Müzik

Güncelleme Tarihi:

Müzik
Oluşturulma Tarihi: Mart 31, 2013 00:00

haftanın albümleri

Haberin Devamı

****

MACHINE HEAD
MACHINE FUCKING HEAD LIVE
Roadrunner / EMI


Amerikalı Machine Head ‘90’larda kurulmuş olsa da 2000’lerin en büyük birkaç metal grubundan biri. Hatta son iki stüdyo albümleri ‘The Blackening’ (2007) ve ‘Unto the Locust’ (2011) sayesinde ben onlara ‘2000’lerin Metallica’sı diyorum. İşte bu thrash / groove metal efsanesi, yeni bir konser albümüyle karşımızda şimdi. Gerçi buna konser albümü demek haksızlık olur; toplam 15 şarkılık bu kayıt, bir savaş alanının soundtrack albümü gibi! Robb Flynn ve çetesi bir başlıyorlar bombalamaya, karşılarındaki binlerle birlikte ortaya bir yıkım senfonisi çıkıyor. Grubun özellikle son iki albüme abandığı setlist’te kulaklıklarınızı fırlatıp sizi ayağa fırlatacak güçte şarkılar peş peşe sıralanmış. Son iki albümde olmayıp da setlist’e giren ‘Imperium’, ‘The Blood, the Sweat, the Tears’, ‘Old’, ‘Bulldozer’, ‘Ten Ton Hammer’ ve ‘Davidian’ da zaten akıl sağlığınızı zorlayacak derecede güçlü, enerjik, ‘surata yumruk’ kıvamında şarkılar. E haliyle muhteşem bir ‘canlı’ kayıt çıkmış ortaya.

Haberin Devamı

***
DEPECHE MODE
DELTA MACHINE
Columbia / Mute

‘80’leri oldukça üretken geçirip ortalama iki yılda bir albüm çıkardıktan sonra durulan ve ‘90’larda sadece 3 albüm yayımlayan efsanevi grup, muhteşem geri dönüş albümü ‘Exciter’dan (2001) beri ikinci baharını yaşıyor. O albümden sonra kendi diskografisi içinde yeni bir kulvara giren Depeche Mode için yeni albüm ‘Delta Machine’ o kulvarın en karanlık ve dijital sound’a sahip durağı. Daha spesifik yaklaşırsak; grubun 2005 tarihli ‘Playing the Angel’ albümünde başladığı ve 2009 tarihli ‘Sounds of the Universe’ albümünde devam eden Ben Hillier prodüktörlüğü döneminin son ürünü ‘Delta Machine’. Bir üçlemenin sonu olarak ağırbaşlı bir üslup vaat eden albüm, grubun yeni dönem fan’lar kazanmasını sağlayabilecek ‘Heaven’ ve ‘Soothe My Soul’ gibi öne çıkan iki parçayı da barındırıyor. Albümde bir tempo sorunu (Şarkı sıralamasından olabilir.) ve birkaç filler şarkı olmasaydı bir yıldız daha fazla verirdim. Yine de grubun 17 Mayıs’ta İstanbul’da vereceği konserden önce bu albümü mutlaka dinleyin.


