Güncelleme Tarihi:
T.I.
NO MERCY
Atlantic / EMI Türkiye
Ruhsatsız silah taşımanın yanı sıra, çok sayıda makineli tüfek ve susturuculu tabanca satın almaya teşebbüsten yargılanan T.I., 1 yıl hapis ve 100 bin dolar ceza ödemeye mahkûm olmuştu hatırlayacağınız üzere. İşte “No Mercy” de, ceza sonrası çıkardığı ilk albüm. Tabii ki koyu renkli bir albüm olduğu ve şarkı sözlerinden mutluluk akmadığı tahmin ediliyordur. Evet, bu kadarını bekliyorduk tabii ki ama açıkçası müzikal açıdan da hızını düşüreceğini düşünüyordum. Temposundan bir şey kaybetmemiş T.I., üstelik Eminem’le düet yaptığı ‘That’s All She Wrote’ta mesela ya da ‘Big Picture’da veya ‘Everything on Me’de oldukça catchy melodiler yakalamış. Albüme damgasını vuran şarkı ise, The Dream ile düet yaptığı ‘No Mercy’ tabii ki. Tokat gibi şarkı...
ART NİYET
AŞKA GEREK YOK
Müzik Makinası
Ankara’nın son yıllarda en heyecan veren projesi Art Niyet en nihayetinde albümleri “Aşka Gerek Yok” ile huzurlarımızda. Art Niyet müziği kadar tavrıyla da özel bir noktada bulunan bir rock ‘n’ roll sevdalıları bandosu. Taviz ve stilsizlikle araları hiç yok, “ne isek o” kafasında davranan, sahnede seksi dansçılarıyla ve daha pek çok müteşebbis hadiseyle yıllardır isimlerini zaten hafızalara kazımış bir oluşum. Albüm benim gözümde tüm bu şaşaanın yanında biraz mütevazı kaldı. Tabii bir “Dr. Feelgood” ya da “Look What the Cat Dragged In” beklemek elbette yanılgı olur. Bence yine de aşırı cesur sözleri ve rock ‘n’ roll kültürünün unutulmaya yüz tuttuğu yıllarda yaptıkları müzikle ilgiyi hak ediyorlar. Art Niyet sanırım benim için bir stüdyo grubundan çok bir performans grubu olacak daima ancak şarkılarına da bir kulak verin derim.
MERAL AZİZOĞLU
Adres Defteri
Yazz Records
Eğitimci kimliğiyle tanıdığımız ama bugüne kadar birçok müzik projesinde yer almış Meral Azizoğlu, Ozan Doğulu’nun kaptanlığında çıktığı ilk müzik yolculuğundan alnı ak dönüyor. 7 yıl süren hummalı ve detaylı bir çalışmanın ürünü olan “Adres Defteri” Türk Sanat Müziği’nin 2000’lerdeki en güzel izdüşümlerinden biri olarak gösterilebilir. Düzenlemelerde Ozan Doğulu, Hakan Güngör, Taner İşçi ve Faruk Paker’in imzası olan albümün video şarkısı ‘Adres Defteri’ Türk Sanat Müziği dinleyicileri dışında pop ve alaturka tınıların tüm dinleyicilerini yakalayabilecek kadar güzel bir çalışma. ‘Mutlu Değilim’ ve ‘Günün Sonunda’ da albümün en iyileri arasında. Meral Azizoğlu vokalini gösterişli bir şekilde sunmaktansa hissi ön plana çıkarmak istemiş, bunda da çok başarılı olmuş. Şarkı sözleri de eski Türk Sanat Müziği hissiyatını samimiyetle dile getirmiş.
MEYRA
Aşklayalım
DMC
Şehrazat’ın yazdığı, Ajda Pekkan’a niyet Meyra’ya kısmet ‘Aşklayalım’ son zamanların büyük hit’lerinden biri. Meyra bu hitin yarattığı etkiyi albüm kılıfında bir ürünle değerlendirmek istemiş ve best of tadındaki bu 10 şarkılık uzun metrajlı single çalışması çıkmış. (Bu tip derlemeleri yeni albüm gibi değerlendirmeyi benimseyemedik.) Çalışmada ‘Aşklayalım’ın üç farklı versiyonu mevcut; Mustafa Ceceli versiyon, Volga Tamoz Slow versiyon ve Burak Yeter remix. Bunlar dışında üç yeni şarkı var; ‘Konuşma’, ‘Kalbim Bir Pusula’ ve ‘Fotokopi’. Meyra düzeyli pop yapan birkaç şarkıcıdan biri. Sesi ve yorumu standartların çok çok üzerinde. Şarkı sözleri de bu çalışmadaki ‘Fotokopi’ dışında Orçun Kunek’leşmiyor. Çalışmada Meyra’nın dört eski hit’i de mevcut. Cemil Demirbakan ile yaptığı düetler ‘Ağladın Ya’ ve ‘Beni Sensiz Düşünme’, Burak Kut ile düeti ‘Karar Bize Ait’ ve Mario Frangoulis ile düeti ‘Vincero Perdero’. Bunların özellikle sonuncusunda Meyra sesinin ve yaratıcılığının gidebileceği yerleri kanıtlıyor. Daha çok bu sularda gezinirse ne güzel olur.
