İhsan Yılmaz
Oluşturulma Tarihi: Nisan 14, 2006 00:00
99 Sayfada
İstanbul Depremi
A.M.Celal Şengör
Söyleşi: Sefa Kaplan
İş Bankası Kültür Yayınları
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’nın yeni başlattığı ’99 Sayfada’ dizisinin ilk kitabı Sefa Kaplan’ın Prof. Dr. A. M. Celál Şengör’le yaptığı söyleşiden oluşan İstanbul Depremi. Bilim dünyasının saygın ismi Şengör, depremin ne zaman olabileceği, ne kadar zarar verebileceği ve ne gibi önlemler alınması gerektiği gibi hayati bilgiler veriyor. Sadece depremle ilgili değil olası bir deprem sonrasıyla ilgili de çarpıcı öngörüleri var Celál Şengör’ün. Marmara Bölgesi’ni vuracak bir depremin ülke bağımsızlığının yok olmasına da neden olacağını iddia ediyor. Gerekçeleri de gayet mantıklı. Keskin zekası ve çarpıcı çıkışlarıyla tam bir ’çatlak profesör’ görünümü veren Şengör’ü konunun içinde tutmakta hayli zorlanmış Sefa Kaplan söyleşiyi yaparken. Çünkü o bir havai fişek gibi depremi tramplen olarak kullanıp demokrasiden günümüz siyasetine, köylülük ve kentlilik üzerine düşüncelerine kadar pek çok konu üzerine fikirlerini sıralıyor. Ama asıl konuya dönüp çizdiği tabloya gelirsek hayli karamsar.
Limon Masası
Julian Barnes
Çev. Serdar Rifat Kırkoğlu
Ayrıntı Yayınları
İngiliz edebiyatının ironi ustası Julian Barnes bu kez yine Serdar Rifat çevirisi hikayeleriyle karşımızda. Belli bir tema çerçevesinde yazdığı hikayeleri yan yana getirmiş ünlü yazar. Ölüm ve yaşlılık bu kitaptakilerin ana ekseni. "Evlilik korkaklara açık tek serüvendir" diyor, ilk hikayenin kahramanı. Amacı berberini aşağılamak belki ama bütün insanlığı ikiye bölecek kadar saldırgan bir yargı. Hayat muhasebesini de zaten berberleriyle girdiği sinir harbinin üzerinden yapıyor. ’Sessizlik’ in kahramanı Finli bestecinin sözü bu hikayelerin ana fikrini özetliyor belki de: "Neşelen! Ölüm köşe başında."
Evvelotel
Ayfer Tunç
Can Yayınları
İnsanın bir türlü yakasını bırakmaz ya çocukluğu, Ayfer Tunç’un hikayeleri de aynı onun gibi. Yeni ve eski öyküler birarada yer alıyor Evvelotel’de. 1989 yılında yayınlanan Saklı’da yer alanlar ve son yazdıkları. Bir arada olmalarının nedeni de kiminin konu kiminin de tema olarak yazarın fikrinde ve kaleminde hálá devam etmesi. Saklı’da çorak bir Güneydoğu kasabasında babasını kaybeden küçük çocuk aradan 30 yıl geçtikten sonra Yanık Taşlar’da o günlerin izini aramak için dönüyor geriye. Birbirinin devamı gibi değil de varyasyonları sanki bu hikayeler.