Namussuz cinayetler

Güncelleme Tarihi:

Namussuz cinayetler
Oluşturulma Tarihi: Kasım 04, 2008 16:41

Belki gittikçe azalıyor ama hala her yıl defalarca olmak üzere namus gerekçesiyle öldürülen kızların ve kadınların haberini okuyoruz. Bu sorumsuz davranış biçimi Nuri Bilge Ceylan’ın son filmi Üç Maymun’u da teğet geçiyor.

Haberin Devamı

İsmail Türkmen / citizenoff@gmail.com

Üç Maymun’da, kocası hapisteyken onun patronu Servet’e (Ercan Kesal) tutulan ve onunla “beceriksiz” bir ilişki yaşayan Hacer adında bir kadın (Hatice Aslan) var. Kendince gizli bir iş tutuyor ama bunu yüzüne gözüne bulaştırıyor. (“Aşk fakirin neyine.”) Hacer beceriksiz ve iş bilmez biri çünkü 18-20 yaşlarındaki işsiz güçsüz oğlu İsmail’i (Ahmet Rıfat Şungar) bile yok sayarak aşık olduğu adamı evine alıyor. (Zaten becerikli ve iş bilir biri olsaydı belki de başka türlü bir hayatı olurdu.) Sonuçta oğlu da, 9 aylık hapisten çıkmasının ardından kocası Eyüp de (Yavuz Bingöl) Hacer’in ne yaptığının farkına varıyorlar. Ancak kendi içlerinde bir süre bocaladıktan sonra içine düştükleri bu zor durumdan sorumluluk ve namus sahibi insanlar olarak hep beraber çıkmanın hesabını yapıyorlar.

Haberin Devamı

Aslında filmde bir cinayet var ama kurbanın Hacer olmaması hikayeye derinlik kazandırıyor. Aksi halde sıradan ve “arabesk” bir olaya dönüşecek olan kurgu, bu şekilde farklı anlamlar kazanıyor ve işlenen cinayet de farklı çağrışımlara yönlendiriyor izleyiciyi. Mesela belki de bu cinayet bir tarafıyla İsmail’in, annesinin işleri yüzüne gözüne bulaştırmasına, yani sonuç itibarıyla ait oldukları sınıfın çaresizliğine isyanını ifade ediyor. Ya da hatta belki de İsmail “sürprizden bile anlamayan” babasına duyduğu öfkeyi başka birine yansıtarak ifade etmiş oluyor.

Başta mekan seçimi olmak üzere birçok unsuruyla birinci sınıf bir çalışma olan Üç Maymun’da Hacer’in günah keçisi yapılmamasının, haksızca ve keyfi biçimde cezalandırılmamasının toplumumuzun ruh sağlığındaki gelişimin bir yansıması ya da habercisi olmasını umuyorum. Çünkü Hacer’in yaptığı şeyde olduğu gibi bizi başkalarının nezdinde zor durumlara düşüren her olayda kendi zaaflarımızın, kendi bencilliklerimizin ve kendi hafifliklerimizin payını hiç düşünmeden hemen karşı tarafı suçlamak ve genellikle de zayıf olan o tarafa kendimizce ceza kesmek hiç de namusluca bir şey olmuyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!