Güncelleme Tarihi:
Kural koymuyor
kurallara göre oynuyor
RIHANNA
UNAPOLOGETIC
Def Jam / SRP / Avrupa Müzik
Pop müziğin günümüzdeki piyasa koşullarında, artık sadece iyi şarkılar yapmak yetmiyor ayakta kalabilmek için. Bugün herkesin ezberlediği, YouTube’da milyonlarca kez izlenmiş/dinlenmiş şarkının bir ay sonra kimse tarafından hatırlanmadığı bir tüketim hızı söz konusu. Bu hızla baş edebilmek için artık ‘70’lerdeki, ‘80’lerdeki ya da ‘90’lardaki üretim kafasıyla hareket etmeyi terk etmek gerekiyor. Şimdilerde ne kadar güçlü bir ekibiniz varsa ve ne kadar hızlı hareket edebilmenizi sağlıyorlarsa siz de o kadar güçlüsünüz. Bunu kabul etmiyorsanız uçsuz bucaksız indie dünyasının kapıları herkese açık. Ama güncel popun devler liginin çarklarına dâhil olup sürdürülebilir başarı yakalamak her babayiğidin harcı değil. Her şeyin başında iyi şarkılar üreteceksiniz, tamam ama artık bunlardan çok sık arayla ve daha fazla üreteceksiniz. Kural bu.
Rihanna da bu kurala göre oynayanlardan. Lady Gaga gibi dünyayı değiştirmeyi amaçlamıyor, sadece pop müzik dünyasında en iyi olmaya çalışıyor o kadar. Bunu yaparken fazlasıyla ‘edepsizleşmeyi’ göze alıyor ve seksi imaj uğruna çoğu kez ‘ucuz’ görünmeyi de kabul ediyor. Herkes onu dinlesin, herkes onu izlesin istiyor. Şarkı sözlerinde müstehcenliğin sınırlarını zorluyor, Instagram’ından yarı çıplak fotolarını paylaşıyor, kliplerinde ve konserlerdeki danslarında sevişir gibi hareket ediyor vs... Yine de ne yapıp edip, her albümde zirveyi görüyor. Son üç albümdür yaptığı gibi yine bir kasım ayında yayımladığı yeni albümü ‘Unapologetic’te de dans müziğinden pek kopmuyor. En gözde trend’e de atlıyor (bkz: ‘Jump’ ve ‘Right Now’daki dubstep bölümler), klasik ağır tempo dinginliğinden de (‘Pour It Up’) uzak kalmıyor. Her albümündeki gibi, kulaklara kepçe atan müthiş bir hit (‘Diamonds’) çıkarmaktan da geri kalmıyor elbette ve yine her albümünde olduğu gibi, gizli bir cevher de (‘Lost in Paradise’) ekliyor muhteviyata.
Rihanna’da değişen bir şey yok kısacası. Ama her şeyin rutini sıkıcıdır, unutmamalı... Başarılı mı? Kesinlikle. Peki cesur mu? Tartışılır...
ALEXANDRA BURKE
HEARTBREAK ON HOLD
Syco / RCA / Sony Music
Ülkemizdekilerin aksine, TV’deki müzik yarışmaları son 10 yılda çok büyük star’lar yarattı ve bu star’lara her yıl yenileri ekleniyor. ‘American Idol’, ‘The X Factor’, ‘The Voice’ gibi yarışmalardan bugüne dek; aralarında Kelly Clarkson, Leona Lewis, Adam Lambert, Jordin Sparks ve tabii ki One Direction’ın bulunduğu büyük isimler keşfedildi. 2008 ‘The X Factor’ İngiltere birincisi olan Alexandra Burke de TV’lerin müzik dünyasına kazandırdığı en başarılı isimlerden biri ve bu başarı tesadüf değil. Zira 2009’da yayımladığı ilk albümü ‘Overcome’ ile kısa sürede silinip gidecek yarışma şöhretlerinden biri olmayacağının sinyalini veren İngiliz güzel, ikinci albümü ‘Heartbreak on Hold’da da 21. yüzyıl pop müziğinin üst standartlarına yakın bir iş çıkarmış durumda. Şirketi ona çok güveniyor olmalı ki, birçok prodüktörü bir araya getirip ince elemiş ve sık dokumuş. Sonuç? R&B, Eurodance ve house’a da göz kırpan tınılarıyla çok iyi bir pop albümü! İyi pop müziğe kulaklarımız hep açık...
CEM ADRİAN
SİYAH BİR VEDA ÖPÜCÜĞÜ
Dokuz Sekiz Müzik
Cem Adrian’ın çok özel bir sesi var. Ama ne bu özelliğiyle ön plana çıkma hırsı ne de mütevazılığını kaybetmeye yönelik bir tavrı var. Yeni albümü her şeyden önce simsiyah sayfalarla dolu, herhangi bir harfin bile basılı olmadığı kartonetiyle dikkatimi çekti. Üstelik Cem siyah rujuyla, albümün tüm baskılarının kartonetlerini tek tek öpmüş! Enteresan bir kafa... Yine de madem bu tarz bir dışavurum sergilenecekti, bari tek yaprak kartonet kullanılsaydı da kâğıt israfı olmasaydı demeden geçemeyeceğim. Gelelim albüme... Cem; ‘Emir’ albümüyle başlayıp ‘Kayıp Çocuk Masalları’yla devam eden hikâyesini bu albümle tamamlıyor. Besteler, hem piyano ve keman ağırlıklı ezgileri hem de etkileyici sözleriyle Cem’in özgün tarzını bir kez daha ortaya koyuyor. Albümde, geçen nisan ayında hayatını kaybeden, Türkiye’nin en önemli kadın müzisyenlerinden Ayten Alpman’ın Cem Adrian ile çok özel bir düeti de yer alıyor. (bkz: ‘Hani Bazen’) Güçlü bir ses ve farklı bir tarz arayanlara tavsiyemdir bu albüm...
ALANIS MORISSETTE
Havoc and Bright Lights
Columbia / Sony Music
Kanada’dan çıkan en ilham verici kadın müzisyenlerden biri olan Alanis Morissette, dört yıl aradan sonra çıkardığı yeni albümü için çok olumlu sinyaller veriyordu ama ne yazık ki vasatı aşamayan bir albüm dolusu şarkıyla karşı karşıyayız. Her şeyden önce, bunun Morissette’in kariyerindeki en aceleye getirilmiş albüm olması gibi bir hissiyata sahibim, ki dört yıl aranın bu albüme yeterince vakit ayırmak için yetmemiş olması varsayımı çok enteresan. Genel çizgileriyle alternatif rock ve pop rock arasında gidip gelen, klasik Morissette sound’u korunuyor ama toplam 12 şarkılık albüm sıkıcılıktan, tekrardan, heyecansızlıktan bir adım öteye geçemiyor. Öne çıkan birkaç şarkı var (‘Guardian’, ‘Woman Down’ ve ‘Receive’ gibi) ama yine de bunun Morissette kariyerinde dikkat çekecek bir albüm olmasını sağlayamazlar. İkinci CD’deki konser kayıtları arasında unutulmaz Morissette hitleri olması sebebiyle bir yıldız fazla veriyorum. Yoksa dinlemeseniz hiçbir şey kaybetmeyeceğiniz bir albüm işte...
FEAR FACTORY
THE INDUSTRIALIST
Candlelight Records / Tragic Hero / Bodog
“Industrialist, bilinç kazanmış bir otomasyon. Bir ‘insan makineye karşı’ hikâyesi ama hikâye makinenin perspektifinden anlatılıyor. Teknoloji gelişip ilerledikçe eski modeller yenileniyor. Bu hikâyede de böyle. Yaratıcı, yani insan; Industrialist’i ve bu dönemin başka modellerini arıyor. Onları sökecek, parçalayacak ve varlıklarına son verecek. Industrialist diğer bilinç sahibi otomasyonları, onların varlıklarını sona erdirmek isteyen insanlığa karşı savaşta yönetiyor.” Endüstriyel metal’in kitabını yazmış babalardan Fear Factory’nin vokalisti Burton C. Bell, grubun yeni albümünün konseptini böyle anlatıyor. Brutal ve düz vokalleri bir arada kullanması ile sayısız grubu etkileyecek bir stil yaratmış olan Bell, Tanrı ve din kavramına dair ufuk açıcı şarkı sözleriyle bu albümün de yıldızı. Tabii muhteşem Dino Cazares riflerini de unutmayalım. Her şey tamam ama bu albümden ve daha iyilerinden Fear Factory daha önce çok yaptı. Ben birazcık da olsa bir yenilik bekliyorum artık.