İhsan Yılmaz
Oluşturulma Tarihi: Ocak 12, 2007 00:00
Cumhurbaşkanı Eşleri
Ayça Atikoğlu
İnkılap Kitabevi
Önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçimi tartışmalarının gelip dayandığı noktayı göz önüne alınca ayrı bir anlam taşıyor Ayça Atikoğlu’nun çalışması. Seçilecek cumhurbaşkanının eşinin başının açık olması gerekir düşüncesi ağır basıyor ve bunun gelecekte yaşanacak bir kriz olduğunu görmek için müneccim olmaya gerek yok sanırım. Peki şimdiye kadar Çankaya’da oturan First Lady’ler nasıl bir damga vurdular yakın tarihimize ve neyin temsilcisi oldular: Mevhibe Hanım, Meclis’ten Deniz Gezmiş’lerin idam kararı çıkmaması için Paşasına yalvar yakar olmuş. Reşide Hanım protokole karşı çıkarak Yunan kral ve kraliçesini ağırlamayı reddetmiş, Yassıada duruşmalarına da katılmamış. Melahat Hanım sadeliği ve sertliği ile başlı başına bir otoriter kişilik sergilemiş. Atıfet Sunay Genelkurmay Başkanı olan eşini götürmek için evi basan genç subayları askeri mahkemeye karşı koruyarak ulusal annelik yapmış. Firket Mualla’nın Karacaahmet’teki mezarını yaptıran Emel Korutürk, şarkıcıları değil sanatçıları davet ederek farkını ortaya koyup ’devrimci kadınlar’ı Çankaya’da ağırlamış. Sakine Evren halk tarafından seçilmediği için Çankaya’da oturmayı reddetmiş. Semra Özal halen gözönünde yaşıyor ve vurduğu damgayı zaten biliyorsunuz. Asla talepkar olmayan Nazmiye Demirel’in tek isteğinin İbrahim Tatlıses’e destek olduğunu da öğreniyoruz kitaptan. Çankaya’daki kadın elinin izini süren Atikoğlu ne yazık ki bir kez olsun Köşk’e girememiş. Çünkü, bütün başvuruları kibarca reddedilmiş. Belki de o yüzden kitaba dahil edilememiş Semra Sezer. Cumhuriyet tarihini First Lady’ler üzerinden okumak gerçekten çok farklı bir deneyim.
Kardeş Kanı
Barış Müstecaplıoğlu
Everest Yayınları
Gazetecilik yapan kardeşinin intihar olduğu söylenen ölümünden şüphelenen genç bir kadının kendisine yardım etmesi için eski bir suç örgütü lideri olan Tamer’e başvurmasıyla başlıyor roman. Sokak çocuklarını toplayıp eğiterek kurdukları Kardeşlik örgütünun kurucusu iki eski dostu karşı karşıya getiriyor bu talep ve inanılmaz bir iç hesaplaşma yaşanıyor. Şiddetin hiç durmadığı bir roman çıkıyor ortaya böylece. Edebiyat dünyasına fantastik roman serisi Perg Efsaneleri başlayan Müstecaplıoğlu daha sonra İslami Cemaatler’in iç yüzünü anlatan Şakird romanıyla dikkat çekmişti. Bu kez yine farklı bir türle çıkıyor okurunun karşısına. Temposu düşmeyen ve oldukça sert bir roman, polisiye severleri memnun edecek nitelikte.