Cahit AKYOL
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 25, 2006 00:00
Eskiden pastane veya büfelerde, kısıtlı çeşitle satılan meyve suyu, yoluna tek başına devam etmeye başladı, artık kendi büfeleri var. Büyükşehirlerde ilk kez geçen yıl açılmaya başlanan taze meyve suyu büfelerinin sayısı artıyor. Meyve suyu büfelerinde sadece ve sadece taze sıkılmış meyve suyu satılıyor. İçlerine hiçbir katkı maddesi konmuyor, gözünüzün önünde hazırlanıyor. Çeşit bol, mevsim meyvelerinin hepsini ve hatta ithal meyveleri bulabiliyorsunuz. Fiyatları da gayet makul.
Her şey nar suyunun insan sağlığına ne kadar faydalı olduğunun, tedavi edici özellikleri bulunduğunun fark edilmesiyle başladı. Gazete ve televizyonlarda neredeyse her gün narın faydalarıyla ilgili birkaç
haber yayınlanmaya başlayınca, nar satışları tavan yaptı.
Tüm büfeler nar suyu satmaya, firmalar şişelenmiş nar sularını marketlere dağıtmaya başladı. Ama kışın bitmesiyle birlikte narın da mevsimi geçti. Hazır taze meyve suyuna duyulan ilgi artmışken, piyasayı kaybetmek istemeyen girişimciler yaz meyvelerinin suyunu sıkmaya devam etti.
Şimdi pek çok meyve suyu büfesi göze çarpıyor. Şeftali, vişne, kayısı, elma, muz, portakal gibi yıllardır bildiğimiz geleneksel tatlara bu yıl karışık meyveli, ananas, mango gibi yenileri eklendi.
GÜNDE 1 TON MEYVE
Yazın en sıcak günlerinde buz gibi soğuk ve taze meyve suları vatandaşlar tarafından nar kadar benimsendi. Taze sıkılmış meyve suyu sektörü hızla büyümeye başladı. Kuşkusuz en iyi serinletici içecek su, ama meyve suyunun da zengin içeriğiyle besleyici özelliği var. Büfelere talep o kadar fazla ki, bazı dükkanlar günde 1 ton meyvenin suyunu sıkıp satıyor.
İstanbul Kadıköy çarşı içinde, Akveren adlı bir büfe ve kafeteryası bulunan Mehmet Coşkunsu, bu konuda ilklerden. O da diğer pek çok büfeci gibi işe nar ile başlamış.
Mehmet Bey, liseyi bitirdikten sonra şu anda meyve suyu sattığı dükkanın yerinde bulunan, babasına ait fırında uzun süre çalışmış. Sonra fırını kafeteryaya çevirmiş. Geçen yılki nar furyasında üçüncü kez konsept değiştirmiş. "Günde 400 bardak nar suyu satıyordum. Nar bizi ihya etti. Tüm enerjimi meyve sularına çevirdim. İlk olarak dükkanın ismine Şifahane diye yeni bir isim ekledim. Dükkanımın bulunduğu bina 4 katlı. Alt kat iş yerimiz, üst katlar da evimizdi. Ben ev olarak kullanılan katlara meyve yıkama ve ayıklama makineleri aldım. 3 katı da meyve yıkama makineleri ile donattım. Sabah erkenden mal almaya gidiyor, sonra bu makinelerde el değmeden yıkayıp, kesip, cam kavanozlara koyup müşterinin önüne çıkartıyoruz" diyor.
Sıkma işlemi müşterinin gözü önünde yapılıyor. Temizliği ve tazeliği gören müşterinin sayısı her geçen gün artıyor. Mehmet Coşkunsu’nun 10 elemanı, günde 12 saat meyve suyu sıkıyor. Büfenin üzerindeki tabelada "Halkımızın ilaç ihtiyacını karşıladığımız için doktor ve eczacılardan özür diliyorum" yazıyor.
12 ÇEŞİT VAR
İstanbul’daki bir diğer meyve suyu büfesi
Beşiktaş’ta çarşı içinde. Açılalı henüz bir ay oldu ama satışları inanılır gibi değil. Sahibi 30 yaşındaki Kerem Ege. İTÜ Maden Mühendisliği diplomalı. Mühendis olarak iş bulamayınca 3 yıl bir otomotiv şirketinde çalışmış, sonra da kendi işini kurmaya karar vermiş. Ortağı Şahin Şeker ile taze sıkılmış meyve suyu işine soyunmuşlar.
Satışlar nasıl diye sorduğunuz Kerem Ege "Tam gaz. Çünkü günde 1 ton civarında meyvenin suyunu sıkıyoruz. 15 metrekarelik dükkanda 5 kişi sabahın erken saatlerinden akşamın geç saatlerine kadar meyve suyu sıkıyor. Dükkanı açmadan önce Kadıköy’deki Şifahane’ye gidip akıl danıştım. Hatta dükkanımıza da onlardan izin isteyip Şifahane Beşiktaş adını koyduk. Eskiden sıkma meyve suları portakal, elma, havuç suyu, sütlü muz olarak yapılırdı. Ama biz 12 çeşit meyvenin suyunu satıyoruz. Bu müşteriye çok ilginç geliyor. Kış aylarında vitamine daha fazla ihtiyaç olacak. İşler kışın da durmayacak" diyor.
Taze sıkılmış meyve suyu fiyatları her yerde üç aşağı beş yukarı aynı. Portakal, elma, havuç 1, vişne, kiraz, üzüm, şeftali kayısı, kavun ve karpuz 2 YTL. Böğürtlen, kivi çilek içinse 3 YTL alıyorlar.