Güncelleme Tarihi:
SAGOPA KAJMER
SAYDAM ODALAR
Melankolia Müzik
‘Galiba’ adlı şarkının orijinali ve farklı mix’lerinden oluşan bir maxi single yayımlama fikriyle yola çıkan, ardından projeyi genişletip yeni şarkılar da ekleyen Sagopa Kajmer; ‘Galiba’nın orijinalinin yanı sıra toplam 9 remiksi ve 6 adet de farklı, yeni şarkısından oluşan “Saydam Odalar”ı ile karşımızda. Sagopa, işin içine arabesk nakaratlar ekleyerek Türkçe rap’te yeni bir akım yaratalı uzun zaman oldu ama kendisi yenilik yapmak konusunda pek hevesli değil gibi. O “yenilik” dediğim şey, şarkının orijinaline artı değer ekleyemeyen bu albümdeki remikslerle olacak iş değil çünkü. Gerçi hayranları da ondan yenilik beklemiyor muhtemelen. Kolera’nın sesinin ve yazdığı sözlerin bana itici geldiğini yazmıştım, o yüzden toplam 7 yeni şarkı içinde sadece 2 şarkıda düet yapıyor olması benim adıma sevindirici bir gelişme. Yeni şarkılar arasından favorim ise açılış şarkısı ‘İnsafa Gel’.
PITBULL
PLANET PIT
PoloGrounds / J Records / Sony Music
Son birkaç yılın gündemden hiç düşmeyen rap yıldızı Amerikalı Pitbull’un, her şeyden önce üreticiliği dikkatimi çekiyor. Albüm yayımladığı yıllar: 2004, 2006, 2007, 2009, 2010 ve 2011. “Yeğenim, geç hele şöyle bi soluklan...” da diyemiyoruz çünkü her albümü çok iyi. Neye göre? Ağırlıklı olarak diskoteklerde çalınan “dans pisti” şarkılarının standartlarına göre elbette... 1981 doğumlu Pitbull, hip hop kökeninden geliyor olsa da yaptığı şeyin adı “disko pop”. Yani İstanbul’da onca yer varken boşuna Riddim’de sahne almadı kendisi. Bu sefer de; aralarında David Guetta, RedOne ve DJ Buddha’nın olduğu prodüktörler ordusuyla ve Ne-Yo, Marc Anthony, T-Pain, Enrique Iglesias, Sean Paul, Chris Brown gibi devlerin düetleriyle şahane bir dans albümüne imza atmış. Şarkılar amaca o kadar uygun ki; mesela ‘Pause’u dinler dinlemez gözümün önüne dans pistleri veya beach club’lar geliyor.
3 DOORS DOWN
TIME OF MY LIFE
Universal / Topkapı Müzik
3 Doors Down her albümüne en az üç hit sıkıştırabilen bir grup. Radyo dostu şarkılar yapıyorlar ve Amerikan genel rock dinleyicisine sesleniyorlar. Bir de belli formülleri var, mesela şarkıları bir hızlı, bir yavaş olacak şekilde diziyorlar albüme. Her albümde biraz risk almalarını bekliyorum ama bundan özenle kaçınıyorlar. Bu albümün açılış parçası ‘Time of My Life’ alışılmış sound’larından daha sert tınlıyor ama ardından gelen albümün ilk single’ı olan ‘When You’re Young’ ile yine kendilerinden bekleneni veriyorlar. ‘Round and Round’ ve ikinci single olarak yayınlanan ‘Everytime You Go’ albümün öne çıkanları olarak kulağa çarpıyor. Benim en sevdiğim sert sound’lu, nefis gitar sololu kapanış şarkısı ‘Believe’ oldu. Vokalde Scott Weiland olsa katıksız bir Velvet Revolver şarkısı olabilirmiş. İyiler tarafında yeni single adayı olarak gördüğüm ‘On the Run’ ve ‘She is Love’ var. İçinde bir ‘Kryptonite’ ya da ‘Loser’ ayarında şarkı olmasa da albümü sevdim.
SIMPLE PLAN
GET YOUR HEART ON!
Lava, Atlantic
Albümdeki ‘Loser of the Year’ adlı şarkıya gönderme yaparak “Yılın Kaybedeni” başlığını attığı yazısında Erdem, o başlıkla biraz abartmış olabilir ama albümün muhteviyatı konusunda haklı. “Get Your Heart On!” kapağı güzel, şarkıları vasat bir albüm. İlk üç albümünde alternatif rock’ın popüler kulvarında ilerleyen grup, dördüncü albümünde ikinci sınıf Amerikan gençlik dizileri için soundtrack yapmış sanki. Pop punk kafası bu kadar sıkıcılaşmış mıydı yahu? Evet, kendi müzikal çerçevesi dâhilinde grup hâlâ ama bu sefer sıradanlık tehlikesi tüm besteleri etkisi altına almış. Simple Plan hayranlarının sondaki nakarat kısmına vokallerde destek verdiği ‘This Song Saved My Life’ özel bir şarkı, K’Naan’li ‘Summer Paradise’ biraz öne çıkıyor, bir de Natasha Bedingfield’le düet ‘Jet Leg’ biraz parlıyor o kadar. Geriye kalan şarkılar gibilerini, yüzlerce ikinci sınıf pop punk grubu yapıyor zaten.
