İhsan Yılmaz
Oluşturulma Tarihi: Kasım 11, 2005 00:00
Güzellik Acısı
Aysel Özakın Ingham
Çev. Füsun Özlen
Alkım Yayınları
1980 yılından beri yurtdışında yaşayan ve artık kitaplarını İngilizce yazan Aysel Özakın Ingham’ın yıllar sonra dilimize çevrilerek yayınlanan son romanı Güzellik Acısı. Türkçe yayınlanmış Gurbet Yavrum (1975), Alnında Mavi Kuşlar (1978), Genç Kız ve Ölüm (1980), Mavi Maske (1988) adlı romanlarıyla Sessiz Bir Dayanışma (1976) ve Kanal Boyu (1981) adlı iki öykü kitabı olan Özakın’ın yerli ve yabancı pek çok ödülü var. Güzellik Acısı trajik bir aşk hikayesi. Bir sanatçı köyünde karşılaşan İngiliz ressam Frank’la Türk asıllı Fransız müzisyen Süreyya’nın sanatçı kaprisleri ve yaratma sancıları arasındaki gidiş gelişlerle yaşadıkları ilişki suretin aslıyla mücadele ettiği bir aşka dönüşüyor. Güzelliğe sonsuza kadar sahip olmanın yolu suretini yapıp aslını ortadan kaldırmaktan mı geçer? Dorian Gray’in Portresi’nin ters versiyonu olarak da okunabilecek bir roman.
Halil İbrahim Sofrası
Ali Abbas
Çınar Kitabevi
Türk halkının yeme içme kültürüne ait en gerçekçi bilgileri bulacağımız kaynaktır hiç kuşkusuz halk edebiyatı. Ali Abbas Çınar bu amaçla yola çıkarak halk şairlerinin yarattıkları destanları derlemiş Halil İbrahim Sofrası adını verdiği çalışmasında. Halk şairlerinin sadece sevdikleri yemeklere methiyeler düzmediğini, üretimden tüketime her alanıyla ilgilendiklerini belirtiyor incelemesinde de. Ama yine de sevilen yemekler biraz daha öne çıkıyor ister istemez. Bölgelere ve illere göre değişen yemeklerden, sofra düzenine ve
yemek tariflerine kadar pek çok bilgi bulmak mümkün bu destanlarda. Lafı fazla uzatmayıp Aşık Murat Çobanoğlu’nun tavsiyesine kulak verelim: ‘Ağır olur lahananın dolması/Midenin ilacı et haşlaması/Eğer yanındaysa onun babası/ Sütlü aşını ye rahmetine bak.’
Göç, Kültür, Kimlik
Iain Chambers
Çev. İ. Türkmen / M. Beşikçi
Ayrıntı Yayınları
‘Kendi hayatlarımız, kültürlerimiz ve geleceklerimizi alışılageldik biçimde algılama tarzımızda önemli bir kopuştan söz etmeye acaba ne zaman başlayabileceğiz?’ diye soruyor Chambers ve cevabını da şöyle veriyor: ‘Herhalde Üçüncü Dünya uzaklarda ‘bir yerlerde’ olmaktan çıkıp ‘burada’ boy göstermeye başladığı zaman.’ Boy göstermekten çıkıp kök salmaya başladı bile demek de mümkün artık. Göçler sonucu oluşan yeni kimlikleri düşünce tarihinin önemli isimlerinden referanslarla açıklıyor Chambers bu kitabında. Ulus Devlet kavramının altını oyan göç ve sürgün olgusu nasıl bir dünyaya kapı açacak ve bu küresel dünyanın bireyleri nasıl bir kimlik taşıyacak? Özellikle son zamanlarda Avrupa’da yaşanan olaylar düşünüldüğünde bütün bunlar üzerine biraz daha düşünmek ve bu tür kitaplarda cevap aramak gerekecek sanırım. Siz de işe Iain Chambers’in kitabıyla başlayabilirsiniz.