Sibel ARNA sarna@hurriyet.com.tr
Oluşturulma Tarihi: Kasım 26, 2006 00:00
Merak kediyi öldürür derler ya beni süründürdü. Mesleki bir arsızlıkla, durup dururken atlarda suni döllenmenin olup olmadığını merak ettim. Atın da tüp bebeği oluyor muydu? Peki ona tüp tay mı diyorlardı?
Bursa Karacabey At Harası’nı aradım. Karacabey Tarım İşletmeleri Atçılıktan Sorumlu Teknik Şef Veteriner Hekim Fikret Yıldırım’la konuştum. Telefondaki ses anlattı: "Henüz kısraktan yumurta, aygırdan sperm alıp dışarıda dölleme aşamasında değiliz ama uzun süredir aygırlardan sperm alarak kısrağı suni yolla döllüyoruz. Atlar için Türkiye’nin ilk sperm dondurma laboratuvarını kurduk. Henüz resmi açılışı bile yapılmadı. Çok yeni." Ne ilk mi? Yeni mi? Donmuş at spermi laboratuvarı mı? Hemen gerekli izinleri alıp yollara düştüm. Attan nasıl sperm alındığına, kısrakların nasıl döllendiğine, spermin nasıl dondurulduğuna şahit olduk. Neler gördüğümü tahmin bile edemezsiniz?
Karacabey Tarım İşletmeleri Atçılıktan Sorumlu Teknik Şef Veterineri Fikret Yıldırım bizi merkez binanın kapısında karşılıyor. "Hiç içeri girmeyin hemen haraya gidelim, çalışmalarımızı anlatmaya başlayalım" diyor. Güneşli bir gün. Bütün atlar dışarıda. Aygırlar ve kısraklar farklı alanlarda, yeşilliklerde yayılıyor. Kısrakların çoğu, tam sayı vermek gerekirse 164’ü gebe. Çünkü "tohumlama sezonu" verimli geçmiş.
Fikret Yıldırım anlatıyor: "Atlar hangi ayda doğarsa doğsun, o yıl 31 Aralık ’ta bir yaşına basar. Üç yaşında yarışa başlar. Pistte haziran doğumlu atla, ocak doğumlu aynı kategoride yarışır. Ocak doğumlu daha avantajlıdır. Bu nedenle atçılıkta 15 Şubat-15 Haziran, tohumlama (dölleme) sezonudur. At 11 aylık gebelikten sonra, yılın ilk aylarında doğum yapar. 10 gün sonra tekrar gebe kalabilir. Amacımız, her attan yılda bir yavru alabilmek."
GETİRİN 75 CAHİDE’Yİ AMA 19 RUHİYE DAHA İSTEKLİ
Karacabey’deki atların çoğu suni tohumlamayla gebe kalıyor. Yani aygırdan suni vajinayla sperm alıyorlar, kısrağı şırıngayla döllüyorlar. İşlem kısrağa hangi aygırın sperminin verileceği belirlenerek başlıyor. Hedef en iyi görünümlü, en hızlı koşan atı elde etmek. Kan yakınlığını önlemek şart. Familyası aynı olan atlar kesinlikle çiftleştirilmiyor. Kan zenginliği her şeyden önemli.
Fikret Yıldırım bundan sonrasını uygulamalı anlatmaya karar veriyor. Telefonu açıyor ve ilgili kişiye şöyle diyor: "Bana bir istekli kısrak getirin. 75 Cahide olabilir ama 19 Almim Ruhiye daha istekliyse onu getirin."
Nasıl yani? Fikret Bey çok cool, görürsünüz, diyor. Beyaz ve ürkek bir kısrak giriyor haradan içeri. Adı 19 Almim Ruhiye. Fikret Bey "istekli"nin ne demek olduğunu açıklıyor: "Bakın vajinasının dudaklarını sürekli açıp kapıyor. Bu onun ilişkiye hazır ve istekli olduğunu gösterir."
BU PENİS ÇOK DEĞERLİ KULLANILMAYACAK KADAR!
Sıra aygırda. En azından ben öyle sanıyorum. Meğer yanılıyormuşum. Aygır salona teşrif etmeden, suni vajina hazırlanmalıymış. Suni vajina dedikleri, dışta sert bir muhafaza, içi kauçuk, üstü hortum. Kauçuğu kısrağın vajinasının ısısına getirmek için 39-40 derece sıcaklıkta suyla dolduruyorlar. Kayganlaştırmak için vazelinleyip, şişiriyorlar. Bu işi yapmakla görevli bir ekip var. Vazelin sürüldüğünde, su doldurulduğunda tepki vermedim ama görevli hortumu ağzıyla şişirdiğinde içtiğim çay burnumdan çıkıyordu.
