Güncelleme Tarihi:
GREEN DAY
TRÉ!
EMI
Green Day, öyle her grubun kolay kolay altından kalkamayacağı bir işe girişip üç ayrı albümü peş peşe piyasaya sürdü. Eylülde çıkan ‘¡Uno!’ ile ısınacağımızı, kasımda çıkan ‘¡Dos!’ ile partiye başlayacağımızı, aralıkta çıkan ‘¡Tré!’ ile de ortalığı toparlayacağımızı söylüyordu vokalist/gitarist Billie Joe Armstrong. Biz de bu üçlemenin Green Day’i şahlandıracağını ve bu kışa damgalarını vuracaklarını düşünüyorduk. Ama öyle olmadı. Armstrong’un alkol ve uyuşturucu problemleri sebebiyle apar topar rehabilitasyona kaldırılması, üçlemenin tanıtımına sekte vurdu hâliyle. Özellikle de son iki albüm raflardaki yerini biraz sessiz sedasız almış gibi oldu sonuç itibariyle. ‘¡Tré!’ düşük temposuna rağmen hiç de kötü bir albüm sayılmaz yine de. Üstelik ‘¡Dos!’’tan daha katmanlı bir yapısı olduğu da söylenebilir. Açılıştaki ‘Brutal Love’, ‘Amanda,’ ‘A Little Boy Named Train’ veya ’99 Revolutions’ gibi cevherler ıskalanmasın. Favorim ise ‘Dirty Rotten Bastards’. ‘Kovboy punk’ı resmen!
THE DARKNESS
HOT CAKES
Wind-Up Records
2000’lerin başında ortaya çıktıklarında ‘Cheesy rock geri mi dönüyor?’ demiş, abartılı imajları sebebiyle burun kıvırmıştık The Darkness’a ama 2005 tarihli muazzam albümleri ‘One Way Ticket to Hell... and Back’ ile ağzımızın payını vermişti bu rüküş delikanlılar. 2011’de ise beş yıllık teneffüslerinin ardından, Hawkins kardeşlerin barış çubuklarını tüttürmesiyle yeniden bir araya geldiler. İşte yeni albümleri ‘Hot Cakes’ de bu geri dönüşün ürünü. Grup bu sefer, önceki albümlerinden alışkın olduğumuz cilalı prodüksiyonlar ve devasa stadyum rock hitleri yerine daha sade bir üslup benimsemiş. Bunu yaparken de Queen etkisini, eskisine nazaran daha aza indirmiş. Ama ortada rock‘n’roll’dan taviz verme falan söz konusu değil kesinlikle, yanlış anlaşılmasın. Dan Hawkins’in keskin ve eskiye nazaran daha oturaklı gitar işçiliğinin kurmaya çalıştığı dengeye Justin Hawkins eşine az rastlanan falsetto’su bol vokalleri ve melodik sololarıyla meydan okuyor. Kısık ateşte rock sizi bekliyor...
STONE SOUR
HOUSE OF GOLD & BONES - PART 1
Roadrunner / EMI
Bir yan projenin çok ötesinde
Slipknot vokalisti Corey Taylor ve gitaristlerinden Jim Root’un kadrosunda bulunduğu Stone Sour’u bugüne kadar bu ikilinin yan proje grubu olarak biliyorsanız; artık bu albümle grubun neredeyse Slipknot kadar başarılı ve büyük olduğunu, Taylor ve Root’un boş zamanlarında hobi olarak ilgilendikleri bir grup olmaktan öte, resmen kariyerlerinin yarısını adadıkları dev bir oluşum olduğunu anlamışsınızdır herhalde. Her albümü bir öncekinden daha iyi olan Stone Sour için pek şaşırtıcı bir sonuç değil ama yine de vurgulayayım: Bu, grubun bugüne kadarki en iyi albümü. Basçı Shawn Economaki’nin kayıtlardan önce gruptan ayrılmasıyla Skid Row basçısı Rachel Bolan’ın basları kaydettiği ‘House of Gold and Bones - Part 1’ benim içinse son yılların en iyi albümlerinden biri.
