‘Nano’ Başbakan’ın ağzında olsa Türkiye’nin kaderi değişir

Güncelleme Tarihi:

‘Nano’ Başbakan’ın ağzında olsa Türkiye’nin kaderi değişir
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 05, 2005 00:00

YUKARIDAKİ sözlerin sahibi Yaşar Holding’in CEO’su Hasan Denizkurdu.Geçen cuma günü İzmir, Kordon’da balığıyla ünlü Deniz Lokantası’ndaki sohbetin odak noktası ‘nano’ meselesi...Peki nedir bu ‘nano’?Bu sözcük latin dillerinde ‘cüce’ anlamında.‘Nano’ ve ‘teknoloji’ sözcükleri yanyana geldiğinde ise, 21. yüzyılın teknolojisi olarak tanımlanan ‘nanoteknoloji’ çıkıyor ortaya.‘Nanoteknoloji’, metrenin milyarda bir boyutundaki malzemelerle insanın ancak hayalini kurabileceği fonksiyonlara sahip yeni malzemeler üreten teknoloji.Mesele atom ve moleküllerle oynamak.‘Nanoteknoloji’ye yeniden döneceğim şimdi gelelim Hasan Denizkurdu ile bu teknoloji arasındaki ilintiye.Gazetelerdeki ilanlarda mutlaka gözünüze çapmıştır.Yaşar Holding’in ürettiği Dyo boyasının yeni bir ürünü ‘Nano Dyo’.Dyo ‘nanoteknoloji’ kullanarak Türkiye’de ilk kez üç çeşit boya üretmiş.Bunlardan biri çizilmeyen vernik boya, diğeri yanmayan boya.Üçüncüsü ise daha ilginç: Kendi kendisini temizleyen boya.Dyo boyada ‘nanotekniji’ yi kullanarak dünyada boyacılık sektöründe bir ilke imza atmış.Yaşar Holding’in CEO’su Hasan Denizkurdu, ABD eski başkanı Bill Clinton’ın ‘Önümüzdeki yıllarda gelişmiş ile gelişmekte olan ülkeler arasındaki en önemli farkı nanoteknoloji belirleyecek’ açıklamasından sonra ABD’nin bu alana büyük yatırıma başladığını anlatıyor.TÜBİTAK’da 2004 yılının ağustos ayında yayınladığı raporunda Türkiye’nin ‘nanoteknolojiye’ kaynak ayırmasını önermiş.Ancak AB’nin verilerine göre, bu teknolojiye kaynak ayırmayan iki ülke var:Türkiye ve Malta.Türkiye ne yazık ki teknolojideki pek çok devrimi kaçırmış.Teknojik rekabet sıralamasında altlarda. Hasan Denizkurdu, işte bu yüzden Türkiye’nin ‘nanoteknoloji’yle büyük bir atılım yapabileceği görüşünde.‘Dyo yapabilirse neden herkes yapmasın? Neden Türkiye’de nanoteknolojik ürünler dünyaya yayılmasın’ diyor.Ve ilave ediyor ‘Keşke nanoteknoloji Bakanlar Kurulu’nun gündemine gelse... Aynen Clinton gibi Başbakan Erdoğan’ın ağzında olsa Türkiye’nin kaderi değişebilir...’Akıllı boyadan kanser yiyen nano robotlaraDYO’nun ‘nanoteknolojik’ atılımı gerçekleştirmesinde Yaşar Holding’in Ar-Ge bölümünün ve Ar-Ge koordinatörü Gülsen Çeliker’in önemli payı var.Çeliker, yeni ürünler için bir buçuk yıldan beri çalıştıklarını anlatıyor.Grubun ‘nanoteknolojik’ araştırmalar için ayırdığı bütçe 200 bin Euro civarında.Bütçenin çok yüksek olmamasının nedeni Dyo’nun güçlü bir alt yapıya sahip olması.