İhsan Yılmaz
Oluşturulma Tarihi: Aralık 22, 2006 00:00
Aşka ve Kadınlara Dair
Arthur Schopenhauer
Çev. Ahmet Aydoğan
Say Yayınları
Karamsar felsefeci olarak da kabul edilen Arthur Schopenhauer’in (1788-1860) eserlerini toplu olarak yeni çevirileriyle yayımlamaya başladı Say Yayınları. İlk kitap belki de onun en çok ses getiren eseri Cinsel Aşkın Metafiziğini de içeren Aşka ve Kadınlara Dair. Bu tezi daha önce Selahattin Hilav’ın dilimize çevirdiğini ve Schopenhauer’in felsefesi üzerine kapsayıcı bir yazı kaleme aldığını belirteyim. Aşkın tamamen içgüdüsel olduğunu, kadın ve erkeğin temelde birbirinden ayrıldığını söylüyor kısaca. Ama bunu yaparken açık bir şekilde erkeklerden yana bir tavır aldığını, pek çok kişinin bunu annesiyle olan kötü ilişkisine bağladığı fısıltısını da ekleyeyim. Mesela ikiyüzlülüğün ya da riyakarlığın kadının doğasından geldiğini savunur. Hele kadınların güzellik timsali sayılmasına karşı söylediklerini buraya almaya bile çekiniyorum ama örnek olsun diye gene de yazayım: "Bu bodur, dar omuzlu, geniş kalçalı ve kısa bacaklı soya, ’cins-i latif’ ismini verebilen sadece cinsel sevki tabisiyle aklı yahut görüş ufku bulutlanıp kararmış olan erkeklerdir, çünkü kadın cinsinin bütün güzelliği bu sevki tabiye dayanır." Açık ara erkeklerden yana tavır aldığını gösteren düşüncelerinden biri de erkeğin çokeşliliğini savunmasıdır. Bunun çözümlenmesi gereken yanının nasıl düzenleneceğidir sadece. İnsan felsefe tarihi öğreneyim, genel kültürüm artsın gibi niyetlerinin dışında hangi ruh haliyle bu kitabı okumalıdır diye sorarsanız hemen söyleyeyim: Eğer terk edilmiş bir erkekseniz ve canınız fena yanmışsa ilaç gibi gelecektir.
1924
Bir Fotoğrafın Uzun Hikáyesi
Beşir Ayvazoğlu
Kapı Yayınları
Edebiyat tarihinin en önemli fotoğraflarından birisi. Cenab Şahabeddin, Abdülhak Hámid, Süleyman Nazif, Sami Paşazáde Sezai, Mehmet Ákif, Mithat Cemal Kuntay’ın çiçeklerle bezeli bir
yemek masasındalar. Edebiyat tarihinin bu önemli isimlerinin bir araya gelme sebebi ise, Mehmet Ákif’in Ásım isimli eserinin tamamlanıp kitap halinde yayınlanmış olması. Daha önce, Ömrüm Benim Bir Ateşti, Yahya Kemal Eve Dönen Adam, Bozgunda
Fetih Rüyası gibi biyografi ve anlatılara imza atmış olan Beşir Ayvazoğlu, bu meşhur fotoğraftan yola çıkarak, daha doğrusu bu fotoğrafın içine girerek, o karede gördüğümüz isimlerin birbirleriyle ilişkilerini, dünya görüşlerini, henüz ilk yıllarında olan Cumhuriyet’in onların hayatındaki etkisini, edebiyat tarihimizin bu isimler nezdinde karanlıkta kalan diğer detaylarını anlatıyor. Bir fotoğraf karesinden yola çıkarak bir dönemi anlatan Ayvazoğlu, özellikle Mehmet Ákif’i merkeze almış ve İstiklal Marşı şairinin hayatından kesitleri romanlaştırmış.