Güncelleme Tarihi:
SİNAN AKÇIL KAPI
Poll Production
İnat ederek müzik yapılır mı? Neden yapılmasın? Bakın Sinan’a... Sesinin yetersiz, icrasının kalitesiz, bestelerinin ucuz ve basmakalıp olmasına aldırmadan, etrafındaki birkaç kişinin dolduruşuna gelerek, inatla müzik yapıyor. Üstelik bizzat yüzüne karşı, yaptığı şeyin neden kötü olduğu da anlatılıyor ama aldırmıyor. İnat ediyor. Dedim ya, inatla da müzik yapılır. Neden olmasın? Belki işin mutfağındayken bir saygınlığı vardı gözümde ama şarkı söylemeye başladığı ve bu şarkıları kayıt edip insanlara ticari bir ürün olarak sunmaya başladığı andan itibaren herhangi bir saygınlığı kalmadı bende kendisinin. Bedava dağıtsa hadi neyse diyeceğim... Boşuna beklemeyin, böyle bir albümün detayına inemeyeceğim. Ama şunu da sormak istiyorum: 31 yaşında bir adam, neden 19 yaşındaki Justin Bieber’ın imajına özenir? Masumane bir ‘örnek alma’ olmadığı apaçık ortada. Dudakları öne çıkararak yeni fotoğraflar çektirmeyi müzik yapmaktan daha çok önemserseniz, kusura bakmayın, sizi ciddiye alamam.
TREMONTI
ALL I WAS
RET12
‘90’ların ikinci yarısında Amerikan rock’ının en çok satan gruplarından biri olan Creed’le kariyerine zirvede başlayan gitarist Mark Tremonti, sadece ticari rock değil esaslı rock yapabileceğini de 2000’lerde Alter Bridge’le kanıtlamış ve günümüzün en büyük gitaristlerinden biri haline gelmişti. Alter Bridge benim için 2000’li yılların en iyi birkaç grubundan. İşte o grubun vokalisti olan Myles Kennedy, bir başka gitar ustası Slash’in de vokalisti olduğu için programı yoğun. Dolayısıyla bir süre Alter Bridge’le ara vermesi gerekti. Tremonti de bu arayı boş geçmedi ve ilk solo albümünü yayımladı. Benim için 2000’lerin, Daron Malakian (System of a Down, Scars on Broadway) ile birlikte en heyecan verici gitar tonuna sahip gitaristi Mark Tremonti; bir kış günü, tatil beldesinde, kimse yokken, denize nazır, ısınmak isteyeceğinizde dinlenecek türden bir albüme imza atmış. Tamam, anlaşılması biraz zor bir tanımlama oldu sanırım ama ne yapayım, albümü dinleyince aynen böyle hissettim.
Modern popun trend öncüsü
Kariyerine 1995’te başlamış, Amerika ve İngiltere gibi müzik dünyasının en büyük iki pazarında hemen hemen her albümü ve single’ında zirveye kurulmuş, 6 stüdyo albümü toplamda 35 milyonun üzerinde satmış, 6 kez Grammy, sayısız kez dünya çapında ödül kazanmış, devasa konser prodüksiyonlarıyla pop müziğin görsel şov sınırlarını zorlamış, tüm zamanların en başarılı gruplarından The Black Eyed Peas’i biliyorsunuz değil mi? İşte bu grubun ana şarkı yazarı, bestecisi ve prodüktörü olarak will.i.am’e bir müzik profesörü gözüyle bakıyorum ben.
Sadece The Black Eyed Peas’in dudak uçuklatan ticari başarısıyla sınırlandırılacak bir deha değil o. Bugün pop müziğin en sık başvurulan tekniklerinin ve altyapı stillerinin birçoğunda katkısı olan 36 yaşındaki müzik adamı; hem solo albümleri hem de birçok isme verdiği şarkılarla, onlara yaptığı prodüktörlükle ya da farklı isimlerin şarkılarına yaptığı düetlerle de son 7-8 yıldır adından sıklıkla söz ettiren bir isim. Şarkılarını prodükte ettiği ve şimdiye kadar birlikte çalıştığı ‘bazı’ isimler, durumun ciddiyetini anlamak için yardımcı olacaktır: Michael Jackson, U2, Britney Spears, Rihanna, Usher, Justin Timberlake, Nicki Minaj, Cheryl Cole, 2NE1, The Game ve Nas. Seslendirme yaptığı ya da rol aldığı film ve dizilere değinmiyorum bile. Kendisi 360 derece popüler kültürle çevrelenmiş bir yıldız.