Suni vajinadan sonra 19 Almim Ruhiye hazırlanıyor. Sert kılları aygırın penisine zarar vermesin diye kuyruğu bağlanıyor. At üstüne çıktığında tepmesin diye burnuna yavaşa veriliyor. Yavaşa bir tür at işkencesi. Kısrak acıyı arkasında değil, burnunda hissetsin diye burnuna çivili bir sopa batırıyorlar. Fikret Yıldırım çok soğukkanlı: "Burada yaptırdığımız bir nevi tecavüz. Bu aygırın değeri 500 milyar. Zarar görmesini asla istemeyiz."
Bütün hazırlıklar tamamlanınca Hürbatur geliyor. 19 Almim Ruhiye’nin kokusunu uzaktan almış olacak ki geldiğinde hazır. Bu çok normal bir şey değilmiş. Genellikle aygırın erekte olması için bir 10-15 saniye kısrakla oynaşması, ısırması falan gerekirmiş. Ama Hürbatur istisna. Ne olduğunu anlayamıyorum. İki saniyede kısrağın üstüne çıkıyor. Buna atların seks terminolojisinde aşım yapmak, deniyor. Tam gerçek vajinaya girecekken iki görevli aygırın 50 cm boyundaki penisini alıp suni vajinaya sokuyor. Geri kalanını Fikret Bey’in ağzından aynen yazıyorum: "Aygır suni vajinayı gerçeğinden ayırt edemez. Görevliler vazelin yardımıyla ileri geri ittirir. Boşalma süresi 8 saniye ile 15 saniye arasındadır. Orgazm anında penisin ucu şişer. Bir vakum gibi en sona yapışır. Ve bütün spermasını bırakır."
İşlem bittiğinde kadınsal bir iç güdüyle şapşal şapşal soruyorum. "E zavallı istekli kısrağa ne olacak şimdi?" Fikret Bey’den kanımı donduran bir cevap geliyor: "Ona da benim kolum girecek." Allah, Allah! Mesleki deformasyon bu olsa gerek!
TEK ORGAZMDA DÖRT GEBELİK
Hürbatur’un spermleri suni vajinadan alınıp, ölçülüyor. 50 cc boşaldığı tespit ediliyor. Normal sayılan bir oran bu. Ama 300 cc boşalanı da varmış. Şimdi sırada suni döllenme var. 50 cc spermin 10 cc’si bir şırıngaya alınıyor. Fikret Yıldırım elinden omzuna kadar yeşil naylon bir eldiven giyiyor. Parmaklarının arasına pipet kalınlığında bir kateter yerleştiriyor. Hürbatur’un penisini suni vajinaya sokan görevliler 19 Almim Ruhuye’nin vajinasını aralıyorlar ve Fikret Bey kolunu sokuyor. Neredeyse omzuna kadar! Spermi bırakması gereken yeri tespit ettiğinde, bir görevli kolunun altındaki kateterin ucundan şırıngadaki spermi boşaltıyor. Söz veriyorlar bu tohumlama tutarsa tayın adını Hürriyet koyacaklar.
Geri kalan 40 cc spermanın ne olduğuna gelince. Mevsimine bağlı diyor Fikret Bey: "Eğer tohumlama mevsimiyse. 10’ar cc’den dört atı daha tohumlarız. O mevsimlerde bu işlemi günde 40 kere tekrarladığımız bile oluyor. Eğer zaman şimdiki gibi tohumlama zamanı değilse donduruyoruz."
EKSİ 190 DERECEDE DONDURULUYOR
Sperm nasıl donduruluyor? Sperm işleme odası ve sperm depolama odasının olduğu bölüme giriyoruz. Spermin dondurulmadan önce işlendiğini öğreniyorum. At spermiyle bu kadar haşır neşir olduğuma inanamıyorum. Her şeyden önce kalitesinin dondurmaya değer olup olmadığına bakıyorlar. Bunun için Ivos adlı bir sperm analiz cihazı var. Süzülmüş spermden ayarlı enjektör yardımıyla örnek alınıyor ve cihaza konuyor. Spermin görüntüsü ve içeriği bilgisayara yansıyor. Canlı olanlar kıpırdıyor, ölü olanlar hareketsiz. Analiz raporları beş dakika içinde ekranda beliriyor. Zaten cihaz doktora otomatik olarak dondur ya da dondurma diyor.
