Güncelleme Tarihi:
“İnsanlar artık kendi yaşamlarını sürdürmüyorlar. Neredeyse ölümleri bile kendilerinin değil aslında. Bunun sebebi bence hırs ve güçlü olma isteği. Maalesef başkalarının hayatını yaşayan çok insan var.”
Mutlu olmak veya mutsuz olmak insanların tamamen kendi seçimi aslında. En büyük mutluluk ise mutsuzluğun kaynağını bilmek ve üzerine giderek çözebilmek. Sorunsuz ve problemsiz hayat, toplumun hangi seviyesinde olursanız olun tabii ki de yok” cevabını alıyorum Deniz Berdan’dan. Aslında tam da benim düşündüğüm gibi bir cevap veriyor Deniz. Onu tanımayanlar sadece gazete ve dergilerin cemiyet sayfalarındaki güzelliği, fiziği ve şıklığı ile oluşturdukları bir imaj edinirler. Halbuki Deniz, yaşama duyarlı, herdaim üreten ve her sohbetinizde size artı değerler katan bir kadın.
HELLO!: Sizinki nasıl bir yaşam biçimiydi?
Deniz Berdan: Oldukça hareketli, yaramaz ve erkek gibi bir çocuktum. Erkenden boyum uzayıp yaşıtlarımdan daha büyük durduğum için
HELLO!: Ruhunuzu nasıl besliyorsunuz?
D. Berdan: Araştırmak, okumak, keşfetmek, öğrenmek, sevmek ve hoşgörülü olmanın ruhumu beslemeye çok yardımı oluyor. Gerçekten de ruhu beslemek, bedeni beslemekten çok daha zor ve emek isteyen bir şey.
HELLO!: Bu yaşamdaki varoluşunuz nedir?
D. Berdan: İnsanlar artık kendi yaşamlarını sürdürmüyorlar. Neredeyse ölümleri bile kendilerinin değil aslında. Bunun sebebi bence hırs ve güçlü olma isteği. Maalesef başkalarının hayatını yaşayan çok insan var. Çoğu da ekonomik güvenliklerini sağlamak adına kendi kişisel özgürlüklerinden vazgeçmeye hazır ve ne yazık ki kendi kendilerini çaresiz bir hale sokabiliyorlar. Benim varoluşum ise çalışmak ve üretmek üzerine sanırım. İyi eğitim almış insanların sebepsiz olarak evlendiği kişiye endeksli bir yaşam sürdürmesi gerçekten de çok acı sonuçlar doğurabiliyor.
HELLO!: Dostluk kavramına ne kadar önem verdiğinizi biliyoruz.
D. Berdan: İnsanların kendi iç çatışmalarını çözmek adına yaptıkları girişimler ve izledikleri yollar arkadaşlarıyla veya ailesiyle ilişkilerinin biçimini belirliyor. Bu düşünceden yola çıkarak, yakınlarıma karşı hoşgörülü, saygılı ve samimi ilişkiler kurmaya çalışırım. İçimizde olanlar ilişkilerimizi etkiler. Neticede kendisiyle sorunu olanlar karşısındakini suçlar. Ben dostluklarımı yakınlık derecelerine göre halkalarla adlandırdım. Birinci halka benim kardeşim kadar yakın arkadaşımdan oluşur. İkinciler ise ilki kadar çok görüşmesek de her zaman yakınlığını duyduğum, çok sevdiğim, güvenebileceğim dostlarımdan oluşur. Üçüncü halka ise zaman zaman davet, parti gibi günlerde bir araya geldiğimiz arkadaşlarımızdır.
HELLO!: Birden gurme olarak karşımıza çıktınız.
D. Berdan: Aslında şimdiye kadar yaptığım tüm işler sağlıklı ve dengeli beslenmeyi içeriyor. Evde çocuklarım ve bizler için tasarladığım sağlıklı ve hafif yemek reçetelerimi, çevremin de bu reçetelerden yararlanmak isteyip talep etmesi ile yine etik ruhumdan dolayı nasıl daha profesyonel yapabilirimi araştırırken bir - iki okul karşıma çıktı. Çevrede olan günlük mutfak kurslarının 22 yaşımdan beri çalışan biri olarak bana hitap etmediği düşüncesinden yola çıkarak, altı ay sabah 09.00’dan 13.30’a kadar hem Milli Eğitim Bakanlığı’na hem de merkezi İngiltere’de olan bir aşçılık okuluna gittim. Ardından üç ay Mövenpick’te staj yaparak pastacılık ve ekmek şefliği diplomamı aldım. Son olarak bu yaz NTV’de yeşil ekran çerçevesinde yayınlanan, sağlıklı ve organik tariflerden oluşan ‘Doğa’nın Mutfağı’ programını yaptım. Şu an bazı restoranlarla mönülerine sağlıklı reçetelerle seçenekler ekleyebilmek üzerine danışmanlık görüşmeleri yapıyorum. Bu arada sağlıklı ve hafif reçetelerimin yer alacağı kitap projem var ve gelecekte profesyonel bir mutfak kurmanın hayalini kuruyorum.