***

Haberin Devamı

AYLİN ASLIM
ZÜMRÜDÜANKA
Sony Music


Tarih boyunca birçok masala, destana ve sanatsal esere konsept oluşturmuş bir kavram ankakuşu. Batı kültüründe phoenix, Fars geleneğinde simurg, Ortadoğu geleneğinde anka kuşu, Türk geleneğinde ise kerkes adıyla anılan bu fantastik kuş; ölümsüzlüğü, yeniden doğuşu ve / veya dirilişi simgeliyor. Türk rock müziğinin en ayrıksı figürlerinden Aylin Aslım’ın bu kuştan aldığı ilham da aynı: Yeniden doğmak.
2000 yılında çıkardığı ‘Gelgit’ adlı ilk albümünde trip-hop denemelerine giren elektronik soslu bir sound’la hayatımıza girmişti Aylin. Sonra uzun bir ara verdi, beş yıl boyunca hem sahnesini güçlendirdi hem de şarkı yazarlığını. 2005’te çıkardığı ikinci albümü ‘Gülyabani’, dönemin en popüler alternatif işlerindendi. Özellikle albümle aynı adı taşıyan ‘Gülyabani’, toplumsal bir yaraya parmak basan ‘Güldünya’, kanto marşı ‘Ben Kalender Meşrebim’ ve bir Erdem Yener bestesi olan ‘Ahh’, sadece albümün öne çıkan şarkıları olmakla kalmadı, aynı zamanda Aylin’i geniş kitlelerle buluşturdu. Derken yine ortadan kayboldu Aylin, dört yıl sonra ‘Canını Seven Kaçsın’ albümüyle çıkageldi. Biraz sinirliydi, biraz tepkiliydi, biraz sertti ve anlatacak çok şeyi vardı. Fakat albüm, ne yazık ki pek fazla tanıtılamadı ve neredeyse hiç vasat şarkı içermemesine rağmen hak ettiği değeri görmedi.
Yine dört yıllık bir aradan sonra çıkan ‘Zümrüdüanka’ ise Aylin’in en hüzünlü, en melankolik albümü. Sadece ‘Küçük Bey’ ve
‘İşte Sana Bir Tango’da tempo yükseliyor. Geriye kalan altı şarkıda da ağırlık hâkim. Çıkış şarkısı
olan Teoman düetli ‘İki Zavallı Kuş’ albümün parlayan yıldızı. Sezen Aksu cover’ı ‘Hasret’ ve Cem Adrian düetli ‘Af’ da dikkat çekiyor hemen. Genel temponun daha yüksek olmasıyla birçok şarkısının daha iyi tınlayacağını hissettiğim albümde, enteresandır, bence en vasat şarkı ‘Zümrüdüanka’. Ve yine bence, Aylin’in yüzünü yeniden aşka döndüğü bu albümü, toplam süresinin kısa olması sebebiyle tam bir doyum hissi yaşatamıyor. Yine de yaşadıklarını müziğine aktarmaktan korkmayan tavra saygımız büyük...


****

Haberin Devamı

SUSAN BOYLE
STANDING OVATION
Sony Music

 

2009’da İngiltere’nin en çok izlenen yarışmalarından ‘Britain’s Got Talent’a katılıp ‘Les Misérables’ (‘Sefiller’) müzikalinden ‘I Dreamed a Dream’ şarkısını seslendirmesinin ardından sadece 24 saat içerisinde milyonlarca kişi tarafından izlenen Susan Boyle, bir gecede yakaladığı başarı ile tüm dünyanın tanıdığı bir isim olmuş ve yarışma sonrası 14 ayda 14 milyon albüm satmıştı. Önceki albümlerinde pop klasiklerini yeniden yorumlayarak birçoğuna görkemli bir atmosfer kazandıran Boyle, bu dördüncü albümünde ise birçok müzikal ve filmin şarkılarına el atıyor. Çocukluğundan beri, özellikle dramatik yanı güçlü olan tiyatro oyunlarının, müzikallerin ve filmlerin müziklerine bayıldığını söyleyen Boyle’a, bu albümde toplam üç şarkıda vokallerde Amerikalı efsanevi ses Donny Osmond ve 1986 tarihli efsanevi müzikal ‘The Phantom of the Opera’nın yıldızı Michael Crawford eşlik ediyor. Klasik müzik tandanslı bir vokal albümü dinlemek isterseniz, şu aralar bundan daha iyisini bulamazsınız.

*****

Haberin Devamı

HATEBREED
THE DIVINITY OF PURPOSE
Nuclear Blast


Hatebreed her zaman belirli bir seviyenin üstünde, kaliteli işlere imza atmış bir gruptur ama kariyerlerinin 6’ncı albümünde kendilerini de aşmışlar. Grubun her albümünü beğenirim ama 2003 çıkışlı ‘The Rise of Brutality’den beri ilk defa bir albümde bu kadar heyecanlandırdılar beni. Ülkesi için cephede savaşmış ama hayatının son demlerinde bir hastane odasında yalnız başına ölüme terk edilmiş veteranlar için yazılan ‘Honor Never Dies’, bir önceki albümde yer alan ‘Every Lasting Scar’ın devamı niteliğindeki ‘Nothing Scars Me’, bir punk şaheseri olan ‘Indivisible’ ve insanları ayırmaktan ziyade bir araya getirebilmenin önemini vurgulayan ‘The Language’ bu muhteşem albümün yıldızları. Jamey Jasta ve çetesi yine hardcore ve metal arasında gidip gelen, ara ara punk’a da bulaşan, çok güçlü bir albüme imza atmışlar. Her zamanki gibi, hayatın olumsuz yanlarına karşı dimdik ayakta durabilme gücü verecek bir eser ortaya çıkarmışlar. Hardcore, metal ve punk seviyorsanız sakın kaçırmayın!

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!