĞİM!
İnananlardan mısınız kadere?
Çok kaderci değilimdir ama dün bir arkadaşım enteresan bir şey söyledi, ‘Hayat bazen sana işaret yolluyor yapmaman gerekenler için. Sen görmüyorsun bunları ya… İşte görenlere peygamber diyorlar’ dedi. Bence çok doğru. Ben hiç eremeyeceğim anlaşılan. (Gülüyor)
Çağan Irmak’la çalışmayı isteyenlerdendiniz siz de. Ne mutlu ki, gerçekleştirebildiniz. Nasıldı onunla çalışmak?
Zaten daha önce de ‘Kabuslar Evi’nde çalışmıştık. Onunla çalışmak çok keyifli, çünkü ne istediğini o kadar iyi biliyor ki… Hem de çok ağır bir sorumluluk… Bu kadar başarılı bir yönetmenin ekibinde ‘Ya rolü oynamayı, karakteri doğru yansıtmayı beceremezsem’ diye saçma bir panik yaşıyor insan.
ÇAĞAN IRMAK HAYRANIYIM. SADECE YÖNETMEN OLARAK DEĞİL…
Çağan Irmak’ı, işinde özel ve farklı kılan neler? Ki bu kadar oyuncu onun bir filminde yer almak istiyor?
Kendi yazıyor. Yazdığı karakterleri o kadar iyi biliyor ki, kağıtta okuduğunuzda onları resmen görüyorsunuz. Tabii, bu oyuncu için bir nimet. Ama bu işin bir de Çağan gibi Türkiye’de belki de ilk üçte olan ve çok sevilen bir yönetmenin filminde oynamak gibi bir duyguyu da bir oyuncu reddedemez. Ayrıca ben Çağan Irmak hayranıyım. Sadece yönetmen olarak değil… (Gülüyor)
Çağan Irmak ‘Prenses’in Uykusu’ filmi için ‘çektiği en güler yüzlü filmi’ olduğunu söylüyor. Sizce de öyle mi?
Evet, kesinlikle...
Çağan Irmak’ın yeri başka sizde.
Çağan hızır gibi yetişiyor. Çok gariptir. O bilmez bunu ama en kötü zamanlarımda onun projesi gelmiştir hep.
Sizi ‘Oyunculuk mesleğim olmalı, oyuncu olmalıyım’ diye düşündüren neydi?
Ben hiçbir zaman başka bir şey olmak istemedim. Bebekliğimden beri böyleymişim. Hep taklitler yapan, insanları güldürmeye çalışan biriydim. Aslında babamdan da kaynaklanıyor; o da eski bir yönetmen 60’lı yıllardan. Arkadaşlarım bazen benim çocukluğumdaki oyunculuk denemelerimi anlatıyorlar, hayretler içinde kalıyorum.
HAKSIZLIKLARA, LAUBALİLİKLERE HİÇ GELEMEM VE SÖZÜMÜ DE SAKINMAM!
Size gelen projelerde, bir rolü kabul edip etmemenizle ilgili olarak karar vermenizde etkili olan öncelikli konular…
Ülkenin bu durumunda, bu ekonomik koşullarda çok da proje seçecek halde değiliz maalesef. Hepimizin bakması gereken bir evi var. Maalesef hayatım boyunca bana bakacak kadar ne zengin bir ailem ne de arkadaşım ya da sevgilim oldu. Zaten hayatta böyle bir tercihim de olmadı. Her şeyden önce omurgalı diye tabir ettiğimiz bir insan olduğuma inanıyorum. İnsani görüşleri benimle aynı olan ve topluma yanlış mesajlar vermeyecek her projede yer alabilirim.
Disiplin ve iş ahlakı da ön planda sizin için anladığım kadarıyla.
Aynen… Disiplin ve iş ahlakı da çok önemli benim için. Zaten pek de sempatik değilimdir çalışırken. Haksızlıklara, laubaliliklere hiç gelemem ve sözümü de sakınmam. Asla geç kalmam, disiplin ilk kuralımdır.
Genel olarak baktığınızda oyuncuların oyunculukla ilgili yaptıkları hatalar neler? Bu konuda gözünüze çarpanlar…
Bu konu beni hiç ilgilendirmiyor aslında. Çünkü ben oyunculuğun ne olduğunu biliyorum ve gereklerini yerine getirdiğime inanıyorum. Herkes kendinden mesuldür.
NE ANNE OLABİLİYORUM NE GENÇ KIZ!
Kabuslar Evi, Salkım Hanım’ın Taneleri, Umut Yolcuları, Başka İstanbul Yok, gibi birçok filmde rol aldınız. Ama milyonlarca kişi sizi ‘Bir İstanbul Masalı’ dizisiyle tanıdı. O diziden sonra ekranlarda göremedik sizi. Neden?
Aslında daha sonra bir dizide daha oynadım. Ama az önce de söylediğim gibi, o kadar zor ki artık iş almak. Zaten benim yaşlarım en zor yaslar. Aşağı yukarı bu yaşlarda 10 kişi falanız bilinen oyuncular olarak. Ne anne olabilirsiniz ne genç kız. Kadın rolleri de o kadar kısır ki senaryolarda. Eğer ben bir dizideysem bilin ki diğer arkadaşlarım işsizdir. Biz hatta aynı yaş grubu arada telefonlaşıp güleriz bu duruma. Çünkü yapımcılar sırayla ararlar bizleri aynı rol için bazen. (Gülüyor)
ARKAMDAN KOÅžULMADI!
