Müzik

****

YENİ TÜRKÜ
ŞİMDİ VE SONRA
DMC

1977’de Derya Köroğlu, Zerrin Yaşar ve Selim Atakan tarafından Ankara’da kurulan grubun isim babalığını şair ve yazar Yaşar Miraç yapmıştır. Yeni Türkü, sadece Yaşar Miraç’ın 1979’da çıkan edebiyat dergisi değil, ayrıca halk türkülerinin yeniden yorumlanmasına dayanan Güney Amerika orijinli bir müzik akımıdır. Bu akımın dünyadaki temsilciliğini Şilili topluluk Inti Illimani yapmıştır. 35 yıllık kariyerinde bugün Yeni Türkü’yü Türk müzik tarihinin en uzun soluklu oluşumlarından biri ve birkaç neslin birden hafızasına kazınmış olan unutulmaz eserler yaratmış bir grup olarak biliyoruz. Hâlâ bizle olmalarına, üretip paylaşmaya devam etmelerineyse seviniyoruz. Bir kere şunu kabul edelim; bu ülkede bir Derya Köroğlu gerçeği var! Öyle özgün sesi, öyle güzel vokal melodileri var ki; nerede, ne zaman duysanız fark ettirir size kendini ve anlarsınız Yeni Türkü dinlediğinizi. ‘Şimdi Ve Sonra’, kartonet tasarımıyla dikkat çeken bir albüm. Bu tarz bir paketlemeyi daha önce görmedim, o açıdan özgün ama kullanılabilir değil. Rafta saklama açısından zor bir yapısı var. İşin müzikal tarafındaysa Yeni Türkü yine sıcak, yine aşktan yana, yine coşkulu, yine vakur... Yeni nesil gruplarınsa Yeni Türkü’den alacağı dersler çok!

***

FLÖRT
ANADOLU BEAT
Seyhan Müzikx

Ata Akdağ ve Ozan Kotra’nın ortaklığıyla başlayıp S.O.S, Bekarlar, Kim Bunlar ve nihayet Flört’e evrilen gruba, yerlilik arayışlarının Türkiye’de yeniden kendini üretmesinin sonucu diyebiliriz. Bu ekibin müzikal yolculuğunda üç önemli anlayış ve ilhamın olduğunu görüyoruz. İlki; The Beatles ekolü. The Beatles, Four Lads, Jordanaires ve Four Pennies gibi vokal gruplarının polifonik teknikleriyle Elvis Presley ve Buddy Holly’nin gruplarındaki çift gitar, bas, davul mantığı Flört’te de mevcut. İkincisi; Anadolu pop harici Türk rock müziğinin yani kentli rock’ın öncülerinden MFÖ. Üçüncüsüyse Türkiye’deki yerlileşme akımının en önemli aktörü olmasa da en tanınmışı olan Erkin Koray. R&B kökenli bu müzisyen de psychedelic rock’tan arabesk rock’a ve dahi serbest çalışmaların bizatihi tam ortasına kadar gitmişti. 2010 tarihli ‘Demli’ albümünün ardından ‘Anadolu Beat’te Flört, ‘70’lerin retro havasını yeniden estiriyor. Analog anlayış, neredeyse her notalarında hissediliyor. Albümdeki tüm şarkılarda Anadolu rock, Anadolu pop, funk ve rock’n roll arasında tatlı bir trafik yaşanıyor. Benim favorim ‘Lan Oğlum Böyle Olmaz!’. Flört iyi bir retro grubu. Yerine göre mizahi, yerine göre ciddi. Tam bu coğrafyanın örneği...

****

KARMIN
HELLO
Epic

İnternetin en büyük nimetlerinden (hele de müzisyenler için) YouTube’a yükledikleri cover’larıyla bir anda en çok ‘paylaşılan’ yeni oluşumlardan biri olan Amy Heidemann ve Nick Noonan ikilisi; nam-ı diğer Karmin, normal sürümlerde 7, sınırlı sayıda basılan sürümlerde ise 8 şarkının yer aldığı EP’sinde (kısa albüm) pop da yapıyor, rock da, hatta R&B ve rap sularına girmekten de kaçınmıyor. Yani YouTube’da onları meşhur eden tarzları, kendi şarkılarında da terk etmiyorlar. Daha önce 2 EP yayımlamış olmalarına rağmen, son bir yıl içinde şöhrete kavuşan ikilinin üçüncü EP’lerine ‘Hello’ adını vermesi doğal. Zira herkes onları yeni tanımaya başlıyor. Sempatik tavrıyla gönlümüzü kazanan Amy’nin rap kabiliyetine şapka çıkarmamak çok zor. Nefesini tutma konusunda ders veriyor resmen, fırtına sırasında yere düşen yağmur taneleri misali kelimeleri peş peşe sıraladığında... Albümdeki favori parçam olan ‘Too Many Fish’ tam bir Beyonce hit’i. Beyonce söyleseydi en iyi single’larından biri ve konserlerinin değişmez klasiği olurdu. EP ile aynı adı taşıyan şarkı da büyük hit. Şu sıralar birçok yerden kulağınıza geliyor olmalı zaten. Kaliteli, zengin bir pop rock albümü bu ama dediğim gibi; içinde R&B de var, rap de...

