Güncelleme Tarihi:
Mesela, bir alet satın aldığımızda kullanma kılavuzunda ne yazar, neden yazar hiç merak etmeyiz. Diyelim ki, "Çamaşır makinesinin filtresini sık sık kontrol edin, dolmuÅŸsa temizleyin" yazıyor. Bu uyarıyı gereksiz iÅŸgüzarlık addedip derhal aklımızdan sileriz. BozulduÄŸunda ise tamircinin çıkardığı çorap teklerini hayret nidalarıyla seyreder hatta konu komÅŸuya bu "mucize"yi anlatırız. Ama aynı aletin zinhar dokunulmaması gereken bir yeri varsa, onu merak edip kurcalamak boynumuzun borcudur. Tabii kurcalarkenÂ"ceyrana kapılırsak" da bu "görünmez kazayı" aleti icad edenin ÅŸeceresindeki tekmil akrabaları anarak geçiÅŸtirir, bir dahaki sefere bu yasak bölgenin sırrına vakıf olma kararlılığımızdan asla geri adım atmayız.
Åžimdi durup dururken bu milli sorunumuza neden takıldığımı merak edenlere derhal açıklayayım. Benim sevgili arkadaşım AltuÄŸ Yücel bugünlerde birçok medya kanalının duyurduÄŸu gibi yaz aylarında sahnelenecek çok görkemli illüzyon gösterilerine hazırlanıyor. Türkiye'de ilk kez bu kadar büyük çapta gösteriler yapılacak. Mesela, Çamlıca Kulesi'ni yok edecek, loto sonuçlarını bilecek. Åžimdilik açıklamadığı baÅŸka numaraları da olacak.Â
Eh insanın yakın bir arkadaşı böyle hummalı bir çalışma içinde olur da duruma vaziyet edilmez mi? Edilir elbette. Günlük olağan beyin fırtınalarına telefonla da olsa katılıp işin beyin kısmından ziyade fırtına kısmına katkıda bulunuyorum ben de. Sorularımla kafa karıştırıyorum yani. "Biz neden illüzyona başka milletler gibi ilgi göstermeyiz? Elalem şık gece kulüplerinde tonla para verip bu gösterileri seyrederken bizde neden illüzyonistler sünnet düğünlerinden ötesine pek geçemezler?"
İşte bu sorular yüzünden girizgahta bahsi geçen "deforme merak" durumumuz gündeme geldi. Bizler meğer gösteriye kendimizi kaptırıp eğlenmek yerine "Nasıl oluyor da oluyor?" sorusunun cevabını bulmak için öylesine kafa patlatıyormuşuz ki işin tadını kaçırıyor, bu yüzden de zevk alamıyormuşuz. Bir başka sebep de kandırılma korkumuzmuş. Uyanık ve kül yutmazızdır ya. Bu şöhretimize halel gelmemesi için olsa gerek, sihirbazın "foyasını" ortaya çıkarma gayretindeymişiz, seyredip keyif çatmak yerine.
Hatırlayacaksınız, birkaç yıl önce Dünyanın en ünlü sihirbazı David Copperfield İstanbul'da gösteri yapmıştı da gazetelerde olayın muhteşem ışık, ses ve renk şöleni boyutu değil, seyircileri kaybetme numarasında tesadüfen yer alan Atilla Taş adlı şarkıcının kaybolma sırasındaki izlenimleri yer almıştı. O izlenimlere göre, anlı şanlı David Copperfield insanları gerçekten yok etmiyor, bir yerlere saklayıp sonra ortaya çıkarıyordu. Sanki elin milyonlarca Amerikalısı, İngilizi, Fransızı bunu hikmet-i hüda sanıyordu da hilesine uyanan ilk millet biz oluyorduk!
Oysa o insanlar hiç böyle didiÅŸmelere girmeden illüzyon gösterileriyle çok eÄŸleniyorlar. Ãœstelik herkes bunun sihir olmadığını, bilim, teknoloji ve oyunculuk sanatından faydalanarak ve de çok para harcanarak ortaya çıkan bir sanat dalı olduÄŸunu gayet iyi biliyor. (O yüzden de sihirbazlık deÄŸil yabancı bir kelime olmasına raÄŸmen illüzyon demeye özen gösteriyorum ya.)ÂSanatçıyı da bu bilinçle alkışlıyor. Madara etmeye çalışmıyor. EmeÄŸe saygının gereÄŸi de bu. Çünkü bu iÅŸte bilmeyenin tahmin edemeyeceÄŸi kadar çok emek var. Koskocaman bir ekibin emeÄŸi.
Altuğ Yücel, bahsettiğim gösteriler için çeşitli alanlarda uzmanlardan oluşan böyle kocaman bir ekiple çalışıyor, ben de oradan biliyorum. Zaten tiyatro severler onu ödüllü bir aktör olarak tanırlar ama Altuğ ayrıca İTÜ diplomalı bir inşaat mühendisidir. Mühendislik eğitiminin belki bundan önce pek ekmeğini yememiştir ama illüzyona başladığından beri pozitif ilim okumanın çok faydasını görmüştür. Nasıl mı faydasını görmüştür? İşte onu söyleyemem. Çünkü bilmiyorum. Ama şimdilik.
Her ne kadar o beni kendisine bu meÅŸakkatli günlerinde laflayarak da olsa destek vermeye çalışan vefalı bir dost sanıyorsa da aslında ben damarlarımda dolaÅŸan kanın gereÄŸi "Nasıl oluyor da oluyor?"un peÅŸindeyim. Åžaka ÅŸaka. Acaba?!Â