Nadaydem – Her türlü magazin

Benzer 30 sabıkası bulunan azılı bir suçluyu, çalıntı 4 otomobili satmak üzere parçalarken suçüstü yakalamış polis.

Deli numarası yapıp yırtmaya çalışan zanlının savunması muhteşem (mealen) :

- Benim bir psikolojik bozukluğum var. Otomobil gördüm mü, kendime hakim olamıyorum, parçalamaya başlıyorum...

*

TRT’de adı ve zamanı lazım değil bir BİLGİ VE KÜLTÜR YARIŞMASI.

Soru: Kırmızı ve Siyah adlı romanın yazarı kimdir?

Cevap şıkları:

(a) Victor Hugo
(b) Emile Zola
(c) Jean-Jacques Rousseau
(d) Honoré de Balzac
(e) Henri Stendhal

Doğru cevabın (e) şıkkı olduğu anlaşıldıktan sonra, sunucu diğer yazarlar hakkında bize bilgi veriyor:

Victor Hugo, Nobel ödüllü bir Alman yazarıdır. Emile Zola, ünlü İngiliz yazar...

Eh adam nereden bilecek? İlahiyat Fakültesi’nde Fransız edebiyatı mı okutuyorlar!

*

NAZAR DEDİKLERİ KİMDİR?

Memesine silikon taktırdıktan sonra işi açılan mankenlerimizden biriymiş Gamze Karaman. Ama geçen hafta Nişantaşı’nda kaza yapmış, arabasında 8 milyarlık hasar varmış.

“Yaptığım işleri çekemiyorlar, nazar değdi!” diyor.

Son zamanlarda dikkat ediyorum da, özellikle de bu mankenlere çok sık nazar değmeye başladı. Kimi ayağını kesiyor, kimi bileğini burkuyor, yahut arabasını çarpıyor...

Sakın birileri ‘nazar’ numarasıyla, bu saf, temiz ve güzel temiz kızlarımıza, ‘değiyor’ olmasın!

*

Ben Aktüel’i pek görmüyorum, Hakkı Devrim ALINTI yaptı da okudum (Radikal, 15 kasım):

“O günlerde bardaktan boşanırcasına çocuk ölüyordu, ölümlerini hayatıma dahil etmekle baş edemedim. Konu çocuk olduğunda galeyana gelmek kaçınılmaz. Her galeyan bu çocuk tüketiminde bir tuzumuzun, bir parmağımızın bulunduğu sezgisini acilen defnetme telaşı. Dünyada olmanın üç aşağı beş yukarı para basmak/paraları leylaya basmak anlamına geldiğini düşünen muktedirler güçlerinin sağlamasını zayıflar üzerinde denerken; para basamadığı için ²yok yere³ yaşadığını düşünen aciz yekun da varolmaktan duyduğu öfkeyi savunmasız çocukların bedenleri üzerinde sağaltır.”(Nihal Bengisu Karaca - Aktüel, 8 kasım)

*

Gelin muradına eremeden kalbine yenildi, diyor başlık.

Gencecik kız, düğünün ardından damadın evine girerken fenalaşmış, oracıkta ölmüş garip.

Sabah, “Gelin muradına eremeden kalbine yenildi” diyor. Ayıptır yahu, kızcağızın ‘muradı’ gerdeğe girmek miydi yani?

*

Güzine Duran, mankenlik yaptığı ABD’de müthiş başarılar elde etmişti, ben magazin gazetecilerinin yalancısıyım. Ama, sevgilisi Moris Kohen’den o kadar uzak kalmaya dayanamamış, Avrupa’ya taşınma kararı almış. (Akşam-Pencere, 16 kasım)

Ufak ufak dönecek galiba, kazın dibini fazla tutturmadan.

*

Kürşat Yılmaz bana havuz işkencesi yaptı, demiş manken Tuğba Özay. Sevgilisi kıskanmış da 4 saat havuz cezası vermiş...

Deniz Akkaya ‘sevgilim beni dövdü’ diye bütün gazetelere haber olunca, bir diğeri ‘elmacık kemiği dayaktan ezildi / ezilmedi’ diye sürmanşetlere çıkınca... ben de bekliyordum zaten ‘Tuğba Özay’ın da başına haber olacak benzer bir şey gelmemiş mi acasa?’ diye.

