Müzikalden ayrılabilirim

Güncelleme Tarihi:

Müzikalden ayrılabilirim
Oluşturulma Tarihi: Şubat 01, 1998 00:00

Haberin Devamı

Çalışmak Candan Erçetin için bir hayat biçimi. Müzikteki yeteneği, yüksek IQ'su, çalışkanlığı, düzgün fiziğiyle birleşince ortaya ‘‘güzel bir kadın’’ çıkıyor doğrusu. Ve bu güzel kadın el attığı her konuda başarılı olmayı biliyor... İkinci albümü ‘‘Çapkın’’ ve albüm içinde yer alan hit parçası ‘‘Yalan’’dan sonra şimdi de ‘‘Anlat Şehrazat’’ isimli, aslında biraz pırıltısız bir müzikalde bile ‘‘parlamayı’’ başardı.

Bu müzikalde oynama teklifi nasıl geldi?

- Atilla Birkiye'yle bir sohbet sırasında oluştu. O benim böyle bir karaktere uyabileceğimi düşünerek ister misin, dedi. Tabii ki istedim. Bir şarkıcının kariyerinde önemli bir nokta bence bu. Hem tecrübe olarak, hem repertuar olarak... Çok keyifli bir iş olacağını düşündüğüm için kabul ettim...

Müzikal ciddi eleştiriler aldı. Onlar seni rahatsız ediyor mu?

- Aslında bana yöneltilen hiç ters eleştiri olmadığı için bu konuda rahatsız olmam için pek sebep yok. Ancak ben böyle düşünmüyorum. Bu bir ekip işidir. Assolist mantığı ile bakarsam kıs kıs gülmem lazım. Ancak ben iyi bir projede yer almak istedim. Tek başıma değilim. Diğer insanlar iyi eleştiriler alsın istedim. Benim artık kendimi ne kendime, ne başkalarına ispatlama zorunluluğum yoktu. Dolayısıyla benim bu projede yer almam projenin büyümesiyle beğenilmesiyle beni mutlu ederdi.

Sonuçta bir şeylerin ters gittiğini kabul ediyorsun?

- Elbette görmemek hata olurdu zaten. Boşlukların sahne üstündeyken bile farkındayım... Bu şartlar bu kadar demek istemiyorum. Eurovision dönemlerinde harika dokuzuncu olmakla yetinmek nasıl yanlışsa bu da öyle. Şimdi oyun bir aylık bir araya girdi salon problemi yüzünden. Şubat sonunda altı gün yine AKM'de olacağız. Sonrasını da göreceğiz bakalım. Genelde bütün bunlar bir maddiyet sorunu. çok emek sarfedildi. çok çalışıldı, ama Türkiye işi bir müzikal oldu... Sonuç öyle. Dünya standartlarında olamadı.

BİZ ERKEKLERDEN CESURUZ

Peki sence neden böyle oldu?

- Kesinlikle yetersiz provalar ve hazırlık süresinin yetersiz oluşu. Benim normal çalışma sistemimden çok farklı. Bence çok daha uzun provalar olmalıydı. Ben bile hala düşünerek söylüyorum... Aksaklıklar zamanla kurgunun değişmesini sağlıyor. Çok daha uzun süre gerekiyor böyle bir şeyi hazırlamak için. Herkesin iyi niyetli olduğunu biliyorum, ama sonuç ortada...

Söylediklerin bazı önemli kararların çıkabileceği sinyalini verir gibi. Oyunu bırakma kararı olabilir mi bu?

- Evet böyle bir karar çıkabilir. Elbette anlaşmalarım var. Ancak ben kağıt üstü anlaşmalara güvenen insanlardan değilim. her şeyi çözümlemek mümkün. Şu anda böyle bir şey yok. Biraz daha vakit vermek istiyorum. Halen rolümü seviyorum. Lirik ve müzik açısından sevdiğim şarkılar söylüyorum. Ama ben kesin sınırları olan biriyim... Bu işin yükünü daha fazla taşımak istemeyebilirim.

Şehrazat ile ortak yanlarınız var mı sence?

