Barış AKPOLAT
Oluşturulma Tarihi: Nisan 02, 2011 00:00
Cartel ve Karakan’la tanıdık Kerim Yüzer’i. Annesi ve babası o daha altı aylıkken Almanya’ya çalışmaya gitti. Büyüyünce o da peşlerinden... Ailesiyle pek vakit geçiremedi. Almanya’daki Amerikalılardan rap kültürünü öğrendi. 1989’da DJ’lik yapmaya başladı. Cartel ikinci kez toplanma kararı aldığında ‘Ben yokum’ dedi. İnternete yüklediği miksler Türkiye’de büyük bir kitlenin yeni gözdesi. Bildiği yoldan yürüyen bu adamı aslında hepimiz Kabus Kerim olarak tanıyoruz
Amerikalılar Kabus Kerim’in (39) yaşadığı Nürnberg’e akın ettiklerinde Kerim henüz 10 yaşlarındaydı. Nürnberg’deki Fürth semtine gidiyorum diyenler, yoğun Amerikan nüfusu yüzünden ‘Amerika’ya gidiyorsun yani’ yorumunu duyardı. Zaten o civarlarda yaşayanlar da rap müziğini Amerikalılardan öğrendi, Kabus Kerim gibi... “Yaptıkları müzikler çok hoşuma gidiyordu. Onlarla takılıyordum, DJ’lere yardım ederek başladım bu işe. 15-16 yaşlarımda önde DJ çalarken ben arkada plak seçerdim. DJ’in olmadığı bir gün pikabın başına beni ittiler ve miks işine girmiş oldum” diyen Kabus Kerim’in 8-9 yaşındayken gittiği Almanya’da bulaştığı kavgalar ve sokak hayatı yüzünden devletle arası bozuldu.
Kabus Kerim o günleri şöyle anlatıyor: “Ailelerimiz fabrikalarda geçim derdindeyken bizimle ilgilenemiyordu. Bir ara Goodfellas filmindeki gibi çeteleşmeye bile başlamıştık. Manisa’daki hayatımı devam ettiriyordum. Sokakta kavga eden Türk gördük mü, haklı haksız ilgilenmez, kavgaya girerdik. Almanların yasa ve tabularını da asla anlayamazdık. Sonunda devlet bize ‘Ya hapse gireceksiniz ya da sosyal hizmet merkezinde çalışacaksınız’ dedi. Ben sosyal hizmet merkezini seçince, DJ’lik yapmam için gerekli ekipmanları sağladılar. Zaten Karakan grubumuzu kuran Alper Ağa’yla orada tanıştık.”
OĞLU İÇİN İŞİNİ BIRAKTI
Kabus Kerim, Cartel’e tekrar katılmasa da, kendine has miksleriyle ciddi bir kitleye sesleniyor. Bu miksleri internete yükleyen Kerim mikse başladığında internet daha yoktu. “Mixtape işine kasetlere yaptığım kayıtlarla başladım. Bazen de MC (rap söyleyen kişi) tanıdıklarımı çağırıp şarkı söyletiyordum. Bittiklerinde kasetleri çoğaltıp arkadaşlara hediye ediyordum. Bazen de 5-10 Mark’a satıyor ve o paraları yine plak ve ekipmana yatırıyordum” diyen Kerim; Cartel ve Karakan gruplarının dağılmasından sonra 1998’de grafik tasarım okumak için İstanbul’dan Almanya’ya döndü. İki yıllık okulunu 2001’de bitirdikten sonra Almanya’nın TRT’si Bayerischen Rundfunks’ta çalışmaya başladı.