SİNAN AKÇIL
KALP SESİ
Poll Production
En baştan şu konuda anlaşmalıyız diye düşünüyorum; şarkı sözü yazarı olmak, şarkıları düzenlemek, aranje etmek falan ayrı bir iş, onları “seslendirmek” ayrı bir iş. Bakın mesela bu konuda Soner Sarıkabadayı gibi bir örnek var önümüzde. Şahane şarkılar yazabilen ama sesiyle o şarkıları mahvedebilen biri kendisi. Sinan Akçıl’da da durum aynı maalesef. Hadise için yaptıkları unutulmaz ama şimdi kendi albümünde durum fiyasko. Neyse ki Ajda Pekkan, İzel ve Hande Yener var, düet yaptığı isimlerin arasında da, o açıdan biraz katlanılabiliyor albüme. ‘Atma’ dışında tüm şarkılar, ‘90’lardaki basit popun kötü birer kopyası gibi. Müzikle uğraşan herkesin, iyi bir sesi olduğu gibi bir durum yok. Üzgünüz...
TEOMAN
AŞK VE GURUR
Avrupa Müzik
“İnsanlık Halleri” Teoman’ın minimalist tavrının altına sakladığı sofistike içeriğiyle Türkçe rock külliyatımız için önemli bir albümdü bence. Yavaş yavaş dinleyiciyi ele geçiren siyah beyaz grenli bir havası vardı. Dokuzuncu albüm “Aşk ve Gurur” ise daha renkli ve ilk dinleyişte insanı daha çabuk yakalayan bir yapıda. Bu açıdan “Renkli Rüyalar Oteli” ile “İnsanlık Halleri” arasında çıkmış gibi tınlıyor. Albümün açılış ve klip şarkısı ‘Tek Başına Dans’ Selda Bağcan’ın Aşık Mahzuni Şerif’in ‘İnce İnce Bir Kar Yağar’ına yaptığı cover’dan bir rif’i merkezine yerleştirmesiyle dikkat çekiyor. (Aynı gitar rifini daha önce Amerikalı rapçi Mos Def de kullanmıştı.) Tam bir Teoman hit’i. Fransız şarkıcı Calogero’nun ‘Passage Des Cyclones’ şarkısına rock kıyafeti giydirdiği ‘İstanbul’da’ albümün en iyilerinden biri olarak hemen göz kırpıyor dinleyiciye. Teoman’ın bazı klasiklerine imza atan Barlas Erinç’in söz ve müziğini yazdığı ‘Romantik’ ve ‘Martılar’ da albümün lokomotifleri arasında. ‘Romantik’i “Romantik” filmi esnasında yazmış olsalardı film seviye atlardı diye düşünüyorum! Albümün en iyi şarkısı ise bence ‘Bana Öyle Bakma’. Monopop’un solisti olarak tanıdığımız İrem Candar ile Teoman’ın sesleri birlikte büyüleyici bir kimya elde etmiş. Teoman’ın hitlerle ve klasiklerle dolu kariyerinde hâlâ yeni şarkılar, yeni melodiler ve yeni hikâyeler bulması hayranlık uyandırıyor. Fakat o da bazen kendini tekrar edebiliyor, bu açıdan Teoman’ın eski klasiklerinden bir kolaj gibi tınlayan ‘Bak Hayatına’ “Aşk ve Gurur”un sönük anlarına neden oluyor. Derken ‘Yıllar Sonra’ gibi hikâyeli bir şarkı, ‘Tesadüfen’ gibi içli bir tango ve Deniz Durukan’ın sözlerinden derlenen ‘Ölüm Işığa Uzanmış’ hızla müzikaliteyi yükseltiyor. Mabel Matiz imzalı, buzukili, akordiyonlu ‘Sahilde Bir Sarhoş’ ile çakırkeyif bir sedayla bitiyor albüm, biraz da eski “destansı” kapanış şarkılarını (bkz: ‘En Güzel Hikayem’, ‘Uçurtmalar’) özleterek. “Aşk ve Gurur” sade besteleri zengin bir anlayışla çalan, detaya inen duyguları rengârenk boyayan bir albüm. “Bana öyle bakma, anlayacaklar, ikimize karşı bu dünya, bizi anlamayacaklar”, “Kalbimi söktüm, seni kazıyım derken, ta en derinden iliklerimden… Barmen git başımdan sarhoşum zaten”, “Baharda sensiz olmak, ne kadar zor, güneşim olsan, ısıtsan çok mu zor” gibi yıllarca unutulmayacak mısralar, yalnızken mırıldanacak nakaratlar, içimizi dağlayacak buzuki dokunuşları ve ıslıklar var. Birazcık gurur, birazcık hayal, biraz kıskançlık, biraz pişmanlık, bolca da aşk…