HELLO!: Sizi eşinize çeken dinamikler nelerdi?
D. Berdan: 21 yaşımda babamın şirketinde staj yaparken Haluk’la ilk defa işle ilgili telefonda konuşurken tanıştık. Babamın şirketi işle ilgili bir fuara katılmıştı. Ben de standa biraz geç gittim. Bu arada telefonla konuşmamızın yanı sıra Haluk’la henüz karşılaşmamıştık. O ben daha gelmeden bizim standa gelmiş uzaktan bana bakmak için. Ancak standta bizim resepsiyonisti görünce büyük hayal kırıklığı yaşamış, o arada ben geldim ve tanıştığımız gün öğle yemeğine davet etmişti, Ancak ilk defasında geri çevirmiştim. Bir süre telefon trafiğinden sonra beni ikna etti ve yemeğe çıktık. Haluk hiç vazgeçmeyen, karizmatik ve yakışıklıdır.
HELLO!: Birbirinizi tamamlayan özellikleriniz nedir?
D. Berdan: Haluk pozitif, çok komik, çok sosyal, düşünceli, en yakın arkadaş, pratik zekaya sahip, karizmatik, hayattan zevk almayı
HELLO!: Aşkın ömrü üç yıl deniliyor. Bir evlilikte önemli olan unsurlar nelerdir?
D. Berdan: Dokuz yıllık evliyim ve Haluk’a en az ilk günkü kadar aşığım. Kişiler aslında istediği yaşam şeklini yaşıyorlar. Mutlu olmak veya mutsuz olmak insanların tamamen kendi seçimi aslında. En büyük mutluluk ise, mutsuzluğun kaynağını bilmek ve üzerine giderek çözebilmek. Sorunsuz ve problemsiz hayat toplumun hangi seviyesinde olursanız olun tabii ki de yok. Evlilikte de aşkı ve mutluluğu sürdürebilmek için bazı zorluklara göğüs germeniz ve cesur olmanız gerekiyor. Mutsuzluğu aslında farkında olmadan kendimiz de üretebiliyoruz. Olaylara pozitif yaklaşmak çoğu zaman sorunu çözmeye yetebiliyor. Bizim de zaman zaman problemlerimiz oluyor ama üstesinden gelerek mutlu olmayı biliyoruz. Mutluluğumuzun şifresi, hedefimizin ve beklentimizin ailemizle birlikte mutlu bir yaşam sürdürebilmek olması.
HELLO!: Nasıl bir anne olmaya özen gösteriyorsunuz?
D. Berdan: Biz birbirine çok bağlı bir aileyiz. Ailemizde ilk günden beri pozitif, mutlu, sevgi dolu, sıcak ve destekleyici bir ortam yaratmaya çalışıyoruz. Birbirimizle ilişkilerimizde duygularımızı paylaşmaya, birbirimize zaman ayırmaya, değer vermeye ve olduğu gibi kabul etmeye özen gösteririz. Onlarla maksimumda fiziksel yakınlık, empatik iletişim kurmaya çalışırız. Çocuklarıma otorite olarak değil de insan olarak yaklaşarak, duygularını anlamaya çalışıp dürüst yanıtlar vermeye özen gösteririm.
HELLO!: İkinizin de ilk eşlerinden çocukları var.
D. Berdan: Anne ve baba arasındaki ilişki sağlıklı ise bu çocuklara da yansıyor. Haluk’un kızı Serra, New York’ta okuyor ve aramızdaki 15 yaşlık farktan dolayı ilişkimiz arkadaş niteliğinde. Son derece güzel, zarif, olgun, başarılı ve kaliteli gerçekten de pırıl pırıl bir genç kız. Begüm sanatçı kişiliği olan, sanat ve müzik merakı ve yeteneği bulunan, son derece yumuşak bir karakter. Can ise fazlasıyla duygusal bir çocuk.