DAVID GUETTA
F**K ME I’M FAMOUS
EMI
Son yılların en gözde isimlerinden Fransız DJ David Guetta, “F**k Me I’m Famous” adını verdiği mix serisinin Ibiza ayağıyla karşımızda. 2003’ten bu yana bu seride altı albümü geride bırakan Guetta, serinin yedincisinde de sizi dans pistine davet ediyor. Albümün açılış parçası sanatçının sondan bir önceki single’ı ‘Where Them Girls At’. Featuring’inde Flo Rida ve Nicki Minaj’ın olduğu bu parça club’larda fırtına gibi esmişti kısa zaman önce. Snoop Dogg’la beraber yaptığı ‘Sweat’, Afrojack ve Carmen feat.’li ‘Pandemonium’, son single ‘Little Bad Girl’ün enstrümantal hali ve ‘Bass Line’ Guetta külliyatından albüme yansıyan çalışmalar. Chris Brown & Benny Benassi’den ‘Beautiful People’, Afrojack’ten ‘Replica’, Tim Mason’dan ‘The Moment’ ve Nadia Ali’den ‘Rapture’ ise aradaki diğer parçaların öne çıkanları. Guetta dehası ile tanışmak için iyi bir fırsat.
BEYONCE
4
Columbia / Sony Music
Alter egosu Sasha Fierce’in benliğiyle hazırladığı 2008 tarihli “I Am... Sasha Fierce” albümü sonrasındaki baş döndürücü kariyer sıçraması, Beyonce’nin hem hayata hem de müziğe bakış açısını değiştirdi. Yeni albümün yaratım sürecine başladığı anlarda şöyle demişti; “Fierce’ı öldürdüm...” Artık her iki karakterini de birleştirebilecek olgunluğa eriştiğini anlatıyordu uzun uzun. Dördüncü albümüne “4” adını verecek kadar olgunlaşmış gördüğünüz üzere. Şaka bir yana, bu albümün daha öncekilere benzemeyeceğini vurguluyordu üzerine basa basa. Albümü baştan sona dinlediğim ilk tur sonucunda ben de aynen o hisse kapıldım. “4”, Beyonce’nin pop yıldızlığından divalığa, tabiri caizse “ağır ablalığa” geçişini kutladığı albüm. İlk klip parçası ‘Run the World (Girls)’ aldatıcı bir şarkı. Albümün muhteviyatı hakkında ters köşe bir duruşu olduğunu bile söyleyebilirim hatta. “4”, neredeyse tamamı orta tempo, balad kafası pasajlardan oluşan şarkıların bir bütünü. Ama bu, albümün kötü olduğuna bir işaret mi ki? Tabii ki hayır. Soul, r&b, orta tempo pop, hafif rock derken bir diva resitali veriyor Beyonce adeta. İlk şarkı ‘1+1’in sonlarındaki gitar solosu bir Pink Floyd ambiyansı yaratıyor mesela, düşünebiliyor musunuz? Favorilerimden ‘I Care’in nakaratındaki soul ve pop harmanındaki lezzetin tadı damağımda kalıyor her dinleyişimde. Michael Jackson’ın ilk dönemlerindeki müzikal hissiyatı hatırlatıyor. Gitar solosu gene iş başında... ‘Best Thing I Never Had’in zengin altyapısı ve Beyonce’nin nakarattaki vokal ilerleyişi ortaya bir klasik müzik görkemi çıkarıyor. ‘Start Over’ın zemininde duran piyano ritimlerinin üzerine Beyonce sesiyle öyle güzel köprüler kurmuş ki, şapka çıkarmamak imkânsız. ‘Love on Top’ sonra... Albümün geneline aykırı temposu, oynak ritimleri ve genel sound’uyla bir “Moulin Rouge” havası estiriyor. ‘Countdown’da ise Lady Gaga’ların, Rihanna’ların, Katy Perry’lerin, Christina’ların ve Britney’lerin popuna göz kırpıyor, isterse hâlâ o kafada bir hit de yapabileceğini gösteriyor. Bu şarkının ve hemen ardındaki ‘End of Time’ın yazım ekibi, belli ki son birkaç yıldır müzik kanallarını domine eden “yeni dönem dans figürleri”ni düşünerek yazmış bu şarkıları. Normal sürümünde 12 şarkının yer aldığı “4”te Beyonce; klişe olan tüm altyapılardan sıkılmış, neredeyse her notada bir tazelik peşinde. Vokal melodilerinden tutun da ritimler için kullandığı enstrümanlara ve şarkı aralarına serpiştirdiği ara pasajların sürelerine kadar... Hip hop, soul, r&b, pop ve hatta az buçuk da olsa hafif rock’ın muhteşem bir sesle buluşmasını temsil ediyor “4”. Beyonce, ne kadar iyi bir sesi olduğunu kanıtlamak istemiş ve başarmış. Her şarkının odak noktasında onun harikulade vokalleri var.