Güncelleme Tarihi:
NAZLI'NIN BEYAZ EVİ-FOTO GALERİ
ÜNLÜ KADINLAR BU EVLERDE YAŞIYOR
Modern tarzda dekore edilen evde başrolü ve başköşeyi, Nazlı’nın çocukluk kahramanları Barış Manço ile Tinkerbell paylaşıyor.
“Bir şeyi çok isterseniz hakikaten oluyor. Son dönemin moda kitabı ‘Secret’ta anlatılan şeylere artık inandım. Bu binanın fotoğrafını görünce, ‘Ben burada oturmak istiyorum’ demiş, gazeteden keserek, aylarca başucuma asmıştım. ışte şimdi gördüğünüz gibi buradayım” diye neşeyle anlatmaya başlıyor Nazlı, evine kavuşma hikayesini...
Eve bir yıl önce taşınmış. Daha önce ailesiyle beraber Ulus’ta yaşıyormuş. Ağaoğlu’nun Batı Ataşehir’de yaptığı bu rezidansta ve civarında o kadar çok yakın arkadaşı yaşıyormuş ki... “Sıklıkla gidip geldiğim bir yerdi. Ayrıca yalnız yaşayan bir genç kız için güvenli bir yer olduğunu düşünürdüm hep” diye anlatmayı sürdürüyor.
Evinden uzun süre çıkmadan gayet rahat yaşayabilmesi de cabası: “Oteli aratmayan bir servis var. Market, eczane ve spor salonu her şey elimin altında. Ayrıca kıpır kıpır, hayat dolu bir yer.”
Belli ki onun yaşam ritmine de uygun bir yer burası.
BELİMDE BARIŞ MANÇO
İMZASI DÖVMESİ VAR
Bilgi Üniversitesi Uluslararası Finans Bölümü’nden mezun olmuş. Ama o çocukluktan bu yana aklında ve ruhunda çınlayan müziğin sesini dinlemiş ve rotasını ona göre çizmiş.
12 yaşındayken Londra’da izlediği Andrew Lloyd Webber’in ünlü “The Phantom of the Opera” müzikalindeki unutulmaz parçalar kariyer seçiminde çok belirleyici olmuş. “Dünya üzerinde beni her dinleyişimde bu kadar etkileyen başka bir müzik olmadı” deyip, DVD’ye eserin Joel Schumacher tarafından sinemaya uyarlanmış versiyonunu yerleştiriyor. Oturma bölümünün bir duvarında yine bu müzikalden bir fotoğraf asılı.
Tabii bir de çocukluktan beri hayranlık duyduğu Barış Manço’su var... Hatta bu sevgi onu, Barış Manço imzasını beline dövme yaptırma aşamasına kadar götürmüş. “Oğlu Doğukan’da da var bunun aynısı, birlikte yaptırdık” diyerek dövmesini bize gösteriyor. Sonra da çocukken onun kucağında çekilen fotoğrafı işaret ederek, “Annem Barış Manço aşkımın geçici olmadığını fark edince sonunda beni alıp ona götürmüştü” diye anlatıyor. Çok küçük olmasına rağmen o günü tüm detaylarıyla hâlâ hatırladığını ve hayat boyu unutamayacağını söylüyor. Manço’nun oğulları da en yakın arkadaşları arasında zaten...
FERAHLIK VEREN
BEMBEYAZ BİR EV
Evine şöyle bir göz gezdirince hayatında iz bırakanların kimler olduğu hemen anlaşılıyor. Salon duvarında Serdar Ortaç ve Zülfü Livaneli ile Harbiye Açıkhava konserlerinde yaptığı düetlerden fotoğraflar asılı. “O iki konser de benim için muhteşemdi. Onlarla şarkı söylemek en büyük hayalimdi. Neyse ki kariyerimin hemen başında bunu gerçekleştirdim” diyor mutlulukla.
2009 yılında çıkardığı ilk albümüne adını veren Serdar Ortaç imzalı “Beni Yazın” da hit olmuş parçalardan. Bu yaz Suat Ateşdağlı ile birlikte turneye çıktığını ve bu projeye çok önem verdiğini söylüyor. “Bir yandan da yeni albümüm için çalışıyorum. şu sıralar onun repertuvarını hazırlıyorum” diyen Nazlı, ailesinin müziğe eğilimini fark ettikleri anda Prof. Güzin Gürel’den şan dersleri almaya başlattıklarını söylüyor. Yoluna uzun yıllardır, “Ağzımdan çıkan her notayı ona borçluyum, bende çok büyük emeği var” dediği ünlü opera sanatçısı Leyla Demiriş ile devam ediyormuş.
Konserler ve turnelerden arta kalan zamanında evinde olmayı seviyor. Burayı aldığında içi yaşanılır bir haldeymiş. Ama o yine de kendi zevkine göre değişiklikler yapmak istemiş. Bu konuda yakın aile dostları mimar Leyla Dülger devreye girmiş. “Ben içine girdiğim anda bana huzur veren beyazın hakim olduğu ferah bir ev istiyordum” diyor.
ıki oda, salon, açık mutfak ve banyodan oluşan 90 metrekarelik evde mutfak hariç her şey baştan yapılmış. Evi olduğundan büyük göstermek için girişteki ve yatak odasındaki dolaplarda boydan boya ayna tercih edilmiş. Evin tamamına beyaz hakim. Televizyon ünitesinin karşısındaki duvar tuğla ile örülmüş. “Loş ve karanlık evde hiç oturamam” diyor Nazlı.
BEYAZ KANEPEDEN
MECBUREN VAZGEÇTİM
IKEA kanepe ve yan sehpalar dışında her şey Sanat Dekorasyon’un özel yapımı. “Kanepem çok rahattır. Gerçi onu da beyaz istemiştim. Ama geldiği gün kirletince bu sevdadan hemen vazgeçtim. şimdi mevsime göre üzerindeki yastıkların rengi değişiyor sadece” diyor.
Salon duvarında fotoğrafçı arkadaşı Jacqueline Roditi’nin çektiği çarpıcı fotoğrafları asılı. “Sahne dışında bu kadar vamp bir görüntü asla sergilemem. Daima spor-şık giyinmeye özen gösteririm. Ama içine biraz da feminen detaylar katmak şartıyla” sözleriyle özetliyor tarzını.
Sahne kıyafetleri için Tuvana Büyükçınar ve Raisa&Vanessa ile çalışıyormuş. Saçlarını tepede topladığında görüntüsü sevimli peri Tinkerbell’den farksız. Arkadaşları arasında lakabı da zaten Tinkerbell. “Onunla ilgili ne görüp beğeniyorlarsa hemen bana hediye ediyorlar” diyor. Yatak odasının duvarında da çocukluk arkadaşı Caner Kıroğlu’nun hediyesi Londra semalarında uçan bir Tinkerbell resmi asılı zaten: “Bunu benim için özel yaptırmış. Hem doğduğum hem de en sevdiğim şehir... Favori masal kahramanımla bir arada...” Özetle; Nazlı bu sevimli evde, çocukluğundan bu yana yüreğinde ve aklında onunla seyahat etmiş kahramanlarına anlamlı köşeler yaratmış.