*

Necidir, kimdir bilmiyorum, Önder Fırat adlı şahıs, Sezen Aksu ile birlikte görüntüsünü almaya çalışan kameramanlara saldırmış, iki Star muhabirini dövmüş, dayak sahnesinin görüntüleri de, o tarihte, televizyonlarda defalarca yayımlanmış.

İşte bu Önder Fırat, dayak haberlerini tekzip etmek için mahkemeye başvurmuş, Ankara 25.Asliye Ceza başvurusunu reddetmiş, bu kez Fatih Adliyesi’ne müracaat ederek... ilk kararın kaldırılması kararını aldırmış.

Haberin çıktığı gazeteler kanun zoruyla DÜZELTME VE CEVAP başlığı altında, avukat yazısını ağlaya ağlaya sayfalarına koydular.

Saldırı ve dayak görüntüleri televizyonlardan yayımlanmış, herkes gözüyle görmüş, mahkemenin saygınlığına gölge düşürmüyor mu bu kadar? Bundan sonra yayınlanacak tekziplerin de inandırıcılığına halel getirmiyor mu?

*

Melekler Adası dizisinin veda gecesiyle ilgili haber ve bir fotoğraf.

Ve muhteşem bir resimaltı: ‘ATAİZİ, GECENİN EN ÇOK TABAK KIRAN İSMİ OLDU’

*

Müjdeyi Zaman Gazetesi verdi.

Haberi tam okuyamadım ama başlığı ‘HAYVANLARA SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI’ diyordu. (Zaman, 17 kasım)

Keşke İstanbul’da da böyle bir yasak uygulansa. Trafik biraz rahatlar!

*

Vatan gazetesinin başaltı yazarı Ruhat Mengi meğer ağaç dikmeyi çok severmiş. (Gerçekten de ağaç dikmek hayırlı bir iştir ama cam devirmekten daha zordur.)

Bu kez de meşe dikilmesine vesile olduğu için çok mutluymuş. Diyor ki:

“Gazetem Vatan bu yıl doğum günü hediyesi olarak 13 kasımda (okurları ve sevenleri böylece doğumgününü de öğrenmiş oldular!) TEMA tarafından adıma 27 adet meşe tohumu ekilmesini sağlamış.” (Vatan, 18 kasım)

Bir haber, konusu önemli değil, zengin bir ailenin histerik kızıyla ilgili. Nedense şarkıcı-oyuncu filan olmaya heves etmiş bir gencecik çocuk. Burası Türkiye, sesi olması filan gerekmez, ilişkileri de babasının parası ve seviyesiz basın halleder, geriye kalıyor fizik...

Gazete ‘SOSYETİK GÜZEL’ demiş bu kızcağız için (bir başka gazetede de gördüm, tesadüf bu ya, aynı gün, aynı tanımı...); ve garibim, Allah affetsin, ben bile ondan güzelim!

Eğer şarkıcı olmaya heves ediyorsa, güzel çirkin fark etmez... ama bari SOSYETİK GÜZEL diye çocuğun fiziğine çekmeyin dikkatleri!

*

“İmpanator (!) Fatih Terim, 110 milyar aylık maaşlı Türkiye’nin dış tanıtımına katkıda bulundu sayılır.” Bekir Coşkun

Hürriyet, 19 kasım

*

“(İsviçreli futbolcuların) Sahadan öyle bir kaçışları vardı ki... Evet tahrik etti... Beni bile... İnip soyunma odasına kadar kovalamak istedim onları... Ne yalan söyleyeyim... Bizimkilerin arkalarından koşmaları aptallıktı, saflıktı tabi... Mesela Çırağan'a girerken ve çıkarken taciz edebilirlerdi... Akıllıca olurdu... Ve de Avrupai...” Köyün Delisi Bilgin Gökbert

Milliyet, 18 kasım

*

İktidardaki AKP’liler bir araya gelmişler türban sorununa çare arıyorlar. (PKK’ya karşı, şehirdeki kapkaç-gast-tecavüz ve benzeri teröre karşı, işsizliğe karşı her çareyi buldular, memleketen hal gereken tek sorunu olan türbana geldi sıra!)

Adıyaman Milletvekimi sıfatırı taşıyanı bir öneri getiriyor: