Güncelleme Tarihi:
JENNIFER LOPEZ
DANCE AGAIN... THE HITS
Sony Music
İlginçtir, Latin pop efsanesi J.Lo’nun kariyerindeki ilk ‘en iyiler’ toplaması bu albüm. Ve son bir yıldır pop müzik tarihindeki en büyük geri dönüşlerden birine imza atmakta olan J.Lo, işte bu albümün turnesi dâhilinde 14-16-17 Kasım’da İstanbul’da üç konser verecek. Yılın en büyük hitlerinden, Pitbull düetli ‘Dance Again’le açılıyor albüm. Flo Rida’lı ‘Goin’ On’, yine Pitbull’lu ‘On the Floor’ (hani şu efsanevi ‘Lambada’ melodisi üzerine kurulan şarkı), Lil Wayne’li ‘I’m into You’, LL Cool J’li ‘All I Have’in yanı sıra ‘Feelin’ So Good’, ‘Love Don’t Coast a Thing’, ‘Waiting for My Tonight’, ‘Let’s Get Loud’, ‘Jenny from the Block’ ve Lopez’in çıkış şarkısı ‘If You Had My Love’ gibi artık birer pop klasiği kabul edilen şarkıları içeriyor. Siz bu arada albümün deluxe edisyonunu edinmeye çalışın mümkünse, çünkü DVD ilavesi var ve DVD’de 11 şarkının klibi bulunuyor. Şimdiden muhteşem geçeceğini hissettiğim üç konser için de bu albümden daha iyi bir ısınma fırsatı olamaz.
KREATOR
PHANTOM ANTICHIRST
Nuclear Blast
Alman thrash metal fenomeni Kreator, 18 Kasım’da İstanbul’da Küçükçiftlik Park’ta sahne alacak. Grubun beyni Mille Petrozza’nın üretim anlamında altın çağlarını yaşadığı dönemlere denk gelmiş olmamız büyük şans. Günümüzde toplumları aydınlatma sevdasına tutkuyla bağlı, bu yolda elinden ne geliyorsa büyük bir hırsla yapmaya devam eden sanatçı sayısı çok değil. Gel gör ki sert müzik türlerinde bu tarz ‘gönül insanları’na daha sık rastlıyoruz. Mille Petrozza da o isimlerden işte. Bundan önceki 12 Kreator albümünde ne yapıyorsa; temelde aynı şeyi yapmaya, yani insanoğluna bilinç aşılamaya devam ediyor. Bunu yaparken başvurduğu teknikse zaten sert bir tür olan thrash metal’in en vahşileşmiş hâli. Bir bakıma gürültünün içerisinde kötüyü göstererek iyiye yöneltiyor bizi. “Aslında hepimiz hippiyiz” demişti zaten. Boğazı sıkılmış, feryat eden insan tonundaki brutal vokalleriyle ‘acı gerçekleri’ haykırmaya devam ediyor Petrozza. Müthiş bir melodik thrash metal albümüyle daha...
JOEY RAMONE
...YA KNOW!
BMG Rights Management
Günümüz gençlerinin birçoğunun bir tişört markası zannettiği Ramones, bugün punk’ın hâlâ yaşıyor olmasının en büyük müsebbiplerindendir. 1974-1996 yılları arasındaki kariyerleri boyunca sadece kendi nesillerini değil, gelecek nesilleri de derinden etkilemiş ve unutulmaz punk rock başyapıtları yaratmışlardır. Joey Ramone da, grubun 2001’de hayata gözlerini yuman vokalisti... İlginçtir ki, sadece iki solo albümü var ve ikisi de o öldükten sonra yayımlandı. İlki, 2002 tarihli ‘Don’t Worry About Me’, ikincisi de işte bu albüm. Joey’in Joan Jett, Richie Ramone, Mickey Leigh (Joey Ramone’un kardeşi), Andy Shernoff (Dictators), Thunderbolt Patterson (Dictators), Holy Beth Vincent, Richie Stotts (The Plasmatics), Bun E. Carlos (Cheap Trick), Steven Van Zandt (E Street Band), Dennis Diken (Smithereens) ve Lenny Kaye gibi isimlerle çeşitli zamanlarda kaydettiği şarkılardan oluşan bu albüm yılın en iddiasız işlerindendi ama neredeyse bir başyapıt! Iskalamayın...
ALPER CENGİZ
ALPER CENGİZ
We Play
Beyoğlu’nun kült mekânı Hayal Kahvesi’nin en uzun soluklu performansçılarından biriydi Soul Stuff. Alper Cengiz de soul, blues ve rock‘n’roll çalan o grubun vokalisti. Elvis Presley’i andıran imajı ve sahne duruşuyla dikkat çeken Alper’in beş şarkıdan oluşan bu mini albümü; ‘İstanbul’ adında yüksek tempolu, funky bir rock şarkısıyla açılıyor. Ardından gelen, MFÖ’den Fuat Güner’in de sesini duyduğumuz ‘Rüya’, tempoyu bayağı düşürüyor. ‘Yalan’da alev alev gitarlar yükseliyor ve cayır cayır bir rock sound’u ile Alper şakasının olmadığını belli etmek istiyor. ‘Yetmiyor’ mizahi sözleriyle eğlenceli bir rockabilly şarkısı. Alper bu şarkı için ‘Öğrenci Blues’ tanımını uygun görmüş. Son şarkı ‘Yorgun Gemi’ ise sound’un en derinleştiği şarkı. Fuat Güner’in yanı sıra Metin Türkcan, Serdar Barçin, Batur Yurtsever ve Levent Candaş gibi hatırı sayılır müzisyenlerin de kayıtlarında yer aldığı bu ‘maxi single’ ile Alper Cengiz kariyerinde yeni bir adım atmış oluyor. Yolu açık olsun diyelim...
GREEN DAY
¡UNO!
Warner Bros / EMI
Üçlemenin ilk albümü
Punk rock’ın gelmiş geçmiş en büyük grubu kimdir sizce?
Birkaç farklı cevap geleceğinden eminim...
The Clash’ten, Ramones’a kadar uzar liste... Bizim nesil için bu grup, Green Day’dir. En azından ‘en popüleri’ diyelim. Özellikle 2000’lerin tartışmasız en büyük punk ikonu oldu bu üçlü. 1994 tarihli ilk büyük albümleri ‘Dookie’den sonra düşüşe geçen kariyerlerini kurtaran neydi peki? 2004 tarihli başyapıtları ‘American Idiot’ elbette. O albümle sadece müzikal açıdan değil, şarkı sözleri içeriği açısından da müzik endüstrisi dâhilinde Amerikan toplumuna okkalı bir tokat atmışlardı. 2009 tarihli ‘21st Century Breakdown’ ise aynı kulvardan devam etse de gereğinden fazla uzun olması ve standart punk rock dinleyicisi için fazla detay içermesi sebebiyle ‘yorucu’ bir albümdü. Şimdi sırada grubun kariyeri boyunca giriştiği en riskli hamle var: Peş peşe üç albüm yayımlamak!
Yanlış okumadınız, Green Day bu yıl bitmeden üç albüm birden yayımlamış olacak. ‘¡Uno!’ serinin ilk albümü ve sırf bu sebeple bile önemli.
Büyük konseptten, devasa sound’dan uzakta, saf rock‘n’roll’a öykünmeler içeren ve gruba yeniden hayat veren bir albüm bu. AC/DC’nin şarkının her tarafını kaplayan keskin rifleriyle The Beatles’ın kulaklara kelepçe takan melodilerinin birleşimi diyebiliriz bu albüm için. Gevrek gitar tonlarıyla, inceltilmiş rock sound’uyla... Yine de ‘¡Uno!’nun asıl farklılığı, bu üç adamın yeniden birtakım arayışlara girmiş olduğunu açık etmesinde saklı. ‘Kill the DJ’deki dans havası, ‘Sweet 16’daki ‘80’ler alternatif rock’ı tadı, ‘Troublemaker’ın Suede’den ‘Can’t Get Enough’ı anımsatan ambiyansı bu açıdan direkt öne çıkan nüanslar. Albümün hazinesiyse 2012’nin en güzel alternatif rock single’ı olabilecek ‘Oh Love.’ Punk’tan disco’ya, oradan rock’a kıvrılan bir şarkı koleksiyonunun, The Clash-vari bir şarkı spektrumunun noktasını bir aşk valsiyle koyuyor Green Day.
Sonuç itibariyle özlenen Green Day’in geri dönüşü olarak yorumlayabiliriz bu albümü. Bakalım serinin kalan iki albümü nasıl olacak?