Güncelleme Tarihi:
- Kıbrıs ve İngiltere’de geçen çocukluk yıllarınızdan yemek anılarınız neler?
- Pazar rostosu, İngiltere’deyken vazgeçemediğimiz pazar yemeğiydi. Annem bir Fransız alakart aşçısı olduğu için yemek konusunda çok çok şanslıydım. Çünkü restoranımız vardı, istediğim yemekleri yiyebiliyordum. Diplomalı bir aşçı değildi ama bana göre dünyanın en lezzetli parmaklarına ve yüreğine sahipti.
- Babanızın yemekle arası nasıldı?
- Babam o zaman İngiltere’de kuafördü, küçük bir kuş gibi beslenirdi. Az olsun, en lezzetlisinden olsun derdi. Çok zevkli yemek yer ve dünya mutfaklarını tatmayı çok severdi. Babam da annem de iyi yemek yerdi, halen de öyleler.
- Annenizin yaptığı en lezzetli yemek hangisiydi?
- Yerel olarak, Kıbrıs’ın çok güzel yemekleri vardı. Dolmayla alakalı her şeye tapardım. Annemin koca koca enginarları doldurmasından tutun da, kabağın çiçeğini zeytinyağlı doldurmasına kadar tüm dolma çeşitlerini severdim. Yine aklımda kalan ve halen yapması için yalvardığım ıstakoz var. Istakozun hazırlanışı zor, “Kızım, bunu benden isteme” der ama kıyamaz ve yapar. Istakozların haşlanırken çıkardıkları ciyak ciyak sesleri hâlâ hatırlıyorum. O zaman mutfağa giremezdim.
- Çocukken iştahınız yerinde miydi yoksa mızmız mıydınız?
- Bana bamya ve kokoreç hariç ne versen yerdim. Sadece annemin yemeklerini sevdiğimi keşfettim. Her dakika anneden yemek isteyemeyeceğimize göre yemek pişirmeyi öğrenmeye karar verdim. 11 yaşında. Taze patatesin kabuklarının ovarak çıkartılmasından tutun da, havuç soyup bilmem ne şekilde kesilmesine kadar hep bana yaptırırdı. Annemin çok sevdiği bir yemek vardı, “Ben pişirebilir miyim” dedim. Annem de “denetlememi ister misin” dedi, “hayır” dedim. Pişirdim ve güzel oldu.
EŞİM BİR NOODLE USTASI
- Gününüzün kaç saati mutfakta geçiyor?
- Evimizde, üç kişiyiz ama 33 kişilik bir ordu olduğumuza inandığım için bugüne kadar üç kişilik bir yemek pişiremedim. Çok çeşit yemek pişer bizde, bir çeşit olmaz. Sunum, sofra ve sofra saati de çok önemli. Yani ekstra bir şey olmadığı vakit, akşam 20.00’de herkes evde oluyor. Ben 18.00’de evde olmaya çalışıyorum. Çünkü güzel bir sofra hazırlamayı seviyorum. Tabakları süslüyorum. Yemekte mutlaka masada mum yanar.
- Eşinizin mutfakla arası nasıl?
- Şahane! O bir noodle ve sebze ustası. Sebzeyle inanılmaz salatalar yapar. Çok özenli, her şey eşit kesmeye çok dikkat ediyor. Enteresan sebze soteleri var. Tereyağını sayemde keşfettikten sonra, o sebzeler daha da lezzetli oldu.
- Şeftali kebabı gibi ağır Kıbrıs yemekleriyle aranız nasıl?
- Bayılırım. Ama en sevdiğim Kıbrıs yemeği kolokas, çünkü kereviz hastasıyım. Kolokas, bir tek bizim orada yetişiyor, turp mu, patates mi belli değil. Bir kök ama kuzu etiyle inanılmaz bir uyumu var. Bir de üstüne kerevizi bastın mı, konu kapanıyor. Burada bulamıyorum, zavallı annem, “Kızım kolokas dönemi, bir uçağa atlayıp Kıbrıs’a gideyim” der. Beş kilo kolokas alıp gelir, evde hazırlar dondurucuya atarız.
- Asla hayır diyemeyeceğiniz yemek?
- Tavuk ciğeri ezmesine (pate) asla hayır diyemem.
- Bu çok bulunan bir şey değil, kendiniz mi yapıyorsunuz?
- Evet, kendim yapıyorum, o da anne tarifi. Tavuk ciğerlerini bir güzel temizliyorum. Tereyağında ciğeri, soğanı, baharatı, kremayı, kanyağı bir arada pişirip sarmısağını ekliyorum. Sonra hepsini blenderden geçiriyorum. Tereyağını eritip üstüne döktükten sonra dondurucuda 5-10 dakika bekletiyorum. Sonra ekmeğe sür ye. İnanılmaz bir lezzet.