“Babasız büyümüştüm. Şimdi dokuz yaşındaki oğlum Teoman’la vakit geçirmek istediğim için işi bıraktım. Kendi çocukluğumdaki sorunları anlamak için bunu yapmalıydım. Fakat para kazanmam da gerekiyordu” diyor. Turnelerde topladığı kıyafet, mobilya, oyun aletleri ve plaklardan oluşan arşivini 2001’de Nürnberg’de ‘vintage’ bir dükkana dönüştürdü. Herkesin Ikea ve H&M gibi yerlerden alışveriş yapmasından rahatsızdı çünkü ona göre her ev aynıydı. Aktif müzik yapmasa da plak toplamaya devam etti. Bu arada dükkan da Adidas ve Puma’nın ilgisini çekti. Onun fikirlerinden yararlanarak 2003-2004 koleksiyonlarının neredeyse yüzde 70’ini birlikte oluşturdular.
BİLANÇO HESABINA KARŞI
Cartel’in isim hakkı grubun ilk menajerindeydi ve bu sorun ancak yıllar süren bir davayla 2006’da sonuçlanmıştı. Dükkanını aynı dönemde kapatan Kerim, daha ilk toplantılarda yeniden toplanan Cartel’de yer almaktan vazgeçti: “Cartel’den tek istediğim her şeyin yürekten olmasıydı, bilanço hesabı yapmadan çalışalım istedim. Fakat hesaplar yapılıyordu. Neyin tutup tutmayacağını konuşmak bile istemiyordum. Yeni yayınlanan albüm için 100’den fazla beat geldi. Üstünde çok kafa patlatsam da o beat’lere söz bile yazmak içimden gelmedi. Yapamayacağımı anlayınca onlarla paylaştım bu fikrimi. Şimdi müzikal anlamda hiçbir ortaklığımız ve kişisel sorunumuz yok. Hatta Ali veya Erci E’yle hala görüşüyoruz Berlin’de. Kısacası mutlu olduğum şeyi yaptım. Cartel’e tekrar dahil olsam mutlu olmazdım.”
‘ANNEME FUNK’LA PARLADI
Onu miks hayatına kötü bir olay döndürdü. Kerim’in çalıştığı ‘can dostum’ dediği Vernon D Hill uzun süre Detroit’li ünlü plak firması Motown’da çalışmış bir prodüktördü. Uzun süre görüşemedikleri D Hill’in Motown’da çalıştığı prodüktör J Dilla hayatını kaybedince Vernon Almanya’ya döndü, hem de daha tam bitmemiş birçok J Dilla parçasıyla.
“Vernon’un Motown stüdyosunu Almanya’da sürdürüyorduk. Detroit’ten gelen pek çok cazcı ve hip-hopçuyla çalışmaya başladık. Fakat Vernon kalp krizi geçirince stüdyoda tek başıma kaldım. Bu sırada eskiden ürettiğim miks kasetleri hatırladım. Plakları arşivlerken bu işe tekrar başladım. Ve ilk yaptıklarımı Soundcloud ve Mixcloud adlı sitelere yükledim. Bu mikslerin en ünlüsü ‘Anneme Funk’tı. Annem, fabrikalarda çalışırken çok yıprandı ve hastalandı. Nefes darlığı ve göz bozukluğu yaşadı. Kalp krizi geçirip by-pass oldu. Almanya’da bu hale geldiğini söylüyerek ona çok kızıyordum. Paranın sağlığını yerine getirmeyeceğini, ona tek verebileceğim şeyin müzik olduğunu söyledim ve bu miksi ona ithaf ettim” diyen Kerim, 46 dakikalık setini Mixcloud.com’a yükledi ve bir süre sonra kendisi oylamaya dahil etmediği halde bu set, en çok dinlenen ve yorumlanan üçüncü miks oldu.
KONSERE GELİYOR
Kabus Kerim 6 Nisan’da Mini Müzikhol’de saykodelik, funk ve hip-hop türlerinden hazırladığı mikslerini çalacak. 14 Nisan’daysa Taner Öngür, Koray Kantarcıoğlu, Grup Ses ve Barış K gibi isimlerle birlikte aynı mekandaki Minipop etkinliğinde sahnede olacak. Mikslerini önceden dinlemek isterseniz www.soundcloud.com/karriem’e uğramanızda fayda var.