Kardeşi kadar yakın olduğu Slipknot basçısı Paul Gray’in 2010’daki ölümünden sonra allak bulan, yeniden konserlere başlayıp seyircilerle buluşunca kendine gelebilen Corey Taylor’ın yaşadığı bu büyük yıkımdan sonraki sanatsal dışavurumu takdire şayan. Bu yıl ikinci bölümü de yayımlanacak olan albüm; 30’lu yaşlarının başında olan bir adamın, hayatının geri kalanına bakıp kim olmak istediğine karar verme aşamasını konu alıyor. Bir yanda genç kalmak ve içindeki çocuğu öldürmemek, diğer yanda hayatın omuzlara bindirdiği yüklerle alınan sorumluluk ve olgunluk kaçınılmazlığı... Bir yanda duygusal olarak durgunlaşmak ve heyecanın azalması, diğer yanda içindeki ateşi söndürmemek... Bu adam, hayatının tam ortasında... Slipknot’taki şarkı sözleri daha karanlık, daha kaotik, daha sert ve daha korku temalı olan Corey; Stone Sour’da bize yaklaşıyor. Özellikle de bu albümle, adeta bir dostumuzun kişisel yakınmalarını, nefretini, hüznünü ve isyanını dinliyor gibiyiz. Toplam 11 şarkılık albümde boş şarkıyı geçelim, boş bir saniye bile yok. Muhteşem bir vokal performansı, büyüleyici bir gitar işçiliği var... Beste yapıları, sound, her şey muhteşem. Grup, iyi müzik dinlemenin giderek zorlaştığı bir ortamda ayakta alkışı hak ediyor.
CODY SIMPSON
PARADISE
Atlantic Records / EMI
Solo kariyeri olanlar arasında, Justin Bieber son yılların en büyük gençlik fenomeni olabilir ama artık rakipsiz değil. Avustralyalı 15 yaşındaki Cody Simpson ilk albümüyle çıkageldi! Genç müzisyen 2010 yılından beri hayatımızda ve şimdiden Simpsonizer’lar adlı bir kitlesi bile var. Çıkışını Flo Rida düeti ‘iYiYi’ ile yapan Cody’nin müziği o günden bugüne gitgide olgunlaştı. ‘Paradise’taki 10 şarkıdan dördünün sözleri Cody’nin imzasını taşıyor. Bu yaşta, üstelik de daha ilk albümünde bestekârlık yanını ortaya koyması, geleceği adına parlak ışıklar yakıyor. Albümde ‘Paradise’, ‘Got Me Good’, ‘Tears on Your Pillow’, ‘Summer Shade’ ve ‘Gentleman’ gibi klasik ve akustik gitarı bol bol duyduğumuz şarkılarla, ‘Be the One’ ya da ‘I Love Girls’ gibi uptempo ve elektronik altyapılı şarkılar kol kola. Becky G. düeti ‘Wish You Were Here’da ise sevgiliye duyulan özlemin hareketli parçalarla da dile getirilebileceği kanıtlanmış. Pop müzikten hoşlanan herkesin sevebileceği bir albüm bu.
PITBULL
GLOBAL WARMING
Sony Music
R&B, hip hop ve pop dünyasının en çalışkan yıldızlarından biri Pitbull. Neredeyse her gün bir başka ünlü isimle düet yapıyor! Üstelik kendi kariyeri de inanılmaz bir üretim ivmesine sahip. Dile kolay, 8 yılda 7’nci albümü bu! Açılışı, albüme adını veren ‘Global Warming’ yapıyor. Şarkıda ‘90’lı yıllara damgasını vuran ‘Macarena’dan sample’lar var. ‘Men in Black 3’ filminin soundtrack’inde yer alan ‘Back in Time’, Shakira düeti ‘Get It Started’ ve ‘Don’t Stop the Party’ öne çıkan hitler. Pitbull demek düet demek olduğu için başka kimler var diye merak edenlere duyuralım; albümde Christina Aguilera, Chris Brown, Usher, Jennifer Lopez, The Wanted, Enrique Iglesias ve Havana Brown gibi devlerle düetler yer alıyor. Düet yaptığı isimlerin hepsi, şarkı sözlerine de destek vermiş. Pitbull’un en samimi itiraflarıyla dolu, duygusal bir parça olan ‘Outta Nowhere’ hariç tüm şarkılar sizi dans ettirmekten yoracak derecede. Pitbull yine dans pistini ateşliyor, enerjisi olan kapsın bu albümü!