- Şehrazat bu ülkedeki birçok kadının olduğuna inandığım gibi çok akıllı bir kadın. Biz kadınlar daha cesuruz erkeklerden. Bir erkek olsaydı kendini böyle ateşe atabilir miydi? Şehrazat büyük bir güce karşı düşünmeden ateşe atıyor... Bu bir risk. Kendi de ölebilir, başkaları da ölmeye devam edebilirdi. O güçle karşı karşıya kaldığında hem aklını hem cazibesini kullanıyor Şehrazat. Bu gününümüz iş dünyasında başarılı kadınlarda da farklı değil.

Peki sen de böyle mi yapıyorsun?

- Sayılabilir. Yetenek, akıl, cazibe... Bu üçünün dengesi önemli.

Dolayısıyla Şehrazat aslında günümüz kadınlarına bir şeyler verecekti öyle mi?

- Yola çıkışımız öyleydi. Bugüne göndermesi olan bir oyun olması gerekiyordu. Bu dışardan ne kadar anlaşılıyor bilemiyorum. Birçok şey yapılamadı. Bana anlatılanla şu anda ortaya koyulanlarla çok büyük farklıklar var.

YUKARI ÇEKMEYE ÇALIŞIYORUM

Bir müzikalde ile bir konserde şarkı söyleme heyecanı arasında ne gibi farklılıklar var?

- Sahnede arkamda müzik yapan insanlar var, onlardan besleniyorum. Müzikalde onların yerini benimle şarkı söyleyen insanlar olmalı. Ama bu oyunda yok maalesef. Benim dışımda şarkıcı olarak yetişmiş iki kişi var. Tamam koro muhteşem, ancak benimle şarkı söyleyen insanlardan beslenmek zorundayım ve bu olmuyor. Tek dayanağım kendim oluyorum. Benim şarkıcılık performansım yüzde 60 iniyor. Barut var ateş almıyor.

Peki pişman mısın?

- Hayır asla... Ben üstüme düşeni yapıyorum. Bütün bu eleştiriler dünya standardında müzikallere ulaşmak için yapılmış eleştiriler. Bu projede iyi ki de varım. Yukarıya çekmeye çalışıyorum. Geriye kalanlar tecrübe olarak bana dönüyor nasıl olsa...

Müzik çalışmalarına dönelim. Yalan'ın başarısı için neler söylüyorsun?

- İyi çalışma başarıyı getiriyor.

‘‘Güzel ve seksi’’ kadının imajını üzerinden attığını düşünüyor musun?

- Bana nasıl yaklaştıkları da önemli değil. Ben ne olduğum bildiğim için onları zaman içinde anlatabilirdim diye düşündüm. O yüzden itiraz etmedim. Yorumsuz bıraktım bazı şeyleri.

Hala gerçekleştiremediğin hayallerin var mı?

- Hala yapamadığım ve çok istediğim büyük bir konser hayali var. Onu hep düşlüyorum. Benim derdim iyi şarkı söylemek, şan şöhret değil. Benim bir hayatım var. Ben onu kimsenin eline veremem. Bu çok tehlikeli. Çok uğraşmışım o hayatla. Ve bir amacım dünyaya şarkı söylemek. Bundan da korkmuyorum.

Seyirci çok beğendi

Türkiye'nin ilk özgün müzikali ‘‘Anlat Şehrazat’’ın müziklerinin bestecisi Serdar Yalçın, müziğe 1963 yılında İstanbul Belediye Konservatuvarı'na başladı. Yüksek Piyano Bölümü'nü Özen Veziroğlu'nun öğrencisi olarak 1976 yılında bitirdi. İstanbul Devlet Konservatuvarı Kompozisyon Bölümü'nde Adnan Saygun'un öğrencisiydi. Berlin Sanat Yüksek Okulu'nda altı yıl orkestra şefliği eğitimi aldı. Okulu H. M. Rabenstein'ın öğrencisi olarak 15 yıldır ulaşılmamış bir dereceyle bitirdi. Yurtdışında Münih Filarmoni, Berlin Senfoni, Türkiye'de ise İstanbul ve İzmir Devlet Senfoni orkestralarını yönetti. Şu anda stanbul Devlet Opera ve Balesi'nde orkestra şefi.

Yalçın, kendisi ve ‘‘Anlat Şehrazat’’la ilgili sorularımızı cevapladı.

Yurtdışında da şeflik yapmış biri olarak Türk izleyicisini nasıl buluyorsunuz?