Ekranda beliren sperm görüntüsünün insan spermiyle aynı olduğunu gören ben (saf mı dersiniz artık salak mı bilemeyeceğim) şaşırıyorum. Şaşırdığımı gören doktor açıklama gereği hissediyor: "Tabii aynı, bir tek ebatları büyük. Kat be kat büyük!"
Saklamaya değer bulunan spermler payet adını verdikleri küçük pipet benzeri şeylere konuluyor. İçi azot dolu dondurma tankları spermin ısısını birkaç dakika içinde eksi 196 dereceye düşürüyor ve spermler donuyor. Ve işlem tamam!
Bu laboratuvarın kurulma çalışmaları 2005’te başlamış. Malzemeler bu alandaki üç önemli firmadan biri olan, Fransız IMV’den ithal edilmiş. 1,5 milyon YTL harcanarak kurulan bankada iki ay önce ilk spermi dondurmuşlar. Spermler gelecek yıldan itibaren kullanılmaya başlanacak. Laboratuvarın temel amacı gen kaynaklarını muhafaza etmek, uzun vadede çok daha iyi atlar yetiştirmek. Çok yakında resmi açılış da yapılacak. Bu gün yılda 3 milyon YTL kár eden atçılığın bu laboratuvar sayesinde daha fazla gelir elde etmesi hedefleniyor.
SPERM DONDURMA LABORATUVARI ONUN İÇİN KURULDU
Caş’ın bir doz spermi 13 bin YTL
Caş çok istisnai bir aygır. Çiftlikteki bütün aygırların geçmişinde şanlı şampiyonluklar varken onun yok. Çünkü altı aylıkken ayağı kırılmış. Sahibi at yetiştiriciliği konusunda çok deneyimli ve önemli bir isim olan Yavuz Gülerce. Çaş iyi cins bir at olduğu için onu vurmamış, beslemiş, büyütmüş, ayağına pilatin koyarak iyileştirmiş. Normalde bir atın aygır olması için mutlaka yarış koşması ve bakanlıktan izin çıkması gerekirken Caş hiç yarış koşmadan aygır olmuş. Şu anda koşan ve sürekli birinci gelen birçok yavrusu var. Mesela Kafkaslı, Zigana, Uçanbey, Fermande... Caş’ın bir doz sperminin bugünkü değeri 13 bin YTL. Fikret Yıldırım sperm dondurma laboratuvarının her şeyden önce Caş için kurulduğunu söylüyor. Bir de Caş ile ilgili şöyle bir bilgi veriyor: "Tek testisli. Bu durumda bile neler yapıyor bir görseniz."
ATLAR AŞIK OLUR MU?
Son derece duygusuz bir cinselliğe tanık olduğum için her şey bittiğinde ilk sorum şu oldu: Atlar aşık olur mu? Fikret Yıldırım: "Aşk değil de bazıları arasında bir çekim oluyor dedi." Anlattıkları beni biraz olsun kendime getirdi: "44 Şahide ile Hırata’nın hikayesini anlatayım size. 44 Şahide sol gözü kör bir kısrak. Hırata ise çok kaliteli ama çok zor ereksiyon olan bir aygır. Tam bir istisna. Hazırlanması için dakikalarca oynaşması gerekiyor. Ama 44 Şahide’yle seks yapacağı zaman onun kör olan gözüne baka baka iki dakikada hazırlanıyor. Bence bunun adı seçicilik. Bazen de tam tersi olabiliyor. Serhan Bey diye bir atımız vardı, Allah rahmet eylesin. Kısrağa aşım yaptığında ensesinden ısırırdı. Ancak kanatınca orgazm olurdu. Penisini de tamamen vajinaya soktuğu için kısrağının canı çok yanardı. Hal böyle olunca Serhan Bey’in sesini duyan kısraklar nereye kaçacaklarını bilemezdi."
KISRAKLAR HAMİLEYKEN ASLA SEVİŞMEZ
Kısrakların hamileyken asla sevişmediğini biliyor musunuz? Bir haftalık bile olsa hissediyorlarmış ve asla seks yapmıyorlarmış. Gebe bir kısraktan seks isteyen aygır canına susamış demekmiş.