Cüneyt ÜLSEVER
Oluşturulma Tarihi: Kasım 10, 2001 12:45
Huzuru aramaya yelken açan beynimin bu haftaki durağı mutluluk!
Habire ara durakları dolaşıyorum.
Huzura giden yolda mutlaka hüzne, sonbahar aşklarına, coşkuya ve daha nicelerine uğramak gerekiyor.
Bu haftaki durak mutluluk!
O da geçici olduğu için, anlık yaşandığı için ara durak.
Ancak, kalıcı olana; huzura doğru giderken ona uğramamak ne mümkün!
Mutluluk insanın içine serin-sıcak sular akıtan bir duygu. O anda neye ihtiyacınız varsa, öyle hissettiren bir salgı.
Mutluluk bir ağacın gölgesinde, çiçeğin kokusunda, çimenin kucağında maşukun koynunda, bebeğin teninde, kedinin oynaşmasında, köpeğe yanağınızı yalatan sevinçte, dedenin öpülen elinde, arkadaşın hatırında, hasta yatağınızda size su kalmadığını söyleyen birinin varlığında; kısaca her yerde ama her yerde olabilir.
Ona her durumda rastlayabilirsiniz.
Mutluluk bu kadar kolaydır!
Sizin hep bulamadığınızı söylediğiniz bu nesne, esasında her yere dağılmış, oksijen gibi tüm evrene sinmiştir.
Siz yine de onun az bulunan bir nimet olduğunu düşünürsünüz.
Haklısınız!
Şayet mutluluğu tüketmek için arıyorsanız; onu bulmak, ona kavuşmak zordur. Üstelik bulduğunuzu sandığınız anda da sabun gibi kayar gider.
* * *
Mutluluğu üreteceksiniz!
O size gelmeyecek, siz ona gideceksiniz.
Hazıra konmayacak, onun uğruna emek sarf edeceksiniz.
Ter dökecek, onu ikna edeceksiniz.
Mutluluğun ana maddesi her yerde vardır ve beleştir. Ancak ana maddeden bizzat mutluluğun kendisini üretmek zordur; emek, göz nuru, fedakarlık, sabır, tahammül, alçak gönüllülük, akıl, erdem, vefa, ihtisas ister.
* * *
Mutluluk kendisinin tüketilmesinden ise çok korkar. Bilir ki, tüketildiği her yerde; riya, kibir, kalleşlik, zan, tek bencilik, ben merkezcilik üremektedir. İlginçtir; bu ikinci grup duygular mutluluk tüketilirken ürerler; bunun için üretimleri çok kolaydır; hatta bir süre çok da çekicidirler.
Birinci grup duygular ise üretimi çok zor ve zahmetli duygulardır. Ancak, üretildikten sonra tadlarına doyum olmaz; insanı önce mutluluğa, oradan da bir bakarsınız; hayda! huzurun tam göbeğine taşırlar.
İkinci grup duygular üretilmesi kolay-sadece tüketmeye dayanan-ancak taşınması zor; birinci grup duygular ise üretilmesi zahmetli ama taşıması kolay duygulardır.
Siz, siz olun; mutluluğu tüketmeyin, üretin! Mutluluğu tüketmeye gönüllü insanlar; bilmezler ki, onları mutluluğa taşıyan ana maddeyi de tüketir, yok ederler. Ana maddeyi de tükettikleri için esasında mutluluğu var ederken bitirdiklerini bir türlü anlamazlar.
Mutluluğun ana maddesi karşı cinsten bir insan ise; önce o insanı mukadderat zannederler, onun kendilerine mahkum olduğunu sanırlar, hatta onun mutluluğu almadan vermek için yaratıldığına inanırlar.
Kendilerine tapar gibi bağlanmış insanların, tıpkı kendileri gibi, etten-kemikten yaratıldığını unuturlar.
Sabrın da bir sonu olduğunu hiç dikkate almazlar.
Bir gün maşuk; mutluluğu da yanında alıp gittiğinde, artık hep ama hep mutsuzluğa mahkum olduklarını bir türlü çözemezler.
Bundan böyle hep mutsuz olmalarının nedeninin, mutluluğu bizzat kendilerinin tüketip yok ettiği gerçeğine dayandığını bir türlü kavrayamazlar.
Mutluluğu kendisinden alıp tükettiğiniz ana maddenin bir insan olması da şart değildir.
Size mutluluk vermek için tüketilen; solan bir çiçek, artık sizden uzak duran bir köpek, bakımsız bir araba, yırtık bir etek, dökülmeye başlayan saçlar, artık aramayan dostlar ve nihayet takatı kalamayan kalbiniz olması da mümkündür. Mutluluğu tüketirken ana maddeyi de tüketirsiniz.
O da bir gün sizi sessiz sedasız terk eder!
İster canlı olsun, ister cansız!
Sizi terk eden kendi parçanız da olabilir.
* * *
Mutluluğu üretenler başkası mutluluğu tüketirken mutlu olanlardır!
Kendilerini ana madde yapanlardır!
Onlar bebeğin, hastanın, çiçeğin, maşukun, kedinin, büyüklerinin üzerine titreyenlerdir.
Su yoksa bile suyu arayıp, hastaya ‘‘su yok!‘‘, diyenlerdir.
Onların ürettiği mutluluğu tüketenlerin de gönül gözleri açık ise; onlar da illaki bir gün karşı taraf için mutluluk üretimine geçeceklerdir.
Eğer iki insan birbirleri için mutluluğu üretme yarışına girdiler ise, işte oradaki çağlayanın coşkusuna doyum olmaz.
Ben en çok yolda el ele dolaşarak yürüyen yaşlı çiftlere bayılırım.
Sarmaş dolaş gençler de güzeldir!
Ancak, birinde yılların içinde damıtıla damıtıla üretilmiş mutluluk, diğerinde ise kıpır kıpır ama henüz ham bir mutluluk tüketimi vardır. Gençliklerinde tükettikleri mutluluktan; bilahare mutluluk üretmeyi beceren insanlar, eninde sonunda sokakta el ele dolaşan yaşlı çiftler olurlar!
* * *
Siz siz olun; üretmediğiniz mutluluğu tüketmeye kalkmayın!