****

ACCEPT
STALINGRAD
Nuclear Blast

Alman Accept grubu, heavy metal tarihinin en önemli topluluklarından. Klasik heavy metal’in sözlük karşılığına adını yazabileceğimiz birkaç gruptan biri olma özelliğini, 30 yılı aşkın süredir korumaktadır. Vokalistleri Udo Dirkschneider’ın karakteristik sesi ve gitarist Wolf Hoffmann’ın klasik müziğe de göndermeler taşıyan heavy metal gitar kalıbı üslubunu oluşturan rifleriyle meşhurdur. ‘I’m a Rebel’ (Aslen AC/DC için yazılmıştır fakat AC/DC bu şarkıyı hiç kullanmamıştır.), ‘Seawinds’, ‘Son of a Bitch’, ‘Restless and Wild’, ‘Fast as a Shark’, ‘Princess of the Dawn’, ‘Balls to the Wall’, ‘Metal Heart’ ve ‘Objection Overruled’ gibi şarkıları, heavy metal tarihine geçmiş klasiklerdir. 2005’te orijinal kadrosuyla yeniden bir araya gelen Accept, 2009’dan beri vokalde T.T. Quick frontman’i Mark Tornillo ile yola devam ediyor. Açıkçası muhteşem geri dönüş albümleri ‘Blood of the Nations’ta ben Udo’yu hiç aramamıştım. Yeni albümleri ‘Stalingrad’da da ‘Blood of the Nations’ta yakaladıkları havayı koruyorlar. Yaş ortalaması 50 olan bir grubun 18’lik delikanlılara taş çıkartacak heavy metal enerjisine hayran olmamak mümkün değil. Heavy metal sevenler bu yıl bundan daha iyi, güçlü bir albüm bulamayabilirler. O derece...

***

OGÜN SANLISOY
AKUSTİK 2012
Pasaj Müzik

Zihinleri dinlendirecek dinginlik...

Kariyer anlamında aşırı yavaş ilerlemesine ve yaşadığı birçok talihsizliğe rağmen Türkiye’nin hâlâ en büyük metal grubu olan Pentagram’a 1992 yılında dâhil olmuştu Ogün. Grubun ikinci albümünde, 1992 tarihli ‘Trail Blazer’da vokalistti. 1995’te yerini Murat İlkan’a bırakarak solo kariyere yöneldi ve 1999’da çıkardığı ilk albümü ‘Korkma’dan beri farklı bir yol izliyor. Pentagram’daki kadar ağır, sert ve hızlı bir müzik icra etmiyor. Popüler anlamda bir kimlik kazanmasıysa 2004 tarihli ikinci solo albümü ‘O Gün’ ile, özellikle de ‘Saydım’ hitiyle gerçekleşmişti. Onu Pentagram geçmişiyle bilen metal’ciler, Ogün’ün yeni kulvarına tepki göstermişlerdi ama o, bildiği yoldan ilerlemeye devam etti. 2006’da gitarda Pentagram’dan Metin Türkcan (Aynı zamanda Şebnem Ferah’ın da gitaristidir), prodüktörlük koltuğunda ise yine Pentagram’dan Tarkan Gözübüyük’ün yer aldığı ‘Üç’ adında çok güzel bir Türkçe rock albümüne imza attı. İlk albümü çok kısıtlı bir kitleye ulaştığından, 2007’de o albümü yeniden yayımladı. Ardındansa geçen sene şubat ayında ‘Ben’ isimli dördüncü stüdyo albümü çıktı.
Şimdiyse hepimizi kuşatan yüksek tonlardan ve kakafonik seslerden yorgun olduğumuzu düşünerek, bu karmaşık ses yumağı içinde zihinlerimizi dinlendirecek dinginlikte bir projeyle karşımızda. Adı üzerinde, akustik bir albüm bu. Türk rock’ının ikon isimlerinden Özlem Tekin’le düet içeren ‘Dayanamam’ın öne çıktığı albümde, ‘Geçer Zaman’ adlı yeni bir şarkı ve dört kısa enstrümantal parçanın yanı sıra ‘Saydım’, ‘Pencere’, ‘Hadi Beni Güldür’, ‘Bilmece’ ve ‘Avunmak Zor’ gibi Ogün Sanlısoy hitlerinden 11’inin akustik versiyonları yer alıyor. Prodüktörlüğünü Volkan Başaran’ın yaptığı albümde Gündem Yaylı Grubu, Cengiz Ercümer (perküsyon) ve Çiğdem Erken (piyano) gibi müzisyenler konuk olarak yer alıyorlar. Albümün bir de sürprizi var bu arada. Kartonette tüm şarkıların gitar akor şemaları bulunuyor. Ogün Sanlısoy tarafından bizzat hazırlanan bu özel çalışma sayesinde gitar çalmaya yeni başlayan genç müzisyenler, şarkıları albümü alır almaz çalmaya başlayabilecek.
Şarkıların orijinal hâllerine devrimsel değil, ufak fakat şık dokunuşlar yapan Ogün, çok az yüzüp çıktığı farklı sularla da (mesela Türk sanat müziği havaları) şaşırtacak. Ogün bu albümde kafasını dinlediğine göre, bir sonraki adımda yine yüksek bir enerji olacak. Bekliyoruz...