will.i.am için durmak yok. Sırada dördüncü solo albümü “#willpower” var. (Albüm isminin Twitter hashtag’i gibi yazılmasına dikkat. Boşuna ‘modern müzikte trend öncüsü’ demiyoruz.) Albümde konuk bol. 15 şarkının sadece 4’ünde will.i.am yalnız. Üstelik bu konuk kadrosu da bir hayli popüler isimlerden oluşuyor. Aralarında Britney Spears, Chris Brown, apl.de.ap, 2NE1, Justin Bieber, Miley Cyrus ve Nicole Scherzinger var mesela. Albüm, günümüzün pop müzik trend’lerinin içine bolca işlediği bir sound’a sahip tabii ki ama yine de will.i.am’den beklediğim kadar dâhiyane numaralar yok. Standart üstü bir eser ama will.i.am’den yeni bir devrim bekliyordum.
JUSTIN TIMBERLAKE
THE 20/20 EXPERIENCE
RCA / Sony Music
Justin Bieber pop dünyasında nasıl bir çılgınlıksa, neredeyse o kadar büyük bir çılgınlığa sebep olmuştu adaşı 2000’lerin başında. Tüm zamanların en popüler boy band’lerinden ‘N Sync’ten ayrılıp solo kariyere başlamıştı. 2002 tarihli ilk albümü ‘Justified’ muhteşem bir pop albümüydü. İnsanlar ‘yeni Michael Jackson’ı bulduklarını düşünüyorlardı. 4 yıl sonra gelen ‘FutureSex/LoveSounds’ ile ise Timberlake, 2000’lerin en büyük pop yıldızıydı. Zirveyi gördü ama orada bıraktı. Oyunculuğa yöneldi, birçok filmde yer aldı. Derken işadamı olmaya soyundu, firmalar kurdu, yatırımlar yaptı. ‘The 20/20 Experience’ın önemi, Timberlake’in sürpriz bir kararla müziğe dönüşünün ürünü olması. Dolayısıyla beklenti büyüktü. Ama maalesef, benim açımdan büyük bir hayal kırıklığı oldu. Sanırım aradan geçen yılların Timberlake’in müzik anlayışını değiştirmiş olabileceği ihtimalini yok saydık. Harikulade ‘Let the Groove Get In’ dışında çoğunluğu düşük tempolu, sıkıcı r&b ve soul şarkılarının albümü bu.
RESUL DİNDAR
DİVANE
Esen Müzik
Doğu Karadeniz’in kendine has, çok etkileyici bir müzikal tınısı var. İşin hem hüzün hem de coşku kısmını çok iyi özümseyebilmiş melodiler çıkıyor o tınılardan. Ayrıca Doğu Karadeniz müziğinin ritmik altyapısı da şivenin fonetik yapısına göre şekillenebilir olması sebebiyle, müthiş bir prozodi olanağına imkân sağlıyor. Bir Karadeniz türküsü duyduğunuzda yerinizde zor duruyorsanız, işte bundan. Resul Dindar da bir Doğu Karadeniz çocuğu. Hopa doğumlu Resul, 2005’ten beri İstanbul’da. 2 yıl Su Bulurt grubuyla Karadeniz müziği yaptı, 2008’de kurduğu Karmate grubuyla da iki albüme imza attı. Geçen yıl gruptan ayrılan Resul, şimdi ilk solo albümüyle karşımızda. Biçimden önce öz, özden önce duygu, duygudan önce insan gelir felsefesiyle müzik yapan Resul; Türkçe, Lazca, Gürcüce, Megrelce, Hemşince, Çeçence ve Rumca şarkılarla güzel bir harman yaratmış albümünde. Ama böyle olunca bütünlük tutturulamamış, albüm biraz dağınıklaşmış. Tabii bu detay. Genel anlamda iyi bir folk albümü ‘Divane’.