Müzik

Mayalar haklı olabilir!

STEVE HARRIS
BRITISH LION
EMI

Efsanevi heavy metal grubu Iron Maiden’ı dinlememiş, hadi adını duymamış olanınız yoktur. 40 yıla yakın süredir ayakta olan bu grubun kurucusu, ana bestecisi ve takım kaptanı Steve Harris’tir ve aslında Iron Maiden, bir bakıma Harris’in solo grubu gibidir. En başından beri son söz onundur, Maiden ile ilgili tüm konularda asıl yetki ondadır. Zaten grubun kariyeri boyunca Steve Harris’in bu durumu genelde ‘diktatörlük’ olarak değerlendirilmiştir. Kendisine solo albüm yapmayı düşünüp düşünmediği sorulduğunda “Maiden benim grubum zaten, neden solo albüm yapayım ki?” minvalinde cevapları da olmuştur. Uzun lafın kısası, Steve Harris’in izni/haberi olmadan Iron Maiden Holding en ufak bir adım bile atamaz.
Gelgelelim bu sene bizi şoke eden bir gelişme yaşandı ve Steve Harris, yani ‘Bay Maiden’, solo albüm yaptı! Evet, biz de ilk duyduğumuzda şoka girmiş, bir süre kendimize gelememiştik. İşte o muamma albüm bir süredir raflarda.
Olayın esrarengiz boyutları bitti zannetmeyin... British Lion, aslında ‘90’ların başından beri var olan, standy-by konumunda bir grup. Steve Harris kendileriyle tanışıyor ve “Bekleyin, sizin albümünüzü ben çıkaracağım” diyor. Tabii Maiden o kadar yoğun ki, British Lion projesi ancak geçen sene raftan indiriliyor ve asıl bomba da burada patlıyor: Steve; British Lion’dakilere, “Solo albüm yapacağım ve bu albümde sizle çalışmak istiyorum” diyor. Yıllardır var olan British Lion bestelerine biraz düzenleme çekiyor, üzerine bir de kendi bestesini ekliyor... Yılların Steve Harris’i, koskoca Maiden fabrikasının yaratıcı dehası, adı sanı duyulmamış, neredeyse amatör müzisyenlerin bestelerini alıp ‘solo’ albüm yapıyor! Bitmedi! Albümde Thin Lizzy ve UFO temel etkileşimleri üzerine; vokalist Richard Taylor’ın da katkılarıyla 3 Doors Down, Sixx A.M., Alice in Chains ve yer yer de A Perfect Circle tadı yakalıyor! Şok üstüne şok bu değildir de nedir? İsmindeki milliyetçi çağrışım ve sound’un kalitesi dışında beğendim albümü. Vasat üstü, ama daha fazlası değil.

ELVIS PRESLEY
I AM AN ELVIS FAN
Sony Music

Sadece müzik ya da sanat tarihinin değil, insanlık tarihinin de en sembolik figürlerinden biri olan Kral Elvis’in Türkiye’deki hayranları, Power Love’ın sponsorluğunda online olarak yürütülen bir kampanya ile yedi farklı müzik türünden en sevdikleri Elvis şarkılarını bir araya getirdiler. Power Love’ın açtığı internet sitesindeki ankette ‘50s, ‘60s, country, movies, love songs, gospel ve in concert kategorileri oluşturuldu, hayranlar da her kategoriden en beğendikleri üç şarkıyı seçti. Albümün kapak görseliyse Sony Music’in uluslararası ‘I Am Elvis Fan’ kampanyası çerçevesindeki ‘Elvis mozaiği’ çalışmasının bir parçası olarak, hayranların iamanelvisfan.com sitesine yüklediği binlerce fotoğraftan oluşturuldu. ‘All Shook Up’, ‘Jailhouse Rock’, ‘Viva Las Vegas’, ‘Suspicious Minds’, ‘Love Me Tender’, ‘It’s Now or Never’, ‘Surrender’ ve ‘Heartbreak Hotel’ gibi unutulmaz Elvis klasikleriyle üç konser kaydının yer aldığı, toplam 21 şarkıdan oluşan bu albüm, müzik seven herkese tavsiyemdir.