- Türkiye'de sinema fiyatları bile operadan daha pahalı. İşin içine öğrenci indirimlerinin de girdiğinde fiyatlar iyice düşüyor. Bu uygunluk gençlerin salonlara koşmasıyla sonuçlanıyor. Böyle olması bence çok iyi. Ancak salonlar yetersiz. Salonlar çoğalsa, eminim seyirci de artar.

İzleyicilerin tepkileri dikkatinizi çekiyordur. Sizi sinirlendirenler oluyor mu?

- Ben herşeyi alkışlayan izleyiciden hoşlanmıyorum. Her yapılanın mükemmel olduğunu düşünmek bence bilgisizlikten ve eleştirebilme kabiliyetinin yoksunluğundan kaynaklanıyor.

Klasik müziğin yanısıra diğer müzik türleriyle de yakından ilgileniyorsunuz. Hepsi bir arada nasıl yürüyor?

- Ben kafamda dinlediğim bütün müziklerin sentezlerini yapmaya çalışıyorum. Tek bir müzik türü dinlerim, diğerlerine kulak tıkarım diye bir şey benim için söz konusu olamaz. İstanbul Korosu için Can Yücel'in şiirlerini bestelemiştim. Atilla İlhan'ın şiirlerinden şarkılarım var. Belgesel film müzikleri yaptım. ‘‘Işığın Yansıması’’ adlı rock grubunun albümlerinde yer aldım. Klasik Türk Musikisi üzerine de çalışmalarım var.

Ve en son ‘‘Anlat Şehrazat’’ı bestelediniz. Nereden çıktı bu müzikal?

- Atilla ve Mehmet Birkiye bana ‘‘müziklerini yapar mısın’’ diye geldiklerinde proje hazır haldeydi. Binbir Gece Masalları'nda yer alan ‘‘Şah Ömr-Ün Neman ve Şaşırtıcı Güzellikteki Oğlu Şarkan ve Dav-ül Mekan'ın Öyküsü’’ adlı masaldan uyarlanmıştı. Proje bana geldiğinde bütün solistler seçilmişti. Müzikler onların ses skalalarına göre yapıldı. Ne tesadüftür ki, daha bu proje önüme gelmeden Prof. Alim Şerif Onaran'ın tam çevirisini yaptığı ‘‘Binbir Gece Masalları’’nı okumaya başlamıştım. Yapılan teklif çok cazip geldi. İlk özgün Türk müzikalini bestelemiş olmak gurur verici. Ve herşeyden önemlisi bizim içimizden çıkan bir yapıt.

Peki müzikal yaratmak ve sahneye koymak zor mu?

- Müzikal pek çok şeyin biraraya gelmesiyle oluşuyor. Güzel lirikler, iyi bir yönetmen, dekor, ışık ve ses oyunları ve ünlü melodiler birleşince bir müzikal yıllarca afişlerde kalabilir. Elbette ki türlü zorlukları da var... Pek çok şeyin yurtdışından getirilmesi gerekiyor. Çukurlu salon, ışık, mikrofonlar ve döner sahne konularında sıkıntılar yaşanıyor. Detay gibi görünen bu tip şeyler aslında sanıldığından çok daha fazla zaman alıyor ve stres yaratıyor. Ama tüm bunlara rağmen ‘‘Anlat Şehrazat’’ta istediğimiz başarıyı elde ettik, seyirci müziği ve performansı beğendi.

Peki ‘‘Anlat Şehrazat’’ batıda iş yapar mı?

- Bence yapar. Ekip arkadaşlarım da aynı şeyi düşünüyor. İşte bu nedenle müzikali İngilizce'ye çevirmeye bile başladık. ‘‘Anlat Şehrazat’’ doğu kültürünü yansıtan bir müzikal. Bunun için özellikle Arap müziğinin perküsyon kalıplarını inceledim. İçinde bizden de ezgiler var. Örneğin, Amazonlar'ın yaşadığı yerlerden birinin de Karadeniz bölgesi olduğunu öğrendim. Bunun üzerine onlar için Karadeniz müziğinden yola çıkarak bir beste yaptım. Doğu ezgileri son zamanlarda batının da yoğun ilgisiyle karşı karşıya. Yurdanur Salman'la çalışıp, İngilizcesini iyice müziğe oturttuktan sonra, yurtdışına çıkmayı ve orada da başarılı olmayı arzuluyoruz.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!