Güncelleme Tarihi:
Oyunculuğunuzun yanı sıra resim sergileri de açıyorsunuz. Nasıl girdi hayatınıza resim? Kimler ya da hangi eserler etkilemişti sizi?
Bu gerçekten cevaplaması zor bir soru zira kendimi bildim bileli çizerim. Yaşım ilerledikçe resme yaklaşımım daha profesyonel boyutlara ulaştı. Küçükken çizdiklerim ailemin ressam yakınları tarafından çok beğenilirdi, bunu çok iyi hatırlıyorum. Daha sonraları ortaokul ve lise yıllarımda her derste resim çizerdim ve daha iyi ders dinlediğimi söylerdim. Öğretmenlerim de buna izin verirlerdi. Konservatuvara girince resme yaklaşımım da çok değişti. Artık yağlı boya yapıyordum. Ayrıca inanılmaz bir kütüphaneye sahip olmuştum. İzlenimci ressamlar ve onların hayatlarına duyduğum ilgi beni iyice resmin içine çekti. 1977’de mezun olduğumda oyuncu donanımımı ressam olarak da geliştirmiştim. 1982’de ilk resim sergimi açarak profesyonel hayata giriş yaptım.
Ve şimdiye kadar sanırım 30 civarında sergi açtınız. Nasıl tanımlıyorsunuz yaptığınız eserleri? Özellikle üzerinde durduğunuz konular var mı?
Yıllar içinde yaşam tarzımdan kaynaklanan değişimler oldu ve suluboyaya yöneldim. Mesleğim gereği ülkenin her yerine seyahat etmem sonucunda suluboya giderek yaşam şeklimi oluşturmaya başladı. Bu arada 300’e yakın yağlıboya eserim vardı. Ama kendimi suluboyada daha iyi ifade ettiğimi düşünüyorum. Işığın ve renk perspektifinin peşinde koşan bir ressamım. Konu ne olursa olsun sadece ışığın doku üzerindeki etkisini resmederim. Fazla insan kullanmak istemem. İnsan resmin içinde hemen başrol olur. Bu yüzden gerekmedikçe kullanmıyorum.