Çeliker ile konuşurken odada Savunma Bakanlığı’nın Ar-Ge’sinden üst düzey bir yetkili de var.Savunma Bakanlığı bu teknolojiyle yakından ilgili.Dolayısıyla Dyo’nun yeni ürünüyle de ilgili. ‘Nanoteknolojik’ ürünler savunma sanayinde de kullanılıyor.Gülsen Çeliker, sürdürdükleri araştırmalar nedeniyle hem Türkiye’deki üniversitelerle bağlantıda olduklarını, hem dünyadaki ‘nanoteknolojik’ ağırın içinde olduklarını söylüyor.Çeliker’in sunumunu ilgiyle izliyoruz.Işıkla kendini kendini temizleyen ‘akıllı boya’ nilüfer çiçeğinden ilham almış.Zaten ‘nanoteknoloji’nin en büyük ilham kaynağı doğa.Nilüfer çiceği hep bataklıkta olduğu halde bembeyaz.Dokusu yağmur damlalarına takla atırmak suretiyle kirden kurtuluyor.Bilimadamları ‘nanoteknoloji’yle nilüfer çiceğinin bu mekanizmasını taklit etmeyi başarıyor.Çeliker, ‘Birçok malzeme küçültülerek madde yeniden tasarlanıyor’ diye anlatıyor.Dyo’nun genç araştırmacıları da boyanın içindeki reçineyi yeniden tasarlamış.Reçinenin içine ‘nano’ metal parçacıkları koymuşlar.Çeliker, ‘Avrupa’da bizden başka bu tip boyanın üretilmediğini biliyoruz. Patent başvurumuz var’ diyor.Peki ‘nanoteknolojik’ boyanın fiyatı ne olacak?Normal boyalardan yüzde 15-20 daha pahalı olacakmış.Dyo şimdilik bu teknolojiyle 500 ton boya üretecek.‘Nanoteknoloji’ dediğim gibi çok yeni, 1970’lerde araştırmaları başlayan bir teknoloji.2000-2005 arasında ilk uygulamalar başlamış.‘Nanoteknoloji’ pazarının dünyada 2010-2015 döneminde 1 trilyon doları bulması bekleniyor.Bu teknolojiyle gelecekte, kanser hücrelerini yiyen ‘nano’ robotlar, düşmeyen uçaklar ve hayal gücünüzün alamayacağı daha pek çok şey yapılabilecek.En iyi kaptan, fırtınada limanda bağlı kalan kaptanDYP’den milletvekili seçilen ve 1998-1999 yılları arasında Adalet Bakanlığı yapmış olan Hasan Denizkurdu, Yaşar Holding’de 1982-1989 yılları arasında çalışmış.Holdinge 2002 yılında bu kez CEO olarak dönmüş.Politikada olmadığı yıllarda Pastavilla ve Vestel gibi markaların satışlarında imzası var.Sohbetimizde Yaşar Holding ile ilgili son gelişmeler de gündeme geliyor.Grup, Yaşarbank nedeniyle üç, dört yıl önce zorlanınca dümene Denizkurdu geçmiş.Soyadından anlaşılabileceği gibi denizci bir aileden gelen Hasan Denizkurdu, denizcilerin lisanıyla konuşmayı seviyor.‘Yaşar gemisi rüzgarı arkasına aldı, yelkenlerini şişirdi iyi yolda’ diyor.Grup 2004 yılında 115 milyon dolarlık fon yaratmış.Bu rakam 2005 yılında 155 milyon dolar olacak.Hasankurdu’nun dümene geçmesiyle grup içerisinde bazı değişiklikler olmuş elbet.‘Sahiplik ve profesyonel yönetim birbirinden ayrıldı’ diyor.Holding içerisindeki gruplara taze kan gelmiş.‘Yüzde 85’i holding bünyesinden olmak üzere 35-40 yaşlarında gençleri grup başkanlıklarına getirdik.’Sohbet, Türkiye’nin yetiştirdiği en ünlü denizcilerden biri Sadun Boro’nun ‘En iyi kaptan fırtınada limanda bağlı kalan kaptandır’ sözleriyle noktalanıyor.Bilmem başka bir açıklamaya gerek var mı?
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!