GARBAGE
NOT YOUR KIND OF PEOPLE
Stunvolume

Alternatif rock ya da ilk çıktıkları döneme göre konuşursak modern rock’ın en renkli gruplarından biri oldu Garbage her daim. Çekiciliğini hâlâ koruyan vokalistleri Shirley Manson ve bugüne kadar, aralarında Nirvana’nın efsanevi albümü ‘Nevermind’ın da bulunduğu pek çok rock albümünün prodüktörlüğünü yapmış müzik adamı Butch Vig’in önderliğinde (Bilmeyenler için: Kendisi Garbage’ın davulcusudur.) az sayıda albüm yaptılar ama neredeyse 20 yıldır hayatımızdalar. En son 2005’teki şahane albümleri ‘Bleed Like Me’ sonrasında uzun süredir sessizliğini koruyan grup; yeni albümüyle yine yüksek tempolu, enerjik, heyecan verici ve asla sıkıcı olmayan rock icra ediyor. Manson’ın nevrotikliğe yakın sözleri, yer yer tüm şarkının önüne çıkan akıcı vokal melodileri ve albümün bütününe yansıyan elektronik öğelerden oluşan altyapılar albümün dikkat çekici unsurları. Özellikle ‘Blood for Poppies’e dikkat! Yılın en iyi alternatif rock şarkılarından biri... İyi ki döndün Garbage... Özlemiştik.

CARLY RAE JEPSEN
KISS
604 / Schoolboy / Interscope

Bu yazın en büyük hiti ‘Call Me Maybe’ sayesinde tanıştığımız Carly Rae Jepsen, kendini ilk kez 2007 yılında ‘Canadian Idol’ yarışmasına katılarak göstermişti aslında. Yarışmada üçüncü olup sesini duyurduktan sonra ilk albümü ‘Tug of War’u 2008’de yayımlamıştı. Fakat asıl patlaması, malumunuz bu yazın hit’i ‘Call Me Maybe’ ile oldu ve Justin Bieber’ı keşfeden Scooter Braun, Carly’nin de menajerliğini üstlenince her şey farklı olmaya başladı. ‘Call Me Maybe’, Justin Bieber’ın ‘Baby’ hit’inden sonra dijital listelerde zirveye çıkan ikinci Kanadalı şarkısı oldu mesela. ‘Kiss’ ise Carly’nin teenage pop kulvarında iddialı olabileceğinin kanıtı niteliğinde bir albüm. Zaman zaman Avril Lavigne üslubuna geçip pop rock’a kaçsa da genelde Jessie J ve Katy Perry havalarına bürünüp dinleyicileri dans pistine çağırıyor. Bu açıdan bakıldığında, yakaladığı bu harman onu Taylor Swift formülünde bir başarıya da ulaştırabilir. Şu an için elimizde; neşeli, cıvıl cıvıl bir teenage pop albümü var.

GOJIRA
L’ENFANT SAUVAGE
Roadrunner / EMI

Kült grup Trust dışında rock & metal âlemine katkısı çok kısıtlı olan Fransa’dan çıkan bir grup Gojira. 1996’da Fransa’nın güneydoğusunda kurulan grup, İngilizce sözlerle ve hem İsveç hem de Amerikan death metal’ine kafa tutabilecek kudretteki güçlü death metal üslubuyla bugüne kadar yayımladığı dört albümle sürekli yukarıya seyreden bir ivme çizdi. Yeni albümlerinin ismi (Lönfan Suvaj diye okunuyor) İngilizceye çevrildiğinde ‘Vahşi Çocuk’ anlamına geliyor ama Fransızcada tam olarak öyle değil. Sauvage’ın Fransızcada ‘eğitilmemiş’, ‘saf’, ‘tamamen özgür’ gibi tınlayan bir karşılığı var. Grubun bu albümde anlattığı şeyse; tabiatın içinde doğup hayvanlar tarafından büyütülmüş, herhangi bir başka insan görmemiş, herhangi bir etki altında kalmamış, herhangi bir dili, herhangi bir ismi olmayan bir insan... Yer yer Gorefest’in son dönemlerine benzettiğim death metal sound’uyla bu Fransız çocuklar, hem insan formunun özünü sorguluyor hem de klas bir death metal işine imza atıyorlar.