Belki de çok başarılı olan o diziden sonra daha kaliteli bir iş olmalıydı. Bu yüzden seçici davranmış olabilir misiniz?
Hayır, istemediğim bir – iki iş oldu ama pek de arkamdan koşuldu diyemeyeceğim. (Gülüyor)
‘Şu rolü çok iyi canlandırırım’ dediğiniz bir rol var mı? Veya canlandırmak istediğiz bir karakter?
Çokkkkk... Ama bir gün, bir yerde ‘Fahriye Abla’ projesinde yer almayı çok istiyorum.
O zaman burada size ‘Fahriye Abla’dan yola çıkarak, ‘Ne güzel oyuncusun sen Funda’ demem gerek galiba. (Kahkahalar…)
Ah! Ne güzel komşumuzdun sen Fahriye Abla… Ki bu benim için çok önemli ikinci secretimdir. İlk secretim Çağan Irmak’la çalışmaktı, o gerçekleşti. Şimdi darısı bu projede yer almaya…
Sizi en etkileyen filmler?
The Hours, Beş Kere İki, Sarı Mercedes, Keyif Evi, Korkuyorum Anne, Hayat Çok Güzel… O kadar çok var ki...
BÄ°NNUR KAYA Ä°LE GÃœLME KRÄ°ZÄ°NE GÄ°RDÄ°M!
Peki ya severek izlediÄŸiniz diziler?
Bu yıl hiç ama hiç dizi izlemedim. Sadece geçen gün Binnur’cuğumun (Kaya) oynadığı ‘Türk Malı’ adlı dizide gülme krizine girdim. Onu takip edebilirim galiba.
Sahne tozu yutmak… İzmir Güzel Sanatlar Fakültesi Tiyatro Bölümünden mezun biri olarak, bir tiyatro oyununda rol almak, yapmak istediklerinizin arasında mı?
Arada yapıyorum zaten. Hem Türkiye’de hem yurtdışında…
Geçtiğimiz yıl bir süre işletmecilik de yaptınız. Nasıl bir süreçti o? Neler öğretti size o deneyim?
Oyunculuk bazen az önce de dediğim gibi hayatınızı sürdürmek için yeterli olmuyor ve ek iş yapmak durumunda kalıyorsunuz. Aslında sevdiğim bir şey insanlarla sohbet etmek. Geçen yıl tek bir sinema filminde oynadığımdan çok boş vaktim vardı. Zaten daha çok arkadaşlarımın geldiği bir mekandı. Sonuca bakıldığında sanırım oldukça başarılı oldum. Çünkü % 300 gibi bir artış olmuştu. Ama zaten sadece üç ay işletmecilik yapabildim. Babam rahatsızlandı ve bırakıp İzmir’e gitmek zorunda kaldım.
ÇOK DEMODE BİR AŞIĞIM!
Bir önceki rol aldığınız film ‘Adını Sen Koy’dan yola çıkarak… Bazen adını koyamadığımız duyguların başında gelir aşk. Aşkı nasıl yaşar Funda? Aşkın kalbinizdeki izdüşümü nedir?
Offf bu çok zor. Ben galiba çok demode bir aşığım. O bildiğiniz tek eşli aptal kadınlardanım ben.
Prensesi aşkla öperek yalnızlık uykusundan uyandırırlar, bir süre sonra da… Neden mutlu aşk yoktur sizce?
Vardır da… Ben bulamadım. Aslında yaşadığım güzel ilişkilerim oldu çok da yaşamadım sayamam kendimi. Aşk başka bir şey. Galiba hiç aşık olmadım. Mükemmel aşklar yaşayan çok arkadaşım var. Benim annemle babam 47 yıldır aşıklar mesela.
Biz kadınlar, aşkta hatayı karşımızdakini çok severek mi yapıyoruz? Ne dersiniz?
Hata kişiye göre değişir. Benim her ilişkimde başka hatam var. Son ilişkimde bile bile yaptım hatalarımı ve en pişman olduğum ilişkim oldu 39 yıllık hayatım boyunca.
KENDİNİ SEVMEYEN İNSANLARDAN KAÇARIM!
Hayatın size öğrettiği en önemli tecrübeler neler?
Doğru olmayacaksın. Omurgan olmayacak. Aldatacaksın, yalan söyleyeceksin. İki yüzlü olacaksın. Şaka bir yana en önemli tecrübe hâlâ yaşamayı becerecek kadar cesaretli olmamı sağlayan beni sevmeyi küçüklüğümde öğrenmiştim. Kendini sevmeyen insanlardan kaçmak… En büyük tecrübem budur. Kişilere ve topluma en zararlı insanlar bunlar. Hem de her meslekte… İstisnasız.
Bundan sonra yapmak istedikleriniz arasında neler var?
Çocuk istiyorum, çok hem de çok. Ama artık imkansız gibi… Eylül’de 39 yaşına gireceğim. Gitgide gecikiyorum. Mesleki olarak ise gelecek sezon hayatımda en sevdiğim romanlardan biri dizi olacak o projede yer almayı çok istiyorum.
Son olarak eklemek istedikleriniz…
Hayat çok güzel. Ve size hep muhteşem sürprizler sunuyor. Asla ve asla pes etmemek lazım.