- Hamilelik döneminde özel bir rejim uyguluyor musunuz?
- Hayır çünkü yemiyorum, yani yiyemiyorum daha doğrusu. Hatta Sedat (Doğan) “Yaaaa ne olur, canın bir şey istesin, gece vakti kalkıp alışveriş etme ihtiyacı duyayım” diye yakınıyor. Kışın evde hep tavuk çorbası pişer. O kadar çok severken artık onu bile yiyemiyorum. Kırmızı ete inanılmaz bir tutkum var, özellikle pirzolaya aşeriyorum.
- Hamilelik dışında, sabah, öğlen, akşam neler yiyorsunuz?
- Muhakkak güzel bir kahvaltıyla güne başlarım. Masada kaymak ve bal muhakkak olur, ya çırpılmış yumurta, ya omlet, ya yumurtalı ekmek bulunur. Kahvaltıda çay içerim, kahve genelde kahvaltı sonrasına kalır. Kahvaltıdan iki saat sonra muhakkak ya bir meyve, ya bir ceviz yerim. Öğlen; muhakkak sebze, güzel bir salata, yoğurt... Yoğurt sevgim Sedat’la başladı, o çok seviyordu ben de öğrendim. Akşam; bir çorba pişer ama çorbaların hiçbiri normal değil. Mercimek ama içinde her çeşit sebze var. Mercimeğe süt kim koyar? Ben koyuyorum, sebzeyi pişirirken yumuşattığına inanıyorum. Çorbanın yanında muhakkak iki üç çeşit zeytinyağlı, fırında tavuk bulunur. Oğlum için pilav ya da makarna vardır.
BÜTÜN ERKEKLERİN MİDESİNDEN GEÇTİM
- Yaptığınız yemekle birilerini etkilediniz mi?
- Tabii canım, hayatıma giren bütün erkeklerin midesinden geçmişimdir. Hatta dün akşam bunun sohbetini yaptık. Sevgili Suat Suna bizdeydi. 15 yıllık arkadaşım, her seferinde, “Işın’nın yemeklerine hastayım” diye övgüler yağdırır. Arkadaşlarım telefon açar, “Işın ne olursun bize fırında makarna yap sana geleceğiz” diye.
- Sık sık çarşıya, pazara gidiyor musunuz?
- Cihangir gibi bir yerde yaşadığımız için, etimizi, balığımızı günlük alabiliyoruz. Arada bir Balık Pazarı’na gidip balığımı alıyorum, en güzel taze sebzeleri orada buluyorum.
- Dünya mutfaklarından favorileriniz?
- İngiltere’de gazete kağıdına sarılmış fish and chips’e hastayım. Suşi çok severim. Aslında bütün mutfaklarla aram iyi. Balayında Fransa ve İtalya’ya gittik. İtalya’da en güzel pizzayı yemeyi umarken, Fransa’da yedim. Ya da İtalya’dan makarnanın çok lezzetli olması gerekiyor ama bizde pişirilen makarna daha lezzetli geliyor bana. Her yerde yemek yerim, aç kalmam ama Türkiye’yi hiçbir şeye değişmem.
- En favori mekanlarınız?
- Bir kere Vogue’u çok seviyorum, ikincisi İstiklal Caddesi’nde Hacı Abdullah’ın delisiyim. Bir de Sarıyer’de Kahraman Balık inanılmaz.
Borsa’ya da bayılırım.
REJİM YAPINCA MUTSUZ OLUYORUM
- Arada bir zayıflama çabalarınız oluyor mu?
- 18 yaşından beri sürekli bu çabanın içindeyim. Yediğim şeyleri diyetisyene anlattığımda kadın, “Zaten son derece normal yiyorsun” diyor. Ama tiroit hastalığının üstüne bir de şeker çıkınca hep kilo problemiyle uğraşıyorum ama şu an kontrol altında. Rejim yapınca son derece mutsuz oluyorum.
- Sporla aranız nasıl?
- Çok ciddi bir spor altyapım var: Eski milli tekvandocuyum, tekmelerim sıkıdır. Sedat benden daha iyi bu konuda, sporunu muhakkak her gün yapmaya gider. Sanıyorum çok uzun yıllar spor yaptığım için bir dönem bıkkınlık gelmiş. Son dönemde bebekle suya girmeyi çok seviyorum ve yüzmeye gidiyorum her gün. Yüzmek çok hoşuma gidiyor, bir de pilatesi çok seviyorum.