Mutfağını beğenmediğim evden kaçarım

Güncelleme Tarihi:

Mutfağını beğenmediğim evden kaçarım
Oluşturulma Tarihi: Ekim 16, 2012 00:00

Cenk Eren, “Cenk’in Ev Hali” programıyla ekrana döndü. Eren, hafta içi her sabah Cine5’te yayınlanan programında şarkı söyleyip ünlü isimleri ağırlamakla kalmıyor, mutfağa girip yemek de pişiriyor. Üstelik bu konuda çok da iddialı!

Haberin Devamı

“Cenk’in Ev Hali” başladı, öncelikle hayırlı olsun diyelim Cenk Bey. Ne kadar zaman oldu gündüz kuşağı programı yapmayalı?

- Teşekkür ederim. Dört yıl oldu. Arada yarışmalar sundum ama gündüz yayınlanan bir program yapmamıştım.

Program hafta içi her gün mü yayınlanacak?

- Evet, pazartesiden cumaya 10.40 ile 13.00 saatleri arasında ekranda olacağım.
  
Formattan bahseder misiniz biraz?

- Cenk’in ev hali işte... Bizim geliştirdiğimiz bir format bu. Tabii ki çekimi stüdyoda yapıyoruz ama dekorumuz ev dekoru. Ben de ev sahibi olarak yemekler yapıyorum, konuklarımı ağırlıyorum. Aslında uzun zamandır yemek programı yapmak istiyordum, bu programda yemeğin yanına başka şeyler de ekledik.

Yemekleri de siz mi servis edeceksiniz yayında?

- Evet, her şeyi ben yapıyorum. Üstelik sadece yemek de yapmıyoruz, bekâr bir erkeğin evde neler yapabileceğini gösteriyoruz. Mesela yayında gömleğimin düğmesini de dikebilirim, pantolonumu da ütüleyebilirim.

BEN YEMEĞİMİ BAŞKASINA YAPTIRMAM

Özellikle erkekler için çok faydalı bir program yani...

- Kesinlikle! Şahane tüyolar veriyoruz. Haftanın bir günü otantik yemekler yapmayı düşünüyoruz. Ayrıca çarşı pazar gezip malzemenin iyisinin nereden alınabileceğini de gösteriyoruz. Gece hayatı müdavimlerinin yakından tanıdığı işletmeci Ergun Yıldız, ucuz alışveriş yapılabilecek yerleri tanıtıyor.

Evinizde de yemekleri siz mi yapıyorsunuz?

- Ben yemeğimi başkasına yaptırmam, kendim yaparım.

Bu konuda epey titizsiniz anlaşılan...

- Çok titizim. Gerekirse ütümü de kendim yaparım, paçamın ölçüsünü de alırım, sökük varsa onu da dikerim. Elimden her şey gelir.

Genellikle erkekler uzak durur bu tür işlerden, ya üşenirler ya da “Elimden gelmiyor” derler...

- Ben üşenmem, yaparım. Hele yemek yapmaya hayatta üşenmem. Gece 03.00’te uyanıp kendime yemek yaptığımı biliyorum.

DOKTOR “TEDAVİ OLMALISIN” DİYOR

Programa gelecek konukları siz mi belirliyorsunuz?

- Evet, küs olmadıklarımı çağırıyorum. (Gülüyor) Küs olduğum bir kişi var zaten... Konuğum olmasını istediğim kişileri de bizzat arıyorum.

Siz evinizde misafir ağırlamayı sever misiniz?

- Yok, pek hoşlanmam evde misafir ağırlamaktan. Sigara içiyorsa, kül tablasıyla peşinde gezerim. Su içip bardağı tezgâhta bıraktıysa, hemen alıp makineye koyarım. Böyle titiz olduğum için mümkün mertebe dışarıda görüşüyorum arkadaşlarımla.

Biraz zor bir ev sahibisiniz yani...

- Çok zorum. Doktor da öyle söylüyor zaten. Hatta “Senin tedavi olman gerekiyor” diyor. Obsesyon var bende. Bir gün kendimi denedim, mutfakta bulaşıkları bırakıp dışarı çıktım, sonra dayanamayıp arabayla eve döndüm, bulaşıkları makineye yerleştirdim.

BEN YEMEK YAPACAĞIM KONUĞUM BEĞENMEYECEK!

Programda yemek pişiriyorsunuz, ya konuklarınız yemeklerinizi beğenmezlerse?

- Halt etmiş onlar. Ben yemek yapacağım da beğenmeyecekler!

İddialıyım diyorsunuz...

- Ben aşçı değilim ama bir el lezzetim vardır. Hastanede de yemek yersiniz, kebapçıda da. İkisinde de karnınız doyar ama yedikleriniz arasındaki tat çok farklıdır. Ben de elimin tadına güvenirim.

Çok titizim diyorsunuz ya, peki misafir olduğunuz evlerde yemek yer misiniz?

- Çaktırmadan girerim mutfaklarına. Mesela “Sen zahmet etme, ben alırım suyu” deyip mutfağını bir kontrol eder, yemeğini yiyip yemeyeceğime karar veririm. Eğer kontrol kötü geçtiyse, bir bahane uydurup kaçarım.

Titizlikte son nokta!

- Daha koyamadık o noktayı. Ama koyacağız inşallah. (Gülüyor) Doktora da bunun için gidiyorum zaten...

HAYATIMA ALDIĞIM İNSANLAR BENİ ÇOK HIRPALADI

Bu arada işletmeciliği de sevdiniz sanırım, iki yeni mekân açmaya hazırlanıyormuşsunuz...

- Evet, My Piyasa hâlâ açık. Yeni mekânımız My Pavyon 2 Kasım’da açılıyor. Aralık sonunda da My Batakhane diye bir mekân açacağız.

Sahnelere devam mı?

- Evet, My Pavyon’da sahneye çıkacağım. Bir yandan da “O Aşk Eskidendi” adlı şarkıma klip çekmeye hazırlanıyorum. Bu aralar böyle koşturuyorum işte. Herhalde deli dürttü beni. (Gülüyor)

Peki mutlu musunuz?

- Çok mutluyum. Hayatımın son sekiz ayı çok kötü geçti. Hayatıma aldığım insanlar beni çok hırpaladı. Şimdi eski halime döndüm, enerjim yerine geldi. Kötüleri kötülerle baş başa bıraktım. Değecek olan insanların yaptıklarına kırılırım, değmeyenlere değil. Ama zamanında değer vermek de hataymış. Hatalar insanlar içindir. Hayatıma giren insanlar hakkında çok yanılmışım...

Haberin Devamı

PERDE KAPANMAZ LAFINA İNANMAM

“Son sekiz ayda kötü olaylar yaşadım” dediniz, peki bunlar sahnenizi nasıl etkiledi? Şarkı söyleyip insanları eğlendirmekte zorlandınız mı?

- Ben öyle durumları sahnedeyken paylaşırım insanlarla. “Kusura bakmayın, bugün keyfim yerinde değil ama size şarkı söyleyeceğim merak etmeyin” derim mesela. Ama çok oynamam, rol yapmam. “Perde kapanmaz” lafına da inanmam. Hiç öyle bir şey yok. Perde kapanır. Ben de insanım, üzgün olduğum, kötü hissettiğim bir günüm olabilir. İçim kan ağlıyorsa, gözüm de kan ağlar benim. O kadar sahte olamam ben. İçi kan ağlarken gülen insanlar bana sahte geliyor.

Siz sahnede kimleri izlemeyi seversiniz?

- Selami Şahin ve Bülent Ersoy’u dinlemek keyif verir bana. Kenan Doğulu’nun, Funda Arar’ın sahnesini de çok severim. Sezen Aksu’yu saymama gerek bile yok. Bir de Emel Sayın’a bayılırım.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!