Güncelleme Tarihi:
CHRIS BROWN
FORTUNE
Sony Music
***
Açıkçası son zamanlarda müziğinden çok Rihanna ile olan aşk ilişkisi sebebiyle takip ediyorum Brown’ı. Birkaç yıl önce Riri’nin yüzünü gözünü dağıtmasından sonra Barbadoslu güzelin bu yıl ona tekrar dönmesi karşısında ise şok olmuş vaziyetteyim. İşin müzikal tarafında Brown’ın vitesi hiç düşürmediği ortada bu arada. Kariyerinin beşinci albümü ‘Fortune’da (Kapakta fortune kelimesinin birçok farklı dilde karşılığı yazılmış fon olarak, Türkçe karşılığı olan ‘servet’ de hemen göze çarpıyor.) R&B, hip hop ve pop harmanından vazgeçmeden, kendi bildiği yoldan devam ediyor. Yine dans pistlerini ateşe verecek beat’ler, kayıtsız kalınması çok zor ritimler ve resmen kolunuzdan tutup sizi piste fırlatacak güçte melodilerle şov yapıyor Chris Brown. Üstelik ‘kendini tekrar ediyor’ eleştirilerini haksız çıkaracak yenilikler de yok değil müziğinde. Bu kadar tempo değişimi ve Lil Wayne usulü dokunuşlar daha önce yoktu mesela. Yarınki yılbaşı partiniz için aradığınız şarkılar burada olabilir!
TESTAMENT
DARK ROOTS OF EARTH
Nuclear Blast
*****
Thrash metal adına verimli bir yıl oldu. Özellikle Alman kanadı (Kreator, Destruction, Tankard) iyi çalıştı. Ama okyanusun öteki tarafından, bu işin doğduğu yerden çıkan Testament’ın Kızılderili büyüsü gibi üzerimize çöken albümü gibisi çıkmadı! Bu seneki olaylı İstanbul konserleri nedeniyle de gündeme gelen Kaliforniyalı grup, kariyerinin 10’uncu albümünde yine muhteşem işler yapıyor. ‘80’ler nostaljisini sevenlerin klişelerini bozacağım ama, ben grubun bir önceki albümü ‘The Formation of Damnation’ı (2008) Testament’ın en iyi albümü olarak görüyorum. ‘Dark Roots of Earth’ de o albümle aynı kulvardan devam eden, gitaristler Alex Skolnick ile Eric Peterson’ın rif ve solo şov yaptıkları, vokalist Chuck Billy’nin dağları delecek kudretteki sesiyle hükmettiği ve davulun başında biyonik adam Gene Hoglan’ın fizik kurallarını zorladığı, olağanüstü bir albüm. 2012 yılında bu denli melodik, güçlü, sert ve hızlı müziğin, bu denli eşsiz bestelere dönüşmesi nadir bir şey. Kıymetini bilin.
Yılsonu sürprizi
SKEÇ
OKYANUS
Sony Music
*****
Kutlu Özmakinacı, vasatlıklar yığınında boğulmuş Türk müzik endüstri içinde açan bir mucize çiçeğidir. Müziği onun kadar iyi algılayabilen ve ifade etmek istediklerini hem kelimelerle hem de notalarla onun kadar iyi anlatabilen çok az isim var bu piyasada. Asıl grubu Yüksek Sadakat ile yaptığı birçok şarkının 2000’li yıllar Türkçe rock sahnesi içinde çok özel yerleri vardır. Şimdi de yeni bir projenin başlangıcını yapıyor Sibel Gürsoy ile.
Skeç (Sibel, Kutlu ve Esas Çocuklar) piyasa koşulları, ticari hamleler, hedef kitle, popülâsyon, stratejik hamle gibi, günümüz müzik piyasasında duymaya alıştığımız olguların hiçbiriyle ilgilenmeyen, tamamen ‘müziğin kendisine’ hizmet eden bir proje. Popüler müziğe yepyeni bir soluk getirmek için güçlerini birleştiren ekip; etnik tınılardan, rock, caz, Latin, pop, klasik müzik ve ‘60’lı yılların özlenen samimiyetine uzanan retro tarzı ile yeni sesler ve yeni sentezler arayan her dinleyici için uzun bir yolculuk vaat ediyor. Hepsinin söz ve müzikleri Kutlu Özmakinacı’ya ait olan 10 yeni şarkı barındıran albümün Federico Garcia Lorca’nin şiirlerine ithafen yazılan çıkış şarkısı ‘Heves’ Türk müziği, flamenko ve mariachi’nin özgün bir sentezi olarak dikkat çekiyor. Albüme de adını veren ‘Okyanus’, Türk müziği ile trip hop’ın buluştuğu ‘Müruruzaman’, oldschool ve rock‘n’roll şarkılar ‘Yer Demir Gök Bakır’ ve ‘Git’, bir oda orkestrasının eşliğinde aşk ve hayatın ayrılmaz birlikteliğini sorgulayan ‘Tik Tak’, Kerem Türkaydın’ın akustik gitar solosuyla taçlanan ‘Uzaktaki Yakın’, her ayrılığın acılı olmak zorunda olmadığını duyumsatan ‘Kış Bahçesi’ ve güçlü enerjisiyle ‘Korkma’ albümün diğer şarkıları. Albümde bir de sürpriz var: Kutlu Özmakinacı, ‘Meçhul Asker’de ilk kez solo vokal yapıyor. Sibel Gürsoy’un genelde pastel renkli ses tonlarıyla her şarkıya ayrı bir ruh kattığı albümün düzenlemeleri Kutlu Özmakinacı ile Selçuk Sami Cingi’ye ve mastering çalışması da Grammy ödüllü ses mühendisi Bob Katz’e ait.
‘İyi müzik’ var burada, sakın kaçırmayın!
YASEMİN MORİ
DELİ BANDO
Dokuz Sekiz
****
İlk albümündeki ‘Bırak Bu Rock‘n’roll’u’ şarkısı yüzünden arama bir mesafe koymuştum Yasemin’le. Ne olursa olsun, rock‘n’roll bırakılmaz, onu geçelim... Ve gelelim 2. albümü ‘Deli Bando’ya... Son yıllarda Türkiye’nin popüler müzik piyasasına alternatif bir renk katan kadın vokalistler içinde en dikkat çeken isimlerden biri Yasemin. Bu albümünde de standartların ve klişelerin uzağında, muhteşem bir müzikle çıkıyor karşımıza. İlk albümü ‘Hayvanlar’a göre daha güçlü bir müzikal altyapı, daha kendinden emin vokal ilerleyişleri ve daha özgür bir beste yapısına sahip ‘Deli Bando’. Açıkçası akıntıya karşı yüzüp de onunki kadar sürükleyici bir müzik yapmak kolay değil. Öncelikle bunu başarabildiği için kutlarım kendisini. Memleketin en önemli müzik adamlarından Korhan Futacı’nın kattığı sound derinliğinin hakkını vermek lazım elbette, ama Yasemin’in müzikal vizyonuna hayran kalmamak da mümkün değil. Sizi şehrin kalbine ve hatta evrenin derinliğine inmeye davet eden bir albüm var burada.
KISS
MONSTER
Universal / Avrupa Müzik
***
Makyajlarıyla, ‘70’lere damgas vuran diskografileriyle, neredeyse sınırsız yan ürünleriyle ve inanılmaz sahne şovlarıyla bir rock grubundan ziyade, bir “süper kahraman oluşumu” olarak görüyorum ben Kiss’i. Son albümleri ‘Sonic Boom’ (2009) 11 yıl aradan sonra çıkardıkları ilk albümdü ve büyük merakla bekleniyordu. Grubun sıkı fan’ları dışında pek kimseyi tatmin etmeyen bir albüm olarak tarihteki yerini almıştı. İşte o albümün ardından gelen ‘Monster’ ise hem daha derli toplu bir albüm hem de kapak tasarımından içeriğine kadar Kiss’in eski zamanlarını andıran dokunuşlarla dolu. Mesela kayıtlarda analog ekipmanlar kullanıldığı için albümün sound’u ‘Sonic Boom’unkinden daha retro ama daha güçlü tınlıyor. Paul Stanley vokalli ‘Hell or Hallelujah’ ile Gene Simmons vokalli ‘Wall of Sound’ albümde öne çıkan şarkılar. Bu büyüklükteki grupların (hem yaş hem çap olarak), artık ‘klasikleşecek’ albümlere imza atamayacaklarını kabul emişseniz ‘Monster’tan zevk